Sabah yazarı Cem Sancar'ın Saraçhane'de boy gösteren eylemcilerin paylaştıkları mesaj, slogan ve görüntülere ilişkin yorumu sosyal medyada gündem oldu.
Sancar, CHP yönetiminin sahiplendiği gösteriler hakkındaki eleştirisinde, “Gezi'den bildiğimiz bir zıpçıktı, işporta malı bir Mevlevi külahı koymuş kafasına, suratında gaz maskesi, güler misin ağlar mısın hadisesi...” ifadesini kullandı.
“BİZİM GENÇLER”
Adam meşru müdafaadan tutuklu değil...
Adam hırsızlıkla, gaspla, yağmacılıkla, rüşvetle suçlanıyor. Ondan dolayı tutuklu. Niye tutuklu yargılanıyor? İfade edilen suç ağır ve yüz kızartıcı da ondan.
Tamam masumiyet karinesi amenna, ama kendi parti arkadaşlarının itiraflarıyla şikayetleriyle suçlandığı şey: Milletin makamını kullanarak organize hırsızlık.
Bir kere bunda anlaşalım. Bir de şunda anlaşalım: Sokakta Vandalizm yapan o güruha "Bizim Gençler" deyip bütün Türkiye gençliğini kapsayan tanımlamalar kullanmayalım...
“FİLİSTİN'DEKİ KATLİAMLARA SIRTINI DÖNENLER…”
Şehirde polise taş, balta, fişek atarak her türlü hırtapozluğu yapanlar, kutsal mekânların duvarlarına pisuar muamelesi çekenler, halkın büyük çoğunluğunca seçilerek başkan yapılan bir liderin hânesine (başka yerde edilse cinayet sebebi) cinsiyetçi küfürleri pervasızca edenler...
Ne oldum delisi lümpen burjuva, cıvık bir orta üst sınıf gençliğidir...
Bunlar, Kemalist, endişeli modern dediğimiz, 15 Temmuz'da tankları alkışlayan, darbeleri durduran çıplak ayaklıları küçümseyen, Siyonizm'e tek laf etmeyen, Filistin'deki katliamlara sırtını dönen, kiliselere teşne camilere düşman dogmatik bir sınıfın çocuklarıdır. Bunların ana babaları 19. Asırda kalmış jakoben, baskıcı, astım kestimci, anti demokratik zihniyetlerdir.
Müslüman düşmanı, Kürt düşmanı, Arap düşmanı bir balo faşizmi desek belki incitici gelir de... Farzımuhal bunlar, kendini Kızılderili katliamcısı Beyaz Adam zanneden devşirilmiş, sabit fikirli ve maalesef dağılmış benliklerdir desek, sanırım cuk oturur...
“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KENDİSİNE BENZEMEYENLERİN SUSTURULMASI OLARAK ANLAYAN…”
Bu sınıf; TV dizisi Yalan Dünya'da falan kendini ifşa ettiği gibi, Müslümanların kapıcı, temizlikçi, işçi, bahçıvan olmasını sırıtarak kabul eder de iktidara gelip ülkeyi 23 yıl yönetmesine zinhar tahammül edemez. Hele dünyaya dobra bir üslup getirip takdir edilmesine kat'a...
İşte o maskeli terelelliler bu sınıfın çocuklarıdırlar.
Şımarık bir nevrotik, aşırı alkolden öfke krizi, telefon ekranından pörtlemiş hurda filozof, demokrasi nedir bilmeyen ama demokrasi diye bağıran, ifade özgürlüğünü kendine benzemeyenlerin susturulması olarak anlayan, Tomaların önünde okur gibi yaptığı kitapların tek bir cümlesinden habersiz, Boğaziçi'nde arpası bol gelmiş, ODTÜ'de akademik Ku Klux Klan...
Her şekilde düşünme yetisine uzak dokunaklı bir topluluktur bunlar.
Ondandır bu şuursuz ayarsızlar "Bizim Gençlik" diye tanımlanamazlar. Türkiye Gençliğini temsil etmiyorlar çünkü...
“SOYGUNDAN PAY ALAN GAZETECİ BOZUNTULARI”
Bakmayın siz dinli-dinsiz Gladyo yazarlarının feryâdına, bakmayın Kuzey Kore liberali şaşkınların figânına...
Birden ortaya çıkan İslam düşmanı hesap sorma söylemlerine bakmayın. Soygundan pay alanlar listesindeki gazeteci bozuntularının çığlıklarına, döviz bürolarında "Yok biz iki delege gelelim toptan 750 alalım abi!" videolarının eşliğinde partilerine başkan seçenlerin çaçaronluklarına...
Bakmayın ve umursamayın.
Gerçek kutuplaştırıcılar kimdir gördük çünkü, sararmış bir 28 Şubat muhtırasıydı o boykot listeleri...
Zira büyük bir panik içindeler, bunu bilelim. Ki zaten sokak çağrısı yapanlar Vandalları kontrol edemeyeceklerini anlayınca (Batı'da da terslenince) geri adım attılar. İftar verip işi bitirdiler.
Bitirmek zorundaydılar...
“GEZİ'DEN BİLDİĞİMİZ ZIPÇIKTI…”
Bir haftadır gözümüzün önünden geçenleri unutmayalım ama! Hafıza mühim haddizâtında:
Gezi'den bildiğimiz bir zıpçıktı, işporta malı bir Mevlevi külahı koymuş kafasına, suratında gaz maskesi, güler misin ağlar mısın hadisesi...
Vücut geliştirme salonlarında aşırı steroid almaktan kafalar 'dambıl' iki eleman kalça kıvırarak fingirdek hareketlerdeler...
İsyanda bunlar! ...
Bütün ününü orada burada yayınlanan NÜ fotoğraflarından edinmiş, kendilerini "sanatçı" zannedenlerin satışa çıkardıkları Saraçhane 'kombinleri' vardı bir de...
“ATATÜRK YANIMIZDA OLSAYDI NE DERDİ”
Ya da Mercan Dede denen tuhaf metabolizmanın piyasaya sürdüğü o görüntü: Kızın biri ChatGPT'ye "Atatürk yanımızda olsaydı ne derdi" diye sormuş. Yapay zımbırtı da buna, gençliğe hitabenin özetini yazmış. (Hepsini okuyamıyorlar çünkü) Kız onu seslendiriyor. Sesinde yorgan yatak bir mızırdanma. Arada "Ay çok duygulandım Atam, kusura bakma yaaani!" diyor.
ChatGPT'ye diyor, "Atam" diye...
"Ayol ne zeki ne yaratıcı bizim çocuklar" dedikleri bu. Zekâ dedikleri bu işte.
“AŞKOLARIN DANDİK DİJİTALİ”
Geç vakit bir akşam metro merdivenlerinde şirinlik muskası iki minik kız gördüm. Ellerindeki sarı kartona "ampulü patlat aşko" yazmışlar, poz verip fotoğraf çekiyorlardı. "Ay" dedi biri, "bunu mu koysam insta'ya, yoksa şunu mu?" Kartonun arkasında da "gel de bizi al, alamazsın ki" yazıyordu...
Küçücük çocuklar. Çerçöp bir akıntının içinde savruluyor, bunu da bir sosyalleşme sanıyorlar, diye düşündüm.
Hatayı kendimizde buldum ama! Nasıl olmuş da bu çocukları "Aşkoların Dandik Dijitaline" esir etmiştik?
Bütün bu saçmalık ta en başında, "maddi büyümeye" kafayı fazla taktığımızda, İnsan Medeniyetini, o kafa çalıştıran kelimeleri küçümsediğimizde mi başlamıştı acaba?