FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen darbeci general Semih Terzi'yi vurarak darbe girişiminin seyrini değiştiren Astsubay Ömer Halisdemir'in şehit edilmesine ilişkin açılan davanın 10. celsesi görüldü. Davanın öğleden sonraki kısmında tanık beyanları alındı. ÖKK davası kapsamında yargılanan ve Bolu'da tutuklu bulunan eski Astsubay Başçavuş Ali Kapucu ile tutuklu bulunduğu Bolu'dan SEGBİS ile bağlantı kuruldu. Ağır yaralı olan Terzi'yi tedavisi yapılmak üzere GATA'ya götüren grupta olan Kapucu, 15 Temmuz günü normal mesaisini bitirmesinin ardından evine gittiğini, saat 21.30-22.00 sıralarında televizyonda bir takım olayların olduğunu fark ettiğini anlattı. Üstlerini aradığını belirten Kapucu, bir müddet evde beklemesinin ardından birliğine gitmesinin doğru olduğunu düşündüğünü, bu nedenle de birliğine gittiğini söyledi. Kapucu, gece saat 01.00 sıralarında nizamiye kapısına vardığını, helikopterlerle ateş edilmesi üzerine sağa-sola kaçıştığını kaydetti. En sonunda tel örgülerden atlamaya karar verdiğini ifade eden Kapucu, "Nizamiyede durumun ne olduğunu sordum. Bana komutan harici kimsenin birliğe alınmayacağı kararı olduğunu söylediler. Yaklaşık 15 dakika durduktan sonra yukarıdan telefon geldi ve birisinin gelecek olan helikopteri karşılaması gerektiğini ifade ettiler. Ben helikopteri karşılamaya piste gittim" diye konuştu.
"ARKADAŞLAR BEN VURULDUM"
Kapucu, helikopterden inen Terzi'yi karşıladığını, bir müddet ilerledikten sonra sağ çaprazdan 2 el ateş edildiğini anlatarak, "Daha sonra hızla ileriye doğru hareket ederken arkadan Semih Terzi'nin 'Arkadaşlar ben vuruldum' diye seslendiğini duydum. Arkaya baktığımda timin karşıdan ateş gelince emir beklemeksizin ateş etmeye başladığını gördüm. Yine baktığımda Semih Terzi yere yığılmıştı. Direkt ilk yardım müdahalesine başlandı ve ardından içeriye aldık. Durum daha da ciddileşince helikopter çağrıldı ve tahliye edildi. Fatih Şahin, Ahmet Kara, Hüseyin ve Hasan ile GATA'ya götürdük. Helikopter inmeden 2-3 dakika önce Semih Terzi kendinden geçmişti. Doktorlar şokta olduğunu söylediler. Acile götürdük, orada müdahale edildi. Doktorlar kurtarılamayıp öldüğünü söylediler. Dışarıya çıktığımda Ahmet Kara'ya, Fatih Şahin'e ve diğer personele bunu bildirdim" şeklinde konuştu.
Daha sonra sivil giyimli birinin geldiğini, kendisini destek kıtaları komutanı olarak tanıttığını kaydeden Kapucu, kendilerinden silahlarını bırakmalarının istendiğini söyledi. Kapucu, ÖKK personelinin silahlarını bırakmasının tayin sebebi olduğunu söylediğini belirtti.
Terzi'yi GATA'ya götüren gruptan olan sanık Hüseyin Oğuz ise, "Az önce ifadenizde Semih Terzi'nin öldüğünü kendinizin bildirdiğini söylediniz. Ama bunu bize kurmay başkanı söyledi. Bunu duyunca siz ve Fatih Şahin 'Ne şehit mi oldu?' diye şaşırdınız" ifadelerini kullandı.
Bunun üzerine Kapucu, ölüm haberini kendisinin verdiğini, bu nedenle de şaşırmasının normal olmadığını söyledi.
DARBE SANIĞI ESKİ KURMAY ALBAY ÜMİT BAK TANIK OLARAK DİNLENDİ
Daha sonra ÖKK davası kapsamında tutuklu bulunan eski Kurmay Albay Ümit Bak tanık olarak dinlendi. 15 Temmuz gecesi kurmay albay rütbesi ile Harekat Eğitim ve Şube Müdürü görevi yürüttüğünü belirten Bak, darbe girişimi gecesi Genelkurmay Başkanlığından birinci emrin geldiğini, emirde terör saldırısı olabilme ihtimali ile alarm tedbirlerinin alınmasının yazdığını kaydetti. Bunun üzerine dönemin ÖKK Komutanı Zekai Aksakallı'yı aradığını bildiren Bak, "Mehmet Ali Çelik, telefondan gelen emri satır satır okudu ve Zekai Aksakalı 'birliğe giriş çıkışı kapatın, kimse girmeyecek, kimse çıkmayacak, Semih Terzi hariç general dahi kimseyi almayın' emrini verdi. Emir doğrultusunda tedbirlerimizi aldıktan sonra ikinci mesaj geldi. Bu mesaj emri görev değişikliği ve atama konuluydu. Zekai Aksakallı'nın başka göreve atandığı, onun yerine Semih Terzi'nin vekaleten atandığı yazıyordu. Başka komutanların da değişikliği vardı" ifadelerini kullandı.
"YURTTA SULH KONSEYİNDEN YAZILI SIKIYÖNETİM EMRİ GELDİ"
Bak, bu mesaj emri geldikten sonra şaşırdıklarını, Aksakallı'ya ulaşmaya çalıştıklarını ancak ulaşamadıklarını öne sürerek, ardından Terzi'yi aradıklarını ve Terzi'nin "Ben geliyorum, ben gelene kadar kimseyi almayın" dediğini aktardı. Genelkurmay Başkanlığından üçüncü emrin geldiğini ifade eden Bak, bunun "Yurtta Sulh Konseyi" yazılı sıkıyönetim emri olduğunu söyledi.
"BANA 'FETÖ'CÜ HAİN, SENİ ÖLDÜRTÜRÜM' DEDİ"
Uzun aramalar sonrasında ÖKK davasında yargılanan sanık Mehmet Ali Çelik ile Aksakallı'nın telefonda görüştüğünü anlatan Bak, Aksakallı'nın telefonda "Arabadayım, eve doğru gidiyorum, eve gidince sizi arayacağım" dediğini ifade etti. Bak, askeri hattan Aksakallı'nın kendilerini aradığını, Genelkurmay Başkanlığından gelen emir doğrultusunda görevden alındığını, Terzi'nin kendisinin yerine atandığını söylediklerini dile getirdi. Bak, Aksakallı'nın "Bu emir yok hükmündedir" diyerek bağırdığını aktararak şunları kaydetti:
"Ona emrin yazılı kriptolu olarak geldiğini söyledik. Bunu söyledikten sonra Zekai Paşa koptu. Bana 'FETÖ'cü hain. Seni öldürtürüm' dedi ve telefonda beni beklemeye aldı. Bir süre bekledikten sonra hat gitti ve telefon kapandı. Ben Zekai Paşama bunu arz ederken 'Tamam haberim var, gereğini yapın' diye söylemesini beklerken bu durumla karşılaştık ve şok oldum. Ardından ikinci telefon çaldı. Ben telefona doğru yönelirken astsubay 'Sizi istemiyor. Ümit Koçak'ı istiyor' dedi. Ümit Koçak, 'Ben o telefona bakmam' dedi ve astsubay telefonu kapattı. Bir kriz ortamına gidiyorduk. Oradakilere bir karar vermemiz gerektiğini söyledim. Böyle bir emir geldiğini, yazılı kriptolu bir emir olduğunu, uyduruk bir emir olmadığını anlattım. Ardından, 'Semih Terzi yolda geliyor, Zekai Paşa'ya durumu anlatamadık bizi dinlemedi. Dolayısıyla Semih Terzi gelene kadar mevcut durumu muhafaza ederiz, gelince emrini alırız, sorumlulukta onda olur' dedim."
"ELLERİNİ KALDIR, SENİ TESLİM ALIYORUZ, KAÇMAYA KALKIŞIRSAN SENİ ÖLDÜRÜRÜZ"
Bak, saat 00.00 sıralarında nizamiye girişinde toplanmalar başladığını, tellerden içeriye girişlerin olabileceği haberini aldıklarını anlatarak, nizamiyedekilere böyle bir durum olması halinde havaya ateş etme emri verdiğini iddia etti. Terzi'nin gece saat 02.00'de helikopterle iniş yaptığını, kendisinin de Terzi'yi karşıladığını kaydeden Bak, "Işıklı kısmın önüne geldiğimizde silahlar patladı, atış sesi geldi. Kendimi yere attım, bir şok durumu oldu. Tim yavaş yavaş etrafı genişletti. Semih Terzi'nin yaralandığını gördük. İlk müdahaleyi yapmamızın ardından çarşafla yukarıya götürdük. Ne olduğunu anlayamadık. Hemen helikopter istedim ve Semih Terzi'yi GATA'ya gönderdik. 15-20 dakika sonra odama iki tane tam teçhizatlı iki kişi geldi ve 'Ellerini kaldır, seni teslim alıyoruz, kaçmaya kalkışırsan seni öldürürüz' dediler. Ben durumun ne olduğunu anlamaya çalışırken Nedim Şahin içeriye girdi. Nedim Şahin içeriye girer girmez elleriyle arkadaki personelin tüfeğinin namlusuna yapıştı ve onu sarsmaya başladı. Seri ateş sesi geldi, ben kendimi yere attım. O itişmeler devam ederken öndeki personel ateş ederek Nedim Şahin'i yere düşürdü" dedi.
"BU ADAMLARI NEDEN ÖLDÜRMEDİNİZ"
Daha sonra kendisinin bir yere götürüldüğünü, orada ellerinden bağlanarak tutulduğunu ifade eden Bak, Mehmet Ali Çelik ve birkaç kişinin de kendisiyle beraber aynı odada tutulduğunu, başlarında da bir askerin nöbet tuttuğunu söyledi. Ara ara telefonların çaldığını duyduklarını, arayan kişinin nizamiyeden olduğunu aktaran Bak, Mihrali Atmaca'nın telefonu açmalarına izin vermediğini, nizamiye ile bağlantılarının koptuğunu ve bu nedenle de sabaha kadar nizamiyede çatışma yaşandığını söyledi. Bak, Zekai Aksakallı'nın sabah saatlerinde tutuldukları yere geldiğini anlatarak, "Bana ve Mehmet Ali Çelik'e vurdu. Bizim biletimizi kesti, vatan haini, darbeci olduğumuzu söyledi. Oradakilere 'Bu adamları neden öldürmediniz' diye sordu" ifadelerini kullandı.
Tanık ifadelerinin tamamlanmasının ardından beyanların alınmasına geçildi. Beyanları alınan sanıklar, suçsuz olduklarını öne sürerek tahliye taleplerinde bulundu. Cumhuriyet Savcısı Mustafa Manga, suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu göz önünde bulundurularak sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tüm sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı 4 ocak 2018'e erteledi.