İşte Ahmet Hakan'ın kaleme aldığı o yazı;
“Bunları desteklediğiniz için hepiniz beyni emcüklenmiş gerizekâlısınız.”
18 gün tutuklu kalan Dilruba adlı şahıs, tam olarak böyle demişti.
*
“Bunlar” dediği... Hükümeti yönetenlerdi.
“Gerizekâlı” dediği... AK Parti'ye bir biçimde oy vermiş herkesti.
*
Soruyorum size: “Beyni emcüklenmiş gerizekâlısınız” demek, bir düşünce açıklaması mıdır? Cumhurbaşkanı ile “ahır” kelimesini yan yana getirmek, bir düşünce midir? “Gerizekâlı”, “emcüklenmiş”, “ahır” gibi sözcüklerle mi yapılacak muhalefet?
Hem ayrıca “emcüklenmiş” de ne demek yahu?
*
Bu leş üsluptan bir “Atatürk kızı” çıkarmak, en başta Atatürk'e haksızlık değil mi?
Atatürk'ün kızı, böyle leş bir üslupla mı konuşur?
*
“Üslubuna, hakaretlerine katılmıyoruz ama tutuklanması yanlıştır, derhal serbest bırakılmalıdır” denecektir tabii ki. Hatta denmelidir de.
Ben söyledim bunu. “Ayıplanıp geçilir, tutuklamak yanlış” dedim.
*
Ama üslubuyla, hakaretleriyle, emcüklemeleriyle bu şahsı kahramanlaştırmak da neyin nesi?
Bu leş üsluplu şahsa, Rosa Luxemburg muamelesi çekmek de neyin nesi?
*
Özgür Özel'in bu şahsın tutuklanmasına şiddetle karşı çıkması gerekirdi. Bunu yaptı. Hatta tutukluyken gidip ziyaret de etti.
Hiçbirinde yanlış yok. Hepsi çok doğru.
Peki Özgür Özel'in serbest kaldıktan sonra bu şahsı, CHP'nin bir etkinliğinde “onur konuğu” olarak ağırlanmasına ne demeli?
*
Nedir bu onurlandırarak ağırlamanın mesajı?
“Sen ne güzel emcükleme diyorsun öyle Dilruba bacı” mesajı mı?
“Hadi Dilruba, bir daha gerizekâlı de şunlara” mesajı mı?
İyi ama bu tür mesajlarla nereye gidilecek ki?
*
Aslında gidileceği yere neredeyse gidildi bile.
İşte bakın:
Sosyal medyada Atatürkçüler de Atatürk karşıtları da artık birbirlerine ana / avrat dümdüz gitmeye başladılar. En aşağılık küfürler havalarda uçuşuyor.
Her iki taraf da öbür tarafın küfürbazına karşı. Her iki taraf da kendi küfürbazını korumaya alıyor.
*
“Tutuklamaya karşı çıkmak” ile “leş üsluplu konuşmayı onurlandırmak” arasında bir çizgi var. Öyle ipinincecik bir çizgi de değil, kapkalın bir çizgi!
Özgür Özel bile o kapkalın çizgiyi kaybettiyse biz kime ne diyeceğiz ki?
*
Ne yapmalıydı Özgür Özel?
Şunu yapmalıydı:
Serbest kalan Dilruba adlı şahsa...
“Dilruba kardeş. Tutuklanman çok yanlıştı, biz buna karşı çıktık, serbest kalman için elimizden geleni yaptık. Ama hakaret etmen, üslubun yanlıştı. Bir siyasi partiye oy veren herkese ‘gerizekâlı' demeni, ‘ahır' kelimesini Cumhurbaşkanı'yla yan yana getirmeni, ‘beyni emcüklenmiş' demeni asla kabul edemeyiz” demeliydi.
Yani ayıplamalıydı, yani utandırmalıydı.
Ardından da “Bundan sonra daha temiz bir üslupla konuş” diye nasihat etmeliydi.
*
AK Parti'ye bir biçimde oy vermiş herkese, “Beyni emcüklenmiş gerizekâlılar” diyen bir şahsın CHP'de onur konuğu olarak ağırlanmasının tek bir mesajı vardır:
*
“Biz de Dilruba gibi demek istiyoruz ama AK Parti'ye oy verenlerden de oy kapacağımız için diyemiyoruz.”
BOCELLI İLE NUSRET'İN BULUŞMASI
NASIL kıskandım anlatamam.
Bizim Nusret, ünlü tenor Bocelli'yi İtalya Massa'da özel bir davette ağırlamış.
“Villa Alpebella'da bir gece” isimli bu davette bütün mutfak maharetlerini sergilemiş Nusret.
İtalya ve dünya sosyetesi de oradaymış.
*
Sosyeteyi geçtim bir kalem.
Ben asıl Bocelli'nin gecede ricaları kırmayarak sahneye çıkmasını önemsedim.
O atmosferde kim bilir nasıl yankılanmıştır ünlü sanatçının sesi.
*
Bu arada Bocelli, Nusret'in başarısına değinen küçük bir konuşma da yapmış.
“Başarı asla rastgele değildir” diyen Bocelli, Nusret'le ilgili şöyle bir saptamada bulunmuş: “Yemeği teatral bir şekilde hazırlama ve servis etmesiyle dünya çapında tanınan ve takdir edilen bir şef.”
*
Ben geçmişte Nusret'i küçümseyici şeyler yazdım. Çok yazdım. Çeşitli gerekçelerim vardı bunun için. Ancak bir süredir bundan vazgeçmiş durumdayım.
İki nedenle:
*
- BİR: Dünya çapında elde ettiği başarısının rastgele olmadığını artık iyice idrak etmiş durumdayım. Başarısı tesadüf olsaydı şimdiye çoktan tükenirdi. Ama o yükselişini sürdürdü. Nice taklitleri çıktı. Hiçbiri başaramadı. Gözümüzün önünde dünya çapında yükseldi, yükselmeye de devam ediyor. İster beğenelim, ister beğenmeyelim, adam resmen küresel bir marka haline gelmiş durumda.
*
- İKİ: Bazen yadırgatıcı tutum ve davranışları olsa da Nusret'in olağanüstü çalışkanlığına, yaptığı işe aşkla tutkun olmasına kimse bir şey diyemez. Nitekim Bocelli de yaptığı konuşmada şöyle demiş: “O sadece yeni bir et pişirme yöntemini bulan eksantrik bir restoran işletmecisi değil. Sabahın erken saatlerinde ilk gelen ve gece geç saatlerde çıkan sevimli, cömert ve yorulmak bilmeyen biri.”