Avrupa basının hedefinde Cumhurbaşkanı Erdoğan var
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisinin yerel seçimlerde oy kaybetmesi Avrupa basını sevindirdi. Dün ve bugün Avrupa basınında çıkan haberlerde, muhalefet partilerine övgüler düzülürken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı küstah eleştirilerde bulunuldu.

Oluşturma Tarihi: 2019-04-02 14:48:12

Güncelleme Tarihi: 2019-04-02 14:48:12

 

31 Mart yerel seçimlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Partisi'nin oy kaybetmesi Avrupa basınını sevindirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimine karşı adeta savaş açan AB basını dün ve bugün de Türkiye'deki seçim sonuçlarıyla ilgili yayınlarını sürdürdürdüler. Gazetelerin çoğunda muhalefet partilere övgüler düzülürken; Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı ise, küstah tepkilerde bulunuldu.

“Sultan zor durumda. Erdoğan için büyük yenilgi. Erdoğan'ın iktidarı sarsıldı. Ankara'yı kaybetti, sırada İstanbul var” başlıklarını atan Avrupa basını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı öfkesini artık gizlemiyor.
Bugünkü Avrupa basınında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve seçim sonuçlarıyla ilgili yapılan değerlendirmeler şöyle:

GUARDIAN: SONUÇLAR, ERDOĞAN İÇİN
SONUN BAŞLANGICI MI?
BUNU SÖYLEMEK DAHA ERKEN

İngiliz Guardian gazetesinin dış politika yazarı Simon Tisdall, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim sonuçlarına nasıl bir tepki verebileceğini irdeledi. Tisdall, "Erdoğan, muhalefet üzerindeki baskısını artırabilir" yorumunu yaptı.
Erdoğan'ın, yerel seçimleri kendi liderliği için bir referanduma dönüştürdüğü" ifade edilen analiz şöyle:
"Şimdi asıl soru, Erdoğan nasıl tepki verecek? Türkiye siyasetine 2003'ten bu yana hükmeden Erdoğan kaybetmeyi sevmez. Hiçbir eleştiriye tahammül etmez. Katılım oranının yüzde 84,5 olduğu seçimlerde AK Parti'den sapan oylar, daha önce görülmemiş bir sitem anlamına geliyor.
AK Parti'nin kampanyasını Erdoğan tek başına yürüttü. Cumhurbaşkanı olarak konumunu istismar edip, iki ayda neredeyse her gün miting düzenledi. AK Parti'nin başarısının 'ulusal beka meselesi' olduğunu söyledi ve muhaliflerinin teröristlerle ortaklık yaptığını öne sürdü.
Geçen ay Christchurch'teki cami saldırılarının videosunu mitinglerde göstermesi ve saldırıların Batılıların Müslümanlara, özellikle Türklere karşı organize bir kampanyanın parçası olduğunu söylemesi büyük eleştiri aldı.
Seçim sonuçları, Türkiye için 2016'daki darbe girişiminden sonraki en büyük siyasi şok. Darbe girişiminden sonra Erdoğan'ın ilk tepkisi kitlesel gözaltı talimatları vermek ve ülke dışındaki komplocuları suçlamak oldu. Erdoğan darbe girişimini, iktidarını güçlendirme amacıyla, ülke genelinde ayırım yapmadan tüm muhalifleri tasfiye etmek için bir bahane olarak kullandı.
Benzer bir karşılık yine beklenebilir ama muhtemelen aynı çapta değil. Erdoğan, geçmişte olduğu gibi, kolay etkisi altına giren yargının yardımıyla muhalifleri diskalifiye etmek için haklarında yasal itiraz süreci başlatacak.
Erdoğan özellikle HDP'nin kazanımlar elde ettiği Güneydoğu'daki Kürt bölgelerindeki kutlamaları bastırmakta kararlı davranacak.
Geçen yıl kendisine geniş yetkiler tanıyan referandumdan sonra Erdoğan'ın, hükümet, ordu, mahkemeler dâhil Türk kurumları üzerindeki hâkimiyeti olağanüstü. Gazetecilerin araştırma ve inceleme yapabilme imkanları yok edildi.
Tüm bunlar ana muhalefet partisi CHP'nin başarısını daha çarpıcı kılıyor. CHP'nin zaferleri tüm muhalif partileri için teşvik edici olacak. Bu zaferler Türkiye'de, geçen yıl neredeyse öldüğü düşünülen demokrasinin yenilenmesi umutlarını ölü toprağından çıkarabilir.
Bu, Erdoğan için sonun başlangıcı mı? Bunu söylemek için çok erken. 2023'e kadar herhangi bir ulusal seçim yok. Erdoğan'ın daha ziyade taşrada olan seçmen tabanı hala güçlü, oy oranı yüzde 44. Ama hala kapalı bir kutu var: Ekonominin durumu, seçimlerde belirleyici olan bir faktör.
Artan gıda fiyatları ve evlerin temel ihtiyaçlarındaki darlık, büyük bir Türk sultanı dahi olsa, her siyasetçi için sorun teşkil eden bir durum. Erdoğan'ın mahvolmasının nedeni, soğan fiyatları olabilir."

THE TIMES: ERDOĞAN KÖTÜ GİDEN EKONOMİ NEDENİYLE CEZALANDIRILMIŞ OLABİLİR

Başka bir İngiliz gazetesi The Times, Türkiye'deki yerel seçimlere haber, analiz ve başyazıyla geniş yer verdi. Gazete, seçim sonuçlarıyla "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gücünün sınırlarını kabul etmek zorunda kaldığı" yorumunu yapıyor.
Gazetenin haberinde seçmenin Erdoğan'ı "kötü giden ekonomi nedeniyle cezalandırmış olabileceği' belirtilirken, Erdoğan'ın kendisi için bir güvenoyuna dönüştürdüğü kampanyasının da ters teptiği" yazıyor.
Gazete, AK Parti'nin büyük şehirlerdeki kaybının "Erdoğan ile eski müttefiklerinin de arasını açabileceği" yorumunu yaptı.
Times'ın haberinde, "Erdoğan tarafından görevden alınan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bu ay yeni bir parti kuracağına inanılıyor" satırlarına yer verildi.
Haberde şu ifadeler de var:
"Türkiye'deki seçimlerde sürpriz beklenmiyordu. 11 yıl başbakanlık yaptıktan sonra 2014'te cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan, medya, yargı ve kurumlar üzerindeki gücünü öyle sağlamlaştırdı ki, birçokları yenilginin onun için imkânsız olduğuna inanıyordu.
Ama bu sefer başarısızlıklar saklanamayacak kadar büyük. Yıllar süren yanlış idareler ekonomiyi zora soktu, Lira geçen yaz dolar karşısında yüzde 30 değer kaybetti ve enflasyon yüzde 20'ye çıktı.
Şartlar kötüleştikçe, Erdoğan'ın partisi AK Parti, İslami ideolojisinden çok teknokratik veriminden dolayı kendilerini destekleyen birçok seçmeni kaybetti.
Hükümet, kurtarma paketi için Uluslararası Para Fonu'na (IMF) gidebilir. Erdoğan ekonominin ne kadar kötüye gittiğinin ve halk desteğini kaybettiğinin farkında mı?
Partisi ve hükümet içindeki son muhalif sesleri de yok etti. Kendisini çevreleyen akrabaları ve aşırı sadık olanlar da iktidara doğruyu söylüyor gibi görünmüyorlar. Eski Wall Street bankacısı ve geçen seçimlere kadar Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı olan Mehmet Şimşek gibi kısmen bağımsız olan sesler de sürüldü.
Hiç seçim olmadığı 2023'e kadar geçecek sürede Erdoğan, seçmen tabanını sadık ve bağlı tutabilmek için yeni yollar bulmalı.
Muhalefet, ekonominin kalbi İstanbul'u yönetebileceklerini, hatta AK Parti'den daha iyi yönetebileceklerini kanıtlayabilmek için bir şans elde etti. İstanbul'daki başarı, muhalefeti ulusal iktidara götürebilir."

‘SULTAN ZOR DURUMDA'

Times gazetesinin başyazısının konusu da Türkiye'deki yerel seçimler.
"Sultan zor durumda" başlıklı yazıda "Türkiye Cumhurbaşkanı siyasi muhaliflerini serbest bırakmalı ve ekonomiyi açmalı" deniyor.
Başyazı şöyle:
"Türkiye'nin modernliğe ve refaha yönelmesi büyük ölçüde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın icraatıydı. Şimdi ise ekonomi küçülüyor, gıda fiyatları artıyor, işsizlik artıyor ve hükümete muhalif olanların çoğu ya susturuluyor ya da hapiste. Bu da Erdoğan'ın icraatı.
Karmakarışık geçen son beş yılda Erdoğan kişisel iktidarını oluşturdu, şehirlerdeki gösterileri ezdi, ordu ve kamuda tasfiyeler yaptı ve piyasaları karıştırdı.
Cumhurbaşkanı'nın yerel seçim öncesi gerginliği şaşırtıcı değil. Büyük şehirlerde trafik sorunu, düzensiz yapılaşma ve hava kirliliği gibi kaygılarla seçime gidilse de, Cumhurbaşkanı sahnenin hep en önündeydi. Erdoğan, partisi AK Parti'ye destek toplamak için 81 şehrin 50'sine seçim gezisi düzenledi.
Resmi televizyon kanalı günde iki veya üç mitingi canlı yayında gösterdi. Seçmenlerine, yerel seçimlerin 'ulusal beka ve ulusal güvenlik' meselesi olduğunu söyledi. Karanlık güçlerin, derin devletin yabancı düşmanlarla işbirliğinde olduğunu ve liraya karşı komplo kurduklarını söyledi. AKP'nin yerel belediye başkan adayına verilecek oy, kendisine de verilecek bir oydu. Toptan satışçılar 'fiyatları artırmak için sebzeleri stoklayıp terörü yayıyorlardı'."
Başyazıda, Erdoğan'ın başarısının daha önce komplo teorileriyle geldiğini düşünenlerin, artık 'Cumhurbaşkanının bu yöntemle dikkatleri kötü yönetimden başka yere çekme amacında olduğu' sonucuna vardıkları belirtiliyor ve Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığındaki otoritesini artırmak için de maliye bakanlığına damadını getirdiği yazıyor.

‘GÜCÜNÜN SINIRLARINI
KABUL ETMEK ZORUNDA KALDI'

Times gazetesi, AK Parti'nin kurulduğu günden bu yana ilk defa Ankara'yı kaybetmesini de böyle düşünen seçmenlerin verdiği bir mesaj olarak yorumluyor.
İstanbul'daki yarışın da başa baş gittiğini ve İzmir'in de muhalefetin kontrolünde olduğunu yazan gazetenin baş yazısının devamında şu ifadeler var:
"Bu şehirler Türk ekonomisin güç merkezleri. Erdoğan, geçen yıl seçildikten sonraki ilk sandık sınavında bu şehirlerin güvenini kaybetmiş görünüyor.
Kendisini modern zamanların sultanı olarak hayal etmeyi seven Erdoğan gücünün sınırlarını kabul etmek zorunda kaldı. Bu ona düşünmek için zaman aralığı tanımalı. Muhalefeti daha çok bastırmak ile ekonomiyi, müttefikleriyle ilişkilerini kötü idare ettiğini açıkça kabul etmek arasında stratejik bir tercih var. Ancak ikinci yolu tercih ederse yatırımcıların güvenini geri kazanır.
Merkez Bankası'nın kararlarına müdahaleleri ve 'Erdoğan ekonomisi' artık doğru değil, ve hiçbir zaman da doğru olmadı. Kurumsal batak borç, devlet bankalarından aşırı büyük heveslerle kredi dağıtılması, bazı gıda fiyatlarının yapay şekilde aşağıda tutulaması, tüm bunlar sorunları üst üste yığıyor. Yapısal reformlar zorunlu oldu.
65 yaşındaki Erdoğan'ın dört yıl yerel veya genel, seçimsiz geçireceği dört yıllık lüksü var. Bu dönemde muhalefeti boğmak, yakınlarını ödüllendirmek ve Rusya'yla Nato müttefiklerini birbirine düşürmek dışında hiçbir şey yapmazsa tüm mirasını israf etmiş olacak.
Bölgenin, komşularına kudret ve istikrar getirecek, ışıltılı demokratik yönetim örneklerine ihtiyacı var. Hâlihazırdaki diktatörlere bir yenisinin eklenmesine değil."

FR: BASKILARA RAĞMEN
MUHALFET AYAKTA

Alman Frankfurter Rundschau gazetesi, 31 Mart yerel seçimleri ile ilgili yorumunda, tüm baskılara rağmen Türkiye'de muhalefetin ayakta olduğu görüşünde:
"Özellikle Boğaz'ı (İstanbul) kaybetmek, sembolik anlamda mağlubiyetlerin en ağırı oldu. Erdoğan'ın siyasi yükselişi 1994 yılında Boğaz'da başlamıştı. Şimdi inişi de burada başlıyor. Geçtiğimiz yıl cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk emaresini gördüğümüz üzere Erdoğan yara almayacak biri değil ve tüm baskılara, 'temizliklere' ve onbinlerce tutuklamalara rağmen muhalefet ayakta. En önemli 10 büyükşehirden yedisini muhalefet ittifakı kazandı, hem de hükümetin medyayı neredeyse tamamen kontrol altında tutması ve en ağır manipülasyon girişimlerine karşı çok az bir şey yapabilecek durumdayken. AK Parti'nin Türkiye'nin batısındaki güç kaybı da bir dönüm noktası, zira buradaki metropoller ülkenin geleceğini yansıtıyor. Ekonomik üretimin üçte ikisi burada ve iş arayan gençlerin yöneldiği yer de burası. Ekonominin içinde bulunduğu felaket durum, Erdoğan'a yönelik seçmen uyarısının ana sebebiydi. O bu durumu ciddiye almadı."
Başka bir Alman gazetesi Braunschweiger Zeitung da, elde edilen seçim sonuçlarının ardından, Batı'dan bakıldığında görülen Türkiye resminin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor:
"Türkiye'deki yerel seçimlerin sonucu, zihnimizdeki Türkiye resmini yeniden değerlendirmek için iyi bir fırsat. Erdoğan'ın izlediği rotadan memnun olmayanların sayısının sadece büyük şehirlerde değil ama özellikle oralarda artmış olması umut verici. Bu insanlar ülkelerinin askeri ve ekonomik açıdan sınırları zorlamasını tehlikeli buluyor. Cumhurbaşkanlarının, siyasi anlamda hiç dikkate alınmamaktansa, adının dünya üzerindeki kötülerle anılması (ya da dergi kapaklarında beraber resmedilmeleri) prensibinden ise hazetmiyor."
Dört yıl boyunca ülkede seçim olmayacağını hatırlatan Mannheimer Morgen ise , Erdoğan'ın bu fırsatı kullanması gerektiğini belirtiyor:
"Bu seçimlerin ardından Türkiye şimdi önce bir soluklanacak. Normal şartlarda 2023'e kadar başka bir seçim olmayacak. Erdoğan'ın şimdi iç siyasetteki kutuplaşmayı gidermek ve kendini eleştirenlerle yakınlaşmak için dört yıl zamanı var. Seçimler nedeniyle taktiksel olarak geçtiğimiz yıllarda sürekli ertelediği ekonomideki yapısal reformları artık hayata geçirebilir. Ayrıca dış politikadaki yıpranmış bağları, özellikle de Avrupa Birliği ile olan ilişkileri onarabilir. Erdoğan'ın bu fırsatı kullanması, Türkiye için istenecek bir şey. Ancak geçmişte yaşanan tecrübelerden sonra böyle bir beklenti içinde olunamıyor."
Yine Alman Rheinpfalz gazetesi ise, Türkiye'deki yerel seçimlerle ilgili yorumunda, çıkan sonucun dünyadaki tüm popülist liderlere bir uyarı olması gerektiğini dile getiriyor:
"Türkiye'de temel bir nokta harekete geçti. İstanbul ve Ankara, yani Türkiye'deki toplam seçmenin neredeyse üçte biri. Bu kentler yıllardır İslami-muhafazakar siyasetçiler tarafından yönetiliyordu. Geçtiğimiz Pazar gününe kadar. Erdoğan, uzun siyasi kariyeri boyunca ilk kez kendi izlediği siyasetin de bir oylaması olarak biçimlendirdiği bir seçimi kaybetti. İlk defa seçmenin nabzını tutmayı başaramadı. Çok popülist bir siyasetçi olan Erdoğan bu kez kaybetti. Bu mağlubiyet, O'nun gibi toplumu güçlü biçimde kutuplaştırmaktan medet uman diğer popülist siyasilere de bir uyarıdır."

FRANSIZ BASIN:
ERDOĞAN İÇİN
BÜYÜK YENİLGİ

Türkiye'nin nefesini tutarak sabaha kadar izlediği çekişmeli yerel seçimler, Avrupa'da da yakından izlendi. Tüm Avrupa haber kanalları özellikle İstanbul'da kıran kırana geçen yarışı canlı olarak aktardı. Avrupa Birliği (AB) katılım oranının yüksekliğinin, yerel demokrasiyi güçlendirdiğine dikkat çekerken, Fransız medyası, "Erdoğan için büyük yenilgi" başlıklarını attı.
Türkiye'de çekişmeli geçen yerel seçimlere ilişkin resmi olmayan sonuçlar üzerinde Avrupa Birliği'nden ilk yorum AB Komisyonu Sözcüsü Maja Kocijancic'ten geldi. Günlük basın brifinginde konuşan Kocijancic, yerel seçimlerde gerçekleşen yüzde 84 oranındaki katılım rakamına dikkat çekerek, "Katılım oranının yüksek olması, seçmenlerin yerel demokrasiye olan ilgisini ortaya koyuyor" dedi. Kocijancic, oy kullanma işlemleri sırasında hayatını kaybedenler için de başsağlığı diledi. Türkiye'de seçimleri takip eden Andrew Dowson başkanlığındaki Avrupa Konseyi'nin gözlemci heyetinin ilk değerlendirmelerini dikkate aldıklarını belirten Kocijancic, daha geniş değerlendirme için kesin sonuçları bekleyeceklerini söyledi.
Seçimlerin canlı olarak izlendiği Fransa'daysa, başkent Ankara'nın muhalefetin yönetimine geçmesi ve İstanbul'daki kıran kırana yarış geniş yer buldu. Ülkenin en büyük iki gazetesi Le Monde ve Le Figaro haberi, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim hezimeti" başlığıyla duyurdu. Seçimleri tam sayfa veren Le Monde'da, AK Parti'nin Ankara ve İstanbul'u kaybettiği belirtilerek, "Cumhurbaşkanı için yenilgi çok sert. Gerilimle geçen 31 Mart seçimlerinde, Erdoğan'ın partisi başkent Ankara'yı kaybetti. Ülkenin ekonomik akciğeri İstanbul'daysa muhalefet önde görünüyor. Bu iki kent, 25 yıldır AKP'nin kalesiydi" ifadelerine yer verildi.

Le Monde, bu yenilgide en büyük rolü ekonomik gerilemenin oynadığını belirterek, Türk Lirası'nın 2018 yazında değer kaybetmesinden bu yana, sanayi üretiminin düştüğünü, işsizliğin yüzde 13,5'a yükseldiğini, enflasyonunsa iki haneli rakamlara ulaşarak yüzde 19'u bulduğunu vurguladı. Haberde, "Soğan patlıcan gibi temel gıda maddeleri lüks tüketim maddesi haline geldi. Sanki ülke kıtlık çekiyormuş gibi, devlet tarafından sübvanse edilen gıda satış merkezlerinde dev kuyruklar oluştu. Aylardır, AKP'nin Ankara, Adana, Antalya ve Mersin'i alacağını gösteren anketler ilk kez yanıldı" denildi. Gazete, yenilginin Cumhurbaşkanı Erdoğan için anlamınıysa şu sözlerle yorumladı:
"İstanbul'un kaybı Erdoğan için ciddi bir hezimet. Zira, Kasımpaşalı çocuk bu ilde büyüyüp popüler oldu, bu ilden politikaya girdi, 1994'te belediye başkanı seçilerek politik silahlarını bu ilde kuşandı. Seçimlerde, Üsküdar'daki evinin olduğu bölgede oy kullanıyor. Ama bu sembolik kaybın ötesinde, 15 milyon nüfuslu kentin elden gitmesi ekonomik ve politik açıdan da AKP'de mutlaka etki yaratacaktır. AKP propagandasının silahlı kolu, bugüne kadar seçim sonuçlarını, yasak olmasına rağmen, önceden duyuran Anadolu Ajansı, muhalefet İstanbul'u kazanmaya başladıkça rakamları vermeyi kesti. Oy sayma işlemi sabah saat 02.00'de durdu. Halbuki balkon konuşması yapan Edoğan, yenilgiyi kabulleniyor gibiydi."

LA PARISIEN: ANKARA'YI
KAYBETTİ, İSTANBUL DA GİDİYOR

Le Parisien gazetesi de, "Türkiye'de yerel seçimler: Ankara'yı kaybetti, İstanbul da gidiyor" başlığıyla verdiği haberde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti'nin büyük illerde "görülmedik bir hezimet" yaşadığını dile getirdi. Aşırı sağ ile ittifak yapan AKP'nin ülke genelinde birinci parti olmayı başardığı, ama 25 yıldır yönettiği büyük illerde görülmedik bir hezimete imza attığı dile getirildi. Le Parisien, "Seçimler, 16 yıldır iktidarda olan ve seçim kampanyasına aktif olarak katılan, iki aydan kısa sürede 100 miting düzenleyen Türk Cumhurbaşkanı için ilk yenilgi. AKP İstanbul'u da kaybedebilir. Rekor enflasyon, işsizlik ve ekonomik resesyon seçim yenilgisini getirdi" ifadelerine yer verdi. Haberde Erdoğan'ın ‘‘seçim gecesi ülke genelinde birinci gelmelerinin bir başarı olduğunu ancak büyük kentleri kaybetme başarısızlığının arkasındaki hataları da düzeltecekleri'' sözlerine yer verildi. Le Parisien, Türkiye'nin 2023'e kadar başka bir seçim yapmayacağını da belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu süre içinde ekonomik reformlar gerçekleştirme sözü verdiğini vurguladı.

COURRIER INTERNATIONAL:
ERDOĞAN'IN İKTİDARI SARSILDI

Courrier İnternational ise, "Türkiye'de Erdoğan'ın iktidarı sarsıldı" başlığıyla verdiği haberde,Türk medyası ve siyasetinde yapılan yorumları aktardı. Seçim sonuçlarının ise, artık kazanmak için MHP'yle ittifaka gitmesinin de AKP'nin başarısı için yeterli olmadığını ortaya çıkardığına işaret etti. İstanbul'da muhalefetin öne geçmesinin tarihi bir dönüm noktası olduğu belirtildi.
Devlet televizon ve radyosu için yayın yapan France Television'un internet sitesindeyse, "Erdoğan İstanbul ve Ankara'da seçim hezimetine uğradı" başlığı ile seçimler verildi.

FRANCE24:
AK PARTİ BAŞKENTİ KAYBETTİ

Seçimleri gece boyu canlı yayınlarla izleyen uluslararası haber kanalı France24, "Seçimler Cumhurbaşkanı Erdoğan için ağır bir yenilgi. On beş yıldır her seçimi kazanan AKP, başkent Ankara'yı kaybetti. İstanbul'da da kaybetmek üzere. Akşam saatlerinde İstanbul'da her iki taraf da zafer ilan etti. Ama sabah saatlerinde oylar muhalefetin lehine döndü. AKP, 25 yıldır ilk kez İstanbul'u kaybediyor. Erdoğan'ın 1994'te İstanbul Belediye Başkanı seçildiği tarihten bu yana elinde tuttuğu İstanbul, doğup büyüdüğü ve siyasete girdiği il olması açısından da sembolik" yorumunu yaptı. Ancak AKP'nin Güneydoğu'da önemli oranda oy alması ve ülke genelinde seçimleri birinci parti olarak tamamlamasının da altı çizildi.