Cumhurbaşkanının ilk kez halk tarafından seçildiği 10 Ağustos 2014'teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmak isteyen Ahmet Çalışkan ile Ercan Erdem, Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) başvurdu. YSK ise o dönemdeki Anayasa hükümleri kapsamında siyasi parti veya 20 milletvekilinin yazılı teklifiyle aday gösterilme şartının yerine getirilmemesi nedeniyle başvuruyu reddetti.
Bunun üzerine Çalışkan ve Erdem, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Her 2 başvuruyu da konu bakımından yetkisizlik nedeniyle reddeden Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, Türkiye'nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) Ek 1 No'lu Protokolün "serbest seçim hakkı" başlıklı 3. maddesinde "Yüksek sözleşmeci taraflar, yasama organının seçilmesinde halkın kanaatlerinin özgürce açıklanmasını sağlayacak şartlar içinde, makul aralıklarla, gizli oyla serbest seçimler yapmayı taahhüt ederler." hükmünün bulunduğu hatırlatıldı. Gerekçede, Sözleşmeye Ek 1 No'lu Protokolün 3. maddesi çerçevesinde korunan hakkın, yasama organının seçimiyle ilgili olduğu belirtildi.
Bunun üzerine Çalışkan ve Erdem, AİHM'e başvurdu. Başvurucular, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ek protokol kapsamında "serbest seçim hakkı"nın ihlal edildiğini ileri sürdü.
Her 2 başvuruyu da birleştirerek incelemeye alan AİHM, hükümetten görüş istedi. Hükümet adına Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığınca gönderilen görüşte, hak ihlali bulunmadığı, serbest seçim hakkının yasama organı seçimini kapsadığı kaydedildi.
AİHM, hükümet görüşlerini de dikkate alarak, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının "yasama organı"nın bir parçası olmadığı, bu nedenle iddiaların serbest seçim hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaştı.
Mahkeme, her 2 başvuruyu da konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez buldu.
CHP ve Yavaş'ın başvurusu da kabul edilemez bulunmuştu
2014'teki yerel seçimleri kaybeden Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mansur Yavaş ile CHP, seçimin iptali taleplerinin reddedilmesiyle hak ihlali yapıldığını öne sürerek AİHM'e başvurmuştu. Bu başvuruda da AİHM, başvurucuların serbest seçim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarıyla ilgili söz konusu düzenlemenin sözleşmede yasama organının seçimine ilişkin olduğunu bildirmişti.
AİHM, belediyelerin Türkiye'de yasama organının bir parçası olmaması nedeniyle başvuruları kabul edilemez bularak reddetmişti.