Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi, hakkında icra takibi başlatılan borçlunun kendisine ait taşınmaz hisselerini mal kaçırmak ve alacaklıyı zarara uğratmak amacıyla gerçek satış bedelinden daha düşük bedelle kardeşine devretmesi sebebiyle açılan tasarrufun iptali davasında, uygulama konusu İcra İflas Kanunu'nun 278. maddesinin 3. fıkrasındaki bazı ibarelerin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.
Yerel Mahkeme, alacaklıların zarara uğramasını engellemek amacıyla mülkiyet hakkını sınırlandıran düzenlemenin kamu yararı taşımadığını, mülkiyet hakkının özüne dokunduğunu ve ölçülülük ilkesine aykırı olduğunu ileri sürdü.
İptal istemini görüşen Anayasa Mahkemesi, borçlunun alacaklıdan mal kaçırmasını engellemek amacıyla açılan tasarrufun iptali davasının, "neseben" yani aynı soy bağından olan akrabalara devredilen mallarla ilgili de açılmasını sağlayan İcra İflas Kanunu hükmünü iptal etti.
Gerekçede, mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kamu yararı amacına dönük olmasının yeterli olmadığı, ayrıca ölçülü olması, malike aşırı ve orantısız külfet yüklememesi gerektiği vurgulandı.
Bazı hısımlar arasında yapılan ivazlı tasarrufları bağışlama olarak kabul eden düzenlemedeki hısımlık derecesinin, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla gerçekleştirilen şüpheli tasarrufların önlenebilmesi ve öngörülen amacın işlerliğinin korunabilmesi bakımından zaman içinde genişletildiği belirtildi.
İlk olarak anne baba ile evlat ve karı koca arasındaki ivazlı tasarrufları bağışlama hükmünde kabul eden düzenlemenin, zaman içinde yetersiz kaldığından şüpheli tasarrufların önlenmesi bakımından yakın akrabalar kategorisi genişletilerek ihtiyaçlar doğrultusunda akrabalık derecesinin üçüncü dereceye kadar çıkarıldığı anlatıldı.
Düzenlemede, "neseben" üçüncü dereceye kadar hısımlar arasında yapılan ivazlı tasarrufların başka hiçbir koşula bağlı olmaksızın bağışlama gibi olduğu, aksinin iddiası ve ispatı mümkün olmayan bir olgu olarak kabul edildiği kaydedilen gerekçede, "Bu bakımdan düzenleme taraflara belirtilen hususlarda iddia ve savunmada bulunma, bu hususların ispatı yönünden delil, bilgi ve belge sunma imkanı vermemektedir. Bu yönüyle mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyle ulaşılmak istenen amaç arasında gözetilmesi gereken makul dengeyi malik aleyhine bozan düzenlemenin ulaşılmak istenen amaç ile orantılı olduğu söylenemez." tespitleri yapıldı.
İtiraz konusu kuralın, kamu yararı ile kişisel yarar arasındaki dengeyi bozmak suretiyle mülkiyet hakkının ve hak arama özgürlüğünün ölçüsüz biçimde sınırlandırılmasına neden olduğuna işaret edilen gerekçede, bu nedenle kuralda yer alan "...neseben veya" ibaresinin Anayasa'ya aykırı bulunduğu bildirildi.
Hükmün iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden iptal hükmünün 9 ay sonra yürürlüğe girmesi uygun görüldü.