Bahçeli: Ali Erbaş doğru bir iş yapmıştır ve desteğimiz tamdır
MHP Genel Başkanı Bahçeli, 'Diyanet İşleri Başkanı’nın duasına tahammül edemeyenler öyle bir noktaya gelmişlerdir ki, Atatürk’e ve laikliğe savaş açıldığını iddia edecek kadar izan ve insaflarını kaybetmişlerdir.' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2021-09-09 12:47:04

Güncelleme Tarihi: 2021-09-09 12:47:04

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Yargıtay binasının açılışı esnasında bizzat Diyanet İşleri Başkanı tarafından okunan duanın bazı çevrelerde şiddetli tepkiyle karşılanması kelimenin tam manasıyla ilkelliktir. Türkiye, Müslüman bir ülkedir. Bu manevi hakikat değişmeyecektir." ifadesini kullandı.

Bahçeli, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın, adli yıl ve yeni Yargıtay binasının açılışı sırasında dua okumasının eleştirilmesiyle ilgili yazılı açıklama yaptı.

Açıklamasına, İzmir'in düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümünü anarak başlayan Bahçeli, 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz'un, Başkomutanlık Meydan Savaşı'nın destansı zaferiyle gücüne güç kattığını, 14 gün içinde İzmir'in düşman işgalinden temizlenmesiyle hedefine ulaştığını anlattı.

99 yıl önce bugün, Yüzbaşı Şerafettin'in, al bayrağı İzmir Hükümet Konağı'na çekmesiyle Milli Mücadele'nin silahlı etabının tamamlandığını belirten Bahçeli, şöyle devam etti:

"3 yıl 4 ay 24 gün süren en kesif işkence, en şedit istila, en alçak ihanet, muazzam bir fedakarlık ruhuyla göğüslenmiş, muhteşem bir kahramanlık şuuruyla gömülmüştür. İzmir'de namludan çıkan ilk kurşun, Samsun'dan atılan ilk adım, Amasya'dan yayımlanan ilk tamim, düşmanın denize süpürülmesiyle taçlanmış ve Milli Mücadele'yi muzaffer bir sonuca taşımıştır. Türk milleti, istiklali üzerinde kumar oynayan müstevli çevrelere boyun eğmemiş, mütehakkim zorbaların boyunduruğu altına girmemiştir. 9 Eylül 1922'de, yalnızca İzmir'in dağlarında çiçekler açmamış, vatanın tamamı feraha ve selamete kavuşarak, Türkiye Cumhuriyeti milli ufukta bir bayrak gibi görünmüştür."

"Bu emanete leke sürülmeyecektir"

Türkiye'nin, yürürlükteki Anayasa'nın ikinci maddesinde de belirtildiği üzere, "toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti" olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Devletimiz, Kurtuluş Savaşı'nın paha biçilemez mükafatı, hürmet ve rahmetle yad ettiğimiz kutlu ceddimizin ve aziz şehitlerimizin ebediyen muhafaza edilecek emanetidir. Kavlimiz ve kararlılığımız odur ki bu emanete leke sürülmeyecektir." görüşünü paylaştı.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilke ve esaslarını tartışmaya açmanın, buna heves edenlere göz yummanın, en az düşman işgali kadar vahim bir tehlike olduğunun altını çizen Bahçeli, "Bir fazilet olan Cumhuriyet, maşeri vicdanda kök salmış, cumhurla Cumhuriyet'in kenetlenip kucaklaşması bütün ana hatlarıyla vücuda gelmiş, nitekim Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle derinlik kazanmıştır. Hiç kimse bu hususu aklından ve hatırından çıkarmamalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

"Herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir"

Devlet Bahçeli, özellikle değerler üzerinden yeniden nifak cepheleri açmaya, bunu da toplumun geneline teşmil etmeye gayret edenlerin, hem sorumsuz hem de sağduyudan yoksun kesimler olarak dikkati çektiklerini belirterek, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de herkes vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Bununla birlikte hiç kimsenin dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamayacağı ve suçlanamayacağı açık bir Anayasa kuralıdır. Kaldı ki bunun aksini düşünmek bile mümkün değildir. On yıllar boyunca nice badiresine maruz kaldığımız, laik-anti laik, inanan-inanmayan kamplaşması çok ağır sosyal maliyetlere, hatta duygu ve duyarlılık alanında vasat bulan yapay bölünmelere neden olmuştur.

Adli yılın başlaması münasebetiyle ve aynı zamanda yeni Yargıtay binasının açılışı esnasında bizzat Diyanet İşleri Başkanı tarafından okunan duanın bazı çevrelerde şiddetli tepkiyle karşılanması kelimenin tam manasıyla ilkelliktir. Türkiye, Müslüman bir ülkedir. Bu manevi hakikat değişmeyecektir. Türk milleti, Müslüman bir millettir. Bu yalın gerçek ihlal, ihmal ve inkar edilemeyecektir. Kulaklarında çan sesi çınlayan fikri ve siyasi yobazların, son günlerde 'laiklik elden gidiyor' feryadı koparmaları tahammülsüzlük, inanç ve insan haklarına kategorik bir başkaldırı olarak yorumlanmalıdır."

MHP Genel Başkanı Bahçeli, günlerdir gazete köşeleriyle manşetlerde, haber ve tartışma programlarında felaket tellallığı ve provokasyon yapıldığını, Diyanet İşleri Başkanı Erbaş'ın duasına tahammül edemeyenlerin, Atatürk'e ve laikliğe savaş açıldığını iddia edecek kadar izan ve insaflarını kaybettiklerini dile getirdi.

Yapılan duayı karalamak maksadıyla, "şeriat çığlığı, anayasal suç, Taliban'la aynı şey isteniyor" şeklinde tevil edenlerin, faşist ve despotik siyasi angajmanların kölesi haline geldiklerini vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:

"Milli ve manevi değerlerimizle bağları koparan, kurulmuş köprüleri bütünüyle havaya uçuran bu bedhahların, İslam dinine alerjileri, tedavisi imkansız klinik vaka düzeyindedir. Müslüman bir ülkede, temeli atılan veya yeni yapılan bir binanın duayla değil de başka türlü hangi yolla açılacağını sözde laiklik bekçisi rolüne bürünen kalpazanların açıklamalarında ayrıca yarar görülmektedir. Bu niyet ve zihniyet failleri, aynı şekilde laikliğin de karşısında hizalanan, laikliği asıl manasından soyutlayan inanç ve irade muhalifleridir. Deizmin, ateizmin ve agnostisizmin pençesine düşenlerin, bir başka anlatımla kalbi katılaşıp vicdanı buz tutanların, dua ve niyazlarımızdan rahatsızlık duymaları, bir kaşık suda fırtına koparmaları, inancımızın iffetinden hiçbir şey kaybettirmeyecektir."

"Sayın Erbaş doğru bir iş yapmıştır ve desteğimiz tamdır"

İçi boş demokratikleşme ve özgürleşme çağrısı yapanların alenen "ateistleşme" güzergahına kaymalarının, ileri düzeyde bir tehdit olduğunu ifade eden Bahçeli, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

"Onlar dayatıyor ya da istiyor diye Müslüman Türk milleti hak yolundan, hidayet çizgisinden asla dönmeyecektir. Merhum Cemil Meriç'in ifadesiyle, 'Bizim aydınımız din düşmanı değil, İslam düşmanıdır'. Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş, doğru bir iş yapmıştır ve desteğimiz tamdır. Onun hedef alınması bir bakıma din ve vicdan hürriyetini hedef almaktır. Laiklik, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel harcı, kilit taşıdır. Bunun üzerinden sanal korkular üretmek, toplumsal ve siyasal kutuplaşmayı derinleştirmeye çalışmak, Türkiye'ye yapılabilecek en büyük kötülüklerden birisidir."

Bahçeli, duanın, şifa, huzur, gönül enginliği, bereket, Allah'a yaklaşmak ve yakınlaşmak olduğunu belirtti.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

"Duadan korkan manevi değer kaçkınlarının bile hayatlarının son etaplarında duaya ihtiyaçları vardır, bununla birlikte mezarlıklara ve musalla taşlarına bakmaları, ibret almaları için yeterlidir. Barzani lobisine dönüşen, PKK'nın arabuluculuğuna soyunan CHP'nin, girdiği zillet tünelinin tesirinden bir nebze de olsa uzaklaşıp milli ve manevi değerlerimize saygı duyması samimi tavsiyemizdir.

Müslüman mahallesinde misyonerlik yapmaya, koynunda haç taşıyıp dualarımıza kulp takmaya hiç kimse heves etmemelidir. Ne inancımıza, ne imanımıza, ne duamıza ne de dinimize ve milletimize asla kötü söz söyletmeme irademizi sonuna kadar koruyacağımızı muhataplarının ve müzmin münafıkların bilmeleri kendi hayırlarınadır. Diyanet İşleri Başkanı üzerinden Cumhur İttifakı'nın duruşunu, Türkiye'nin milli ve manevi dengesini sarsmayı planlayanlar, elbette başaramayacaklar, kazdıkları kör kuyuya düşmekten de kurtulamayacaklardır."