Bahçeli, konuşmasının bir kısmında İYİ Parti'den ihraç edilen Ümit Özdağ'ın ortaya attığı ortak anayasa çalışması iddiaları üzerine konuştu.
Bahçeli'nin konuşmasından satır başları:
“Yozlaşmış muhalefet”
Türk siyaseti kendi ülkesine yabancılaşmış, milletinin değerleriyle çelişkiye düşmüş yozlaşmış bir muhalefetin ağır sancısını yaşamaktadır.
Millet ve vatan sevgisi tartışmalı olan bu muhalefet anlayışına bu yüzden zillet dememiz abartılı bir yakıştırma olarak değerlendirilmemelidir. Demiş ya Şems-i Tebrizi, sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca.
CHP Genel Başkanı, geçtiğimiz günlerde konuğu olduğu ABD merkezli Ortadoğu Enstitüsü'nde, tıpkı bir etki ajanı gibi konuşmuş, Türkiye'ye verip veriştirmiş, fukara aklının bagajında ne varsa döküp saçmıştır. Hatta ABD ve AB liderlerine yönelik, “Türkiye'de demokrasi hareketlerini destekleyin” çağrısında bulunmuştur.
Kılıçdaroğlu yapar da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı durur mu, o da işbirlikçiliğin film setine balıklama atlayarak göz kamaştıran figüranlığını maharetle ve tekraren sergilemiştir.
9-10 Kasım 2020'de, Uluslararası Siyasi Danışmanlar Derneği'nin sanal olarak düzenlenen 52'üncü Dünya Konferansı'nda kırık dökük yabancı diliyle açılış konuşması yapmıştır.
Türkiye'yi şikâyet ede ede bitirememiş, işleyen demokrasimizi inkar ederek kötülemiştir. CHP'liler belediye işlerinden başka her şeyle meşguldür.
“Hesabı mutlaka sorulmalı”
CHP'li Küçükçekmece Belediyesi'nin PKK'nın mahut renklerinden oluşan melun kanlı amblemini bir çocuk parkının yer döşemesinde kullanması Kılıçdaroğlu zihniyetinin terör örgütü sempatisinde eşik ve sınır tanımadığının işaretidir.
Bu vahim bir olaydır. Çocuklara bölücülük aşılamaya çalışan CHP'nin PKK'yı belediyelere taşımasının hesabı mutlaka sorulmalı, burunlarından fitil fitil getirilmelidir.
“Masaya kimler oturdu?
Ne manidar bir tesadüf ki, gündemde CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi'nin eşgüdüm halinde taslağını hazırladıkları bir anayasa hazırlığı konuşulmaktadır.
Peki, 13 Ocak 2018 ile 7 Mayıs 2018 tarihleri arasında hazırlanmış mezkur anayasa değişikliği çerçeve metni için kurulan veya kurdurulan masaya kimler oturdu?
O oturmadı, bu oturmadı, şunun haberi olmadı ise, sokağa bırakılan ihanet metnini kim yazdı, kim hazırladı, kimler müzakere etti?
“Anayasa hazırlık masasını PKK kurmuş”
Zilletin dört temsilcisinin kurulduğu anayasa hazırlık masasını PKK kurmuş, yazım işinin yapılabilmesi için ihtiyaç olan kalem siparişi de FETÖ'ye verilmiştir.
Kılıçdaroğlu'nun yalanı meslek haline getirmesi utanç verici bir rezalettir. İnsanlarımızın gözünün içine baka baka yalan söylemesi de millete, demokrasiye, maneviyatımıza bühtan ve hakarettir.
Kılıçdaroğlu ders alır mı bilemem, ama tavsiyem şu sözün kulağına küpe olmasıdır: Yalanı yalancıyla, yanlışı cahille sakın tartışmayın, çünkü yalancıya gerçeği, cahile doğruyu anlatamazsınız.
“Bu zilletin ruhuna yalan, talan, dolan yuva yapmıştır”
Bir yalan dört doğruyu götürür: Güven, iyilik, sadakat, huzur. Unutmayınız ki, ben Müslümanım diyen bir vicdan sahibi yalan söylemez, söyleyemez. Fakat bu zilletin ruhuna yalan, talan, dolan yuva yapmıştır.
Resmen batan gemiye dönen ve tel tel dağılan İP'e, rüzgârın savurduğu kuru yaprağa çevrilen CHP'ye diyorum ki, yalanla belki bir yerlere gidebilirsiniz, ancak gittiğiniz yerden asla geri dönemezsiniz.
Uzun sözü kısası, MHP'ye zamanında yapılan Okyanus ötesi kaynaklı operasyonun gerçek mahiyeti sanıyorum şu günlerde daha da netleşmiştir.
“MHP kalıntılarından kurtulmak lazım” diyen alçakların hangi senaryoların tetikçisi ve teşrifatçıları oldukları alenileşmiş, açığa çıkmıştır.
“FETÖ ve PKK lobisinin ateşle oynadığını hatırlatmak bizim boynumuzun borcudur”
Her yalancı korkak, aynı zamanda da günahkârdır. Bu millete korkaklardan, günahkârlardan, Türkiye düşmanlarının piyonlarından fayda gelmez, bunların hayrı kesinlikle dokunmaz.
Bir kez daha söylüyorum: Türklüğü anayasadan çıkaracak bir kokuşmuş henüz anasından doğmamıştır. Hadi doğdu varsayalım, o zaman geldiği gibi gitmesi de bizim için şerefli bir vatan vazifesidir.
Türkiye'yi bölünmeye götürecek bir anayasanın varlığı kâbus dolu bir hayaldir. Hodri meydan, her kim aksi yönde hain bir mücadelenin içinde olacaksa, önce bizim bedenlerimizi çiğnemek ve toprağa gömmek durumundadır.
Anayasa'nın ilk üç maddesiyle koruyucu zırhı olan dördüncü maddesi kırmızı çizgimizdir. Çizgisi olmayan, siyasetleri çizilmiş ve üzerine çarpı koyulmuş FETÖ ve PKK lobisinin ateşle oynadığını hatırlatmak bizim boynumuzun borcudur.
Susanları korkak sanmasınlar. Sağduyulu olanları aptal yerine koymasınlar. Sabretmeyi bilenleri de çantada keklik görmesinler.
Oyunlarının eninde sonunda bozulacağını çapsız ve çürük kafalarından asla çıkarmasınlar.