Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Mısır ve Yunanistan'ın deniz yetki alanını belirlemek üzere anlaşma imzalamasının ardından, Yunanistan'la yaşanan sorunlara ilişkin açıkmalarda bulundu.
"ANLAŞMA 'YOK' HÜKMÜNDE"
Yunanistan ile hidrokarbon kaynakları konusunda anlaşmazlık yaşayan Türkiye'nin, Mısır ile imzalanan Deniz Yetki Alanları Sınırlandırma Anlaşması'nın kıta sahanlığında bulunduğunu belirten Bakan Akar, bu anlaşmanın yok hükmünde olduğunu aktardı.
ORUÇ REİS'İN DOĞU AKDENİZ'DE SİSMİK ARAŞTIRMASI
Bakan Akar, Türk Deniz Kuvvetleri, Oruç Reis gemisinin 10-23 Ağustos arasında Doğu Akdeniz'de sismik araştırma gerçekleştireceğini açıkladı.
Oruç Reis'in Doğu Akdeniz'de tartışmalı bölgeye girmesinin ardından anlaşmazlık yaşayan iki NATO müttefiki arasındaki gerilim yeniden alevlendi.
ATİNA-ANKARA GERİLİMİ
Atina ile Ankara arasında hidrokarbon kaynakları konusunda yaşanan bu anlaşmazlık sürerken, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Doğu Akdeniz'deki gerilimi görüşmek üzere Cuma günü Viyana'da bir araya geleceği açıklandı.
TÜRKİYE'NİN VE KIBRIS HALKININ HAKLARI KORUNACAK
Türkiye'nin diyalogla bütün problemlerin çözülmesi taraftarı olduğunun altını çizen Akar, ancak Kıbrıs halkı ve Türkiye'nin haklarının korunacağını da vurguladı.
“TÜRKİYE'NİN KİMSENİN TOPRAĞINDA GÖZÜ YOK”
Akar, Türkiye'nin kimsenin toprağında, hakkında, hukukunda, sınırlarının ötesinde gözü olmadığını belirterek, “Yunanistan'ın Ege ve Akdeniz'de hukuk tanımaz, sadece kendi hak ve hukukunu gözeten bencil tavrı ise hiç uygun değildir. Türkiye'nin tüm faaliyetleri uluslararası hukuka uygun ve ahlakidir. Yunanistan'ın Ege ve Akdeniz'deki talepleri ise dikkatle incelendiğinde, bu taleplerin gerçeklerle bağdaşmadığı hakkaniyet ve uluslararası hukuk uygulamaları ile uyumlu olmadığı görülmektedir” dedi ve şöyle devam etti:
“Örneğin, Ege'deki adaların altı millik karasuyu, 10 millik hava sahası uygulaması aklıselim sahibi hiçbir ülke tarafından kabul edilmemektedir. Bu akıl dışı, hukuk dışı uygulama sadece Yunanistan tarafından yapılmaktadır. Tarihte, günümüzde bunun başka bir örneği yoktur. Diğer taraftan, iki ülke arasındaki ilişkileri belirleyen Lozan Anlaşması'na göre toplam 23 ada gayrı askeri statüde olarak belirlenmiş olmasına rağmen bunlardan 16'sı Yunanistan tarafından silahlandırılmıştır. Tüm bu ve benzeri iddia ve uygulamalara rağmen biz hâlâ diyalog diyoruz.”
ÜLKE HALKLARININ ÇIKARLARINA AYKIRI ANLAŞMA
Akar, hakka, hukuka ve akla uymayan hiçbir talebin, girişimin geçerli olamayacağını ve kabul edilemeyeceğini kaydederek, Mısır ve Yunanistan arasında imzalanan anlaşmanın iki ülke halkının çıkarlarına aykırı olduğunu belirtti.
Mısır ve Yunanistan arasında yapılan anlaşmanın hukuki dayanaktan yoksun olmasının da ötesinde Mısır halkının hakkının ihlali, hak kaybı anlamına geldiğini aktaran Akar, "Mısır halkı, bu anlaşma nedeniyle deniz yetki alanı kaybetmektedir. Bu anlaşma, Yunanistan halkının da çıkarlarına esasen aykırıdır” diyen Akar, şöyle devam etti:
“Türkiye karşıtı bir hareket olsun diye yürütülen bu teşebbüs, Mısır ve Yunanistan halkları için hak, refah ve güvenlik kaybına neden olmaktadır. Bu itibarla, Mısır ve Yunanistan kamuoyunun da bu anlaşmayı sorgulaması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye'ye 2 km mesafede, Yunan ana karasına uzaklığı ise 600 km civarında olan 10 kilometrekarelik Meis adası nedeniyle Yunanistan'ın 40,000 kilometrekarelik deniz yetki alanı talep etmesinin yine hakla, hukukla ve akılla izahı mümkün değildir. Hiçbir mantıkla da bağdaşmamaktadır. Dünyada böyle bir muhasebe, muhakeme ve mülahaza yoktur. Böyle bir yaklaşımın kabul edileceğini düşünmek bile boş bir hayalden ibarettir.”
“DİYALOG TEMEL ARAÇ OLMALI”
Akar, Türkiye'yi adeta sahillerine hapseden akıl ve mantık dışı “sözde” Sevilla haritasını dayatmanın iyi komşulukla, hukukla, müttefiklikle, hakça tutumla açıklanmasının mümkün olmadığını söyledi.
Meşruiyetin, hiçbir şekilde hak ve hukuk gasp edilerek, çiğnenerek sağlanamayacağını ifade eden Akar, şöyle devam etti:
“Modern zamanlarda ülkelerarası bu tür anlaşmazlıklarda diyalog, sorunların çözümünde temel araç olmalıdır. Türkiye'nin uluslararası hukuka uygun olarak akdettiği anlaşmaları sorgulamak yerine, sorumlu, sağduyulu, gerçekçi bir bakış sergilemek, sorunların çözümüne çok daha fazla katkı sağlayacaktır. Bütün bunlara rağmen, aklıselimin galip geleceğine inanmak istiyoruz. Sahada ve masada uluslararası hukuktan, iyi komşuluk ilişkileri ve diyalogdan yanayız. Biz diyalogla bütün problemlerin çözülmesi taraftarıyız. Bu konuda uluslararası hukuka uygun, barışçıl yöntemlerle siyasi çözümlere ulaşmayı arzu ediyoruz.”
"MAVİ VATANDA HAKKIMIZI KORUMAKTA KARARLIYIZ"
Akar, anlaşmalara, sözleşmelere, mutabakatlara sadık kalmak demenin bir zafiyet olmadığını belirterek, “Biz, Kıbrıslı kardeşlerimizin hakkını, kendi hakkımızı, hukukumuzu korumak ve kollamak için her türlü mücadeleyi yapmaya da hazırız. Bunu söylemek de tehdit anlamına gelmemelidir. Herkesin bunu bilmesini istiyoruz. Dost ve müttefiklerimizden beklentimiz; Ege ve Akdeniz'deki sorunlar bağlamında Yunanistan'ın uygulama ve iddialarını akıl, bilim ve objektif kriterler ışığında değerlendirmeleri, Türkiye'nin haklı, hukuka ve tarihi sürece uygun, mantıklı, makul, medeni yaklaşımını da görmeleridir. Bilinmelidir ki denizlerimiz, mavi vatanımızdır. Her damlası değerlidir. Mavi vatanımızdaki hak, alaka ve menfaatlerimizi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da korumakta kararlıyız, azimliyiz ve buna da muktediriz” dedi.