Milli Savunma Bakanı Akar, sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin destek ziyaretinde, savunma ve güvenlik konularında değerlendirmelerde bulundu.
Azerbaycan'ın hem sahada hem masada önemli bir başarı sağladığını belirten Akar, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ateşkesin uygulanmasını gözetmek ve denetlemek amacıyla 11 Kasım'da Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile video konferans yoluyla mutabakat zaptı imzaladıklarını anımsattı. Akar, şunları söyledi:
"Bakan Yardımcımız bunun teknik detaylarını muhatabıyla görüşerek sonuçlandırdı. Mutabakat sağlandı. Bizim oradaki ortak gözlem merkezinin teşekkülü için yazılı olarak bir mani kalmadı. Şimdi oranın inşaatı yapılıyor. Çok kısa bir sürede arkadaşlarımız orada görev yapacak. Türk ve Rus generali beraber çalışacaklar. Orada Türk ve Rus subayları beraber olacaklar ve ateşkesin gözlemlenmesini sağlayacak, ateşkesin kalıcı hale gelmesine gayret gösterecekler. Bununla birlikte bizim Azerbaycanlı kardeşlerimizle eğitim, tatbikat konusundaki çalışmalarımız da devam ediyor. İnşallah bu konularda elimizden gelen neyse kardeşlerimize yapacağız ve sonuna kadar Azerbaycanlı kardeşlerimizin haklı davalarında yanında olmaya devam edeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın."
'ARİFİYE'DEKİ FABRİKANIN MÜLKİYETİ BAKANLIĞA AİT'
Savunma sanayisindeki gelişmelere de değinen Akar, "Bunu sadece askeri fabrikalar yapacak gibi bir kayıt yok. Burada önemli olan Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarının kara, deniz, hava harp araç ve gereçlerinin ve bunların mühimmatının bir bütün halinde ülkemiz tarafından karşılanması, yerli ve milli olarak karşılanmasıdır. Esas olan budur. "Buradaki bir fabrikanın sermayesi, ekonomik durumu, ortakları bir tarafa bizim için bunun Türkiye'de üretilmesi esas. Artık dünyada hiçbir şekilde saf, sadece o ülkeye ait bir sermaye olur mu? Var mı böyle bir şey? Yok. Biz dışarıdan sermaye gelsin istemiyor muyuz? Dolayısıyla burada ABD'liler, Avrupalılar, Orta Doğu'dan Katar dahil herkes getiriyor. Biz kimseye muhtaç olmadan kendi harp araç ve silahlarımızı ve bunların mühimmatını yerli ve milli olarak burada yapmaya çalışıyoruz" dedi.
Geçmişte Türkiye'nin ürettiği İHA ve SİHA'ların olmadığını, TSK'nın tank ve toplarının yabancı ülkelerde modernizasyonun yapıldığını hatırlatan Akar, şöyle devam etti:
"Bunların ayrıntısının bilinmesi lazım. Ayrıca 'tank ve palet' değil, tank paleti fabrikası. Orada tank yapılmıyor, tank paleti yapılıyor. Şimdi Cumhurbaşkanımızın bizzat yaptığı teşebbüslerle tank yapar hale gelmeye çalışıyoruz. Türkiye olarak çalışıyoruz. Biz de TSK olarak hiçbir şekilde hakkımızdan, hukukumuzdan vazgeçmeden, MSB olarak mülkiyetimizden vazgeçmeden, özel sektörle beraber çalışmanın gereği neyse ona göre mevcut hukuk sistemi içinde destek sağlıyoruz. Arifiye'deki fabrikanın mülkiyeti Bakanlığa ait. Bu konuları herhangi bir şekilde siyasi konu, siyasi polemik malzemesi yapmamanın çok daha uygun olacağı kanaatindeyim."
'BUNUN NERESİ YANLIŞ'
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Milli Savunma Bakanlığı'nda da yeni bir yapıya gidildiğini hatırlatan Akar, şu açıklamalarda bulundu:
"Milli Savunma Bakanlığı ve bünyesinde Türk Silahlı Kuvvetleri var. Bunlar ayrılmaz birer parça. Bakan ile Genelkurmay, Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanları, ayrılık gayrılık yok. Biz çok şükür arkadaşlarımızla beraber gece-gündüz demeden, omuz omuza, tek yumruk halinde yapmamız gereken neyse onları yapıyoruz. Egemenliğimiz ve bağımsızlığımız, ülkemizin birliği ve bütünlüğü için gayret gösteriyoruz. Buraya fitne, fesat birtakım söz, değerlendirmelerle ayrıştırıcı dil kullanmak gerçekten çok yanlış. Bu siyasetin üzerinde olması gereken bir konu. Bunlara girmemek, bunlardan medet ummamak, bir şey beklememek lazım. Bir bütün halinde, anayasa çerçevesinde, Atatürkçü düşünce sistemi esasında, aklın ve bilimin ışığında, Cumhurbaşkanımızın talimatları ve sıralı komutanların emir ve komutasında, milletinin emrinde, görevinin başında bir ordu var. Buna çalışıyoruz. Bunun neresi yanlış? Bizim burada yaptığımızın iyi anlaşılması, bu konudaki çalışmalarımızın iyi görülmesi lazım. Burada tamamen samimiyetle, ciddiyetle ülkemizin, milletimizin egemenliği, bağımsızlığı ve güvenliği için ölürsem şehit kalırsam gazi anlayışı içinde 83 milyon asil milletimizin sevgisi, güveni ve duasından aldığımız ilhamla çalışmalarımıza devam edeceğiz."