Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2018 yılı bütçesinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Olası İstanbul depremine değinen Bakan Özhaseki şöyle konuştu:
"Hocaların ortak görüşü, Kuzey Anadolu Fay Hattı geldi, boğazlarda Adaların önünde bekliyor. 'Adalar segmenti' deniyor. Adalar segmentinde belli sürelerde olan depremselliğe baktığımızda doğrusu 2000'li yılların başında süre de dolmuş gibi gözüküyor. Hocaların ortak ittifak ettiği, bir iki kişi istisna koymuşlar süreyi daha uzun veriyorlar ama genelinin söylediği şu, 2030'a kadar İstanbul'da çok ciddi bir deprem olacak." değerlendirmesini yaptı."
Bu depremin büyüklüğünün de 7 ve üzerinde olmasının öngörüldüğüne dikkati çeken Özhaseki, İstanbul'un özellikle sahil kesiminde 2000 yılından önce inşa edilen 3-4 katlı yapıların buna hazır olmadığını vurguladı.
Prof. Dr. Celal Şengör'ün böyle bir deprem karşısında Türkiye'nin bağımsızlığının gideceğini söylediğini aktaran Özhaseki, "Ben katılıyorum. Hasarı ölçüyorum, 100 milyar dolar civarında. O zaman bir an önce bizim bu gerçekleri bilerek hareket edip kentsel dönüşümü hızlandırmamız lazım. Adı kötü, amiyane tabirle herkes gıcık kaptı bundan, 'rantsal dönüşüm' denildi, bir şey denildi." açıklamasında bulundu.
İSTANBUL NÜFUSU İKİ MİSLİNE ÇIKACAK
Bakan Mehmet Özhaseki, kentsel dönüşümde kötü uygulamalara örnek olarak belediyelerin, mahalle dönüşüme girdiği zaman yoğunluğu bir yerine iki yaparak ve birini müteahhide birini de vatandaşa verip çözmeye çalışmasını gösterdi. Bu noktada sosyal donatı, altyapı, yeşil alan ve otoparkın hesaplanmadığını anlatan Özhaseki, bu durumda İstanbul'un nüfusunun da iki misline çıkacağını vurguladı.
Özhaseki, bina bazlı dönüşümlerde örneğin İstanbul'daki Bağdat Caddesi'nin rant yüksek olduğu için iki kat üste konularak dönüştüğünü ancak yoksul vatandaşların oturduğu yerlerin ise dönüşmediğini belirtti.
Bunların tamamının, şimdiye kadar yapılan kentsel dönüşüm çalışmalarının yanlışlıkları olduğunu dile getiren Özhaseki, şöyle konuştu:
"Biri de yasadaki boşluklardan; öyle davalar açılmış ki o davalar da bir sürü engelleme aracı olmuş. Ben arkadaşlardan şu ana kadar Türkiye çapında ne kadar alanı ve kaç konutu ilgilendiren bir çalışma olduğunu sordum; 1 milyon 100 bin. Gerçekleşme oranı ne? Bina bazlılarda yüzde 76, alan bazlılarda yüzde 11-12. Alan bazlılarda tıkanıyoruz. O zaman bizim yapmamız gereken doğru bir şekilde bu işi yeniden planlamak. 5 sene içerisinde eksiğimizi fazlamızı gördük. Hatamızı da anladık, iyi olan yönlerini de gördük. O zaman bundan ders alarak bizim yeni bir planlamaya geçmemiz lazım.
Bina bazlı dönüşümlere biraz frene basıp alan bazlı dönüşüme geçmemiz lazım. Alan bazlı dönüşüm yapılırken her türlü sosyal donatı hesaplanıyor. İşte yeni planlamalarda, her arkadaşın belki de ittifak ettiği bir konu, mahalle konseptine geçilmesi. Mahallenin bir merkezinin, sokaklarının olması, esnafa gidip gelirken selam vermek, komşuların birbirini bilmesi, hatır sorması. Çok yüksek yapılardan vazgeçilmesi, altyapısının düzgün bir şekilde konulması."
KILIÇDAROĞLU'NUN ELEŞTİRİSİNE YANIT
Özhaseki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisini Bakırköy sahilindeki yüksek katlı binalarla ilgili imzasının olmasıyla suçladığını ancak bu yapılar inşa edildiğinde Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu hatırlattı.
"Suçu birbirimize atmayalım, atacak olursak çok söyleyeceklerim var. Müşterek bir sorumluluk söz konusu." diyen Özhaseki, şehircilikte yaşanan sıkıntılarla ilgili hem belediyeler hem bakanlıklar hem de vatandaşların sorumluluğunun bulunduğunu kaydetti. Milletvekillerinin "15 senedir siz yönetiyorsunuz." yönündeki eleştirilerine karşılık Bakan Özhaseki, "İlle de bu konular açılacak ve konuşulacaksa şunu söyleyebilirim; AK Parti'nin eğer varsa bir suçu günahı, bunu Sayın Cumhurbaşkanı da ifade etmiştir, silüette var. Peki bu kaçak yapılar yapılırken kim vardı? 1994 öncesi 4 dönem CHP vardı." ifadelerini kullandı.