Soylu Kırklareli kent merkezinde düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, terörle mücadelenin önemine işaret etti.
Tendürek Dağı'nın şimdi tertemiz olduğunu belirten Soylu, "Yine söylüyorum. Yine tekmil veriyorum. Hatay'dan, Mersin'den Adıyaman'a kadar, Kahramanmaraş'tan Gaziantep'e kadar Amanos'lar, daha vardır. Yıllarca Suriye'den aktardıkları teröristlerle birlikte PYD ve PKK'nın oradaki en önemli, evet melanet yuvalarından birisi olmuştur. Tekmil veriyorum. Amanoslar tertemizdir." diye konuştu.
Soylu, şunları kaydetti:
"Yine size bir tekmil veriyorum. Evet bu ülkede Tunceli'den Kato Marinos'tan da Karadeniz'e kadar yıllarca Eren'imizi katleden, Ferhat başçavuşumuzu, Karadeniz'e yıllarca acaba bu PKK buraya nereden geldi diye endişeye sevk eden Karadeniz'in tamamı tertemizdir. Devam ediyorum. Erzurum tertemizdir. Bingöl tertemizdir. Sadece 8-9 vilayette 120'nin altında terörist kaldı. Bir evladınız olarak söylüyorum. Her türlü riski alarak söylüyoruz. Kimseden korkmadan ve çekinmeden söylüyoruz. Allah nasip edecek Cumhuriyetin yüzüncü yılında, Cumhuriyetin birinci asrında 29 Ekim 2023'te bu ülkede bir tek terörist kalmayacak."
Soylu, Kırklareli kent merkezinde düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, dün gece yılın 6 ayından fazla karla kaplı olan Van'ın Bahçesaray ilçesinde vatandaşlarla bir araya geldiğini söyledi.
Bahçesaray'ın önceki dönemlerde terör örgütünün baskısı altında olduğunu anlatan Soylu, geçen hafta da Mardin'in Ömerli ilçesini ziyaret ettiğini dile getirdi.
Ömerli ilçesindeki yaz spor okullarından faydalanan çocukların kendisine "Acaba yaz okulu kışın da devam eder mi?" sorusunu yönelttiklerini belirten Soylu, şöyle devam etti:
"Siz de aynı cevabı verirdiniz, ben de aynı cevabı verirdim. Yıllarca bu çocukları alıp dağa götürdüler. Annelerinden, babalarından koparttılar. Dünyada ana kucağı kadar sıcak bir yer söz konusu değildir. Dün Van'ı gezdim, bugün burada olduğum gibi hem güvenlik toplantısı yaptım sabah erken hem de ondan sonra diğer faaliyetlerimizi gerçekleştirdik. Yüz binlerce insan sokaklarda. Gece saat 00.00'ye kadar, gece saat 01.00'e kadar yüz binlerce insan sokakta. Saat 16.00'dan sonra, 17.00'den sonra kepenklerin kapatıldığı ve korkudan insanların evine kapatıldığı bir Türkiye'den, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan bugün hep birlikte sizin de azminizle, sizin de sabrınızla birlikte bugün terör örgütünün mağaralarından ve inlerinden çıkamadıkları, ürktükleri ve birbirleriyle konuşamadıkları, artık bu ülkenin çocuklarını kandıramadıkları, annelerin evlat hasretleriyle yanmadıkları bir Türkiye tablosuna doğru koşar adım gidiyoruz."
Bakan Soylu, Türk milletinin kadınıyla, erkeğiyle ülkenin namusu, özgürlüğü için, ezanın semalarda hür ve özgür şekilde duyulabilmesi için her türlü fedakarlığı yapan bir ecdadın torunları olduğunu söyledi.
Soylu, Türkiye'de geçmişte çok zorluk ve sıkıntılar çekildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Amerika, Avrupa bize hep parmak salladı: 'Siz yapamazsınız.', 'Siz beceremezsiniz.', 'Siz gerçekleştiremezsiniz.' diye bizi hep küçümsediler. Bizi 2000-2500 dolarlık bir ülke olmaya hep mahkum etmeye çalıştılar. Bu ülke zamanında uçak üretmeye çalıştı, müsaade etmediler. Bu ülke araba üretmeye çalıştı, müsaade etmediler. Bu ülke kendi enerjisini bulmaya çalıştı, müsaade etmediler, baskı yaptılar. Ne zaman adım atsak ya darbelerle ya ekonomik krizlerle ve ekonomik saldırılarla bizi hep geleceği değil, bizi hep yarınlarımıza değil, bizi hep ayaklarımızın ucuna baktırmaya çalıştılar yıllarca.
Bugün 16 Eylül, bu ülkenin bir başbakanıyla dışişleri bakanının ve bir maliye bakanının asıldığı gün. 16 Eylül'de Fatin Rüştü Zorlu'yu ve Hasan Polatkan'ı astılar. 17 Eylül'de de rahmetli Adnan Menderes'i astılar. Sadece onları asmadılar. Bize bir şey söylediler, bize dediler ki: 'Siz eğer bizim dediklerimize itiraz ederseniz sizi onlar gibi yaparız.' Çocukluğumdan beri ben bu işlerin içerisindeyim. Ailemiz de öyleydi. Şunu hepinize ifade etmek isterim. Her 6 ayda bir Hürriyet gazetesinin sağ köşesinde Adnan Menderes'in idamlık, boynu yarı böyle bükülmüş bir fotoğrafını verdiler. Onu size gösterdiler, onu bize gösterdiler. Bize dediler ki: 'Eğer savunma sanayinizi yüzde 20'lerden yüzde 80'lere çıkarırsanız sonunuz böyle olur."
Bakan Soylu, Türkiye'nin savunma sanayisinde yerlilik oranını yüzde 20'lerden yüzde 80'lere çıkardığına ve silahlı insansız hava aracını yaptığına dikkati çekti.
- "Allah nasip edecek, kendi uçağımızı da yapacağız"
Silahlı insansız hava araçlarının yanında Türkiye'nin kendi mühimmatını da yaptığını anlatan Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Allah nasip edecek, kendi uçağımızı da inşallah arabamızı da yapacağız ve dünyaya meydan okuyacağız. Kıymetli Kırklarelili hemşehrilerim, şunu söylemek isterim. Burası benim ülkemin batıya bakan yüzüdür. Burası benim ülkem, benim ülkemin ayçiçeği kokulu tarlasıdır. Memleketini seven, milletini seven, her türlü fedakarlığı yapmayı göz önüne alan insanların memleketidir. Son 2 yılda, son 3 yılda Amerikan Senatosu, PKK'ya ve PYD'ye yaklaşık 2 milyar dolar yardım yaptı yani bir terör örgütüne yardım yaptı. Onlar şunu söylüyorlardı. Eğer biz ayakta kalmasaydık, eğer bizi Suriye'ye, eğer bizi Irak'a, eğer etrafımızdaki coğrafyadaki istikrarsızlığa çevirmiş olsalardı, Hakurk'tan yani şu Türkiye'nin Hakkari'sinin bir uç burnu var ya, haritada oradan, onların ötesinden ta Hatay'ın karşısındaki Afrin'e kadar, denizin olduğu alana kadar o bölgeyi bir terör devleti haline getireceklerdi."
Soylu, Türkiye'nin savunma sanayisini geliştirdiğini ve operasyonlar gerçekleştirdiğini dile getirdi.
Bazı ülkelerin Türkiye'ye ambargo koyduklarını belirten Soylu, şöyle devam etti:
"Amerika, Almanya ve Kanada dediler ki: 'Size insanınız hava araçları için kamera vermeyiz'. Dediler ki: 'Sizin insansız hava araçlarınıza mühimmat vermeyiz.' ama bir şeyi unuttular. Türk mühendislerin, genç insanlarımızı, bu ülkenin evlatlarını unuttular. Burada söylemek istiyorum. İçişleri Bakanı'ydım. Sayın Cumhurbaşkanı, bugünkü Milli Savunma Bakanı'mız, her birimiz beraberdik. Zeytin Dalı Harekatı başlamıştı. PKK orada Türkiye'ye sürekli havan atıyordu, Hatay'ı rahatsız ediyordu, Gaziantep'i rahatsız ediyordu. Kıymetli hemşehrilerim, Amerika o gün, Tayyip Erdoğan Başkomutan olarak ki o anı da hatırlıyorum. Hayatım boyunca Milli Güvenlik Kurulu toplantısındaki o anı, bir şeref anı olarak nitelendireceğim. Allah'ım bütün yaptığımız ne varsa hepsinin helali o Milli Güvenlik Toplantısı'nda bir ülkenin Başkomutanı'nın ve Cumhurbaşkanı'nın 'Ben ülkemin insanını PKK'nın havanının altında ezdirmem. Bedeli ne olursa olsun Afrin'i alacağız, oraya gereğini yerine getireceğiz.' demesiyle karşı karşıya kaldığımız o toplantıdan sonra Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Mehmetçiklerimiz, ardından jandarmalarımız hep beraber Afrin'e girdiler.
Ambargo koydular, mühimmatları vermeyeceğiz diye. Bir aylık belki de orada kullanabileceğimiz insansız hava araçlarının, silahlı insansız hava araçlarının, diğerlerinin mühimmatı kalmıştı. Eğer biz yüzde 20'lerden yüzde 80'lere savunma sanayisini çıkarmasaydık, kendi milli ve yerli savunma sanayimiz olmasaydı biz oradan boynu bükük dönebilirdik ama Allah'a çok şükürler olsun, bizim mühendislerimiz ürettiler. Ay yıldızlı bayrağımızın ve kahramanlarımızın orada şanlı bir şekilde bulunmasını temin ettiler. Türkiye, eski Türkiye değildir. Aynısını Barış Pınarı Harekatı Bölgesi'nde gerçekleştirdik."
- "Bugün Karadeniz gazını biz çıkarıyoruz, çıkarmaya devam edeceğiz"
Bakan Soylu, bu ülkenin artık Karadeniz'de kendi gazını çıkarır hale geldiğini kaydetti.
Bugün Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin olduğunu belirten Soylu, "Burada size söylemek istiyorum, bizim burnumuzu Doğu Akdeniz'e sokmazlardı. Yine söylemek istiyorum, belki de ilk kez duyacaksınız, Karadeniz'de gazı bilsek bile Karadeniz'de gaz çıkarmamıza ne Amerika müsaade ederdi ne Avrupa müsaade ederdi. Kimseye bakmıyoruz, kendi yolumuza, kendi yolculuğumuza, kendi geleceğimize bakıyoruz. Bugün Karadeniz gazını biz çıkarıyoruz, Allah'a hamdolsun ve çıkarmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
Türkiye'nin sadece PKK ile değil, FETÖ ile de mücadele ettiğini vurgulayan Soylu, FETÖ'yü bu ülkeye Amerika'nın bela ettiğini dile getirdi.
Türkiye'yi ele geçirmek isteyenlere Recep Tayyip Erdoğan'ın karşı çıktığını anlatan Soylu, şunları ifade etti:
"Bunu da size söylemek istiyorum. Belki herkes 'Durun, yapmayın, etmeyin!' demesine rağmen Tayyip Erdoğan tek başına, ben de yanındaydım, herkes yanındaydı ama buradan şahitlik ediyorum, vallahi de billahi de tek başına 'Artık bunlardan gına geldi, bu ülkeye kötülük yapıyorlar, müsaade etmeyeceğim.' dedi. Bu kadar açık ve net. Nasıl PKK'yı, PYD'yi Amerika destekliyorsa aynen FETÖ'yü de destekliyor. 15 Temmuz'u kim yaptırdı? Ben sizin evladınızım. Bugün var, yarın yok. Ben bu doğruları gerçekleri kıymetli Cumhurbaşkanı'mın riyasetinde buraya bırakayım da kim ne yaparsa yapsın, bal gibi onların arkasında. Adamı orada besliyorlar.
DEAŞ, Müslümanlığı, evet başka bir noktaya çektirmek, dünyada bir Müslümanlık nefreti uyandırmak için Amerika tarafından icat edilmiştir. Çok net, biz bunlarla mücadele ediyoruz. Çok da net mücadele ediyoruz. FETÖ'yle de mücadele ediyoruz. PKK'yla da mücadele ediyoruz. Hepsiyle mücadeleye devam edeceğiz ve bunu gerçekleştireceğiz."
Bakan Soylu, Türkiye'nin 20 yıldır büyük devrimlerin ülkesi haline geldiğini kaydetti.
Geçmişte insanların kendilerini ifade edemediğine dikkati çeken Soylu, Türkiye'de artık herkesin kendini özgürce ifade edebildiğini vurguladı.
Türkiye'nin artık eski Türkiye olmadığını dile getiren Soylu, şunları söyledi:
"Bu ülkede artık Alevisi de Sünnisi de Kürt'ü de Türk'ü de dindarı da herkesin kendisini rahat bir şekilde ifade edebildiği bir Türkiye var. Bu ülke öyle bir ülke değildi. Hepimiz bu ülkede yetiştik, millet birbirleriyle fısıldaşarak konuşurdu. Herkesin rahat bir şekilde yaşadığı, herkesin kendisini ifade ettiği, kimsenin hayat hakkına, yaşam biçimine müdahale edilmediği bir Türkiye tablosu var bugün. Her sefer bizi birbirimize düşürmeye çalıştılar. Türk dediler, Kürt dediler, Sünni dediler, Alevi dediler, dindar dediler. Dindar beyin dediler, hep bizi birbirimize düşürdüler, yeter ki büyümeyelim diye. Yeter ki güçlü bir Türkiye olmayalım. Yeter ki kuvvetli olmayalım. Onların dediklerini yapalım, boynumuzu eğelim. Yeter ki onların evet dediklerine 'Siz bunu niçin söylüyorsunuz?' diye bir itirazı ortaya koymayalım. Bunun için belimizi bükük yaptılar, boynumuzu bükük yaptılar. Bunun için bu ülkeye hizmet eden geçmişteki liderlerimizi karaladılar, iftiralar attılar, ailelerine iftiralar attılar ve her türlü kirliliği ortaya koymaya çalıştılar.
Bugün öyle değil, Tayyip Erdoğan 20 yıldır, 22 yıldır herkesin kendisini ifade edebildiği bir Türkiye olabilsin diye çırpındı. Bugün herkes istediğini ortaya koyabiliyor. Gittiğimiz her yerde insanların kendilerini ifade edebildiklerini çok net bir şekilde görüyoruz. Onun dışında Türkiye'de bir şey daha yapıldı. Geçmiş dönemde darbeler sebebiyle altyapı yatırımlarımıza uzaklığımızı, oradaki açığımızı Tayyip Erdoğan tam 20 yıldır dişini tırnağına taka taka, milletin verdiği destekle bu açığı kapattı."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın devrim yaptığına dikkati çeken Soylu, "Bunu çok net bir şekilde söylemek istiyorum. Bugün denizin altından sadece Marmaray değil, Avrasya da gidiyor. Şurada bütün dünya can çekişirken ekonomik krizlerle, şurada Çanakkale 18 Mart Köprüsü'yle beraber iki yakayı bir araya getirebilecek adımı attı. Yetmedi, Türkiye'de şehir hastaneleri yapıldı. Yetmedi, Türkiye'nin en büyük barajları Artvin Yusufeli, ben birçok barajı gördüm." diye konuştu.
Tüm dünyada gıda krizinin yaşandığına işaret eden Soylu, "Amerika ve Avrupa, acaba Türkiye'ye gelir de bu krizi çözer miydi? Biz hayatta olduğumuz için tıpış tıpış Tayyip Erdoğan ve Türkiye'ye geldiler. Tıpış tıpış geldiler. Biz bugün ayaktayız. Elbette ki eksiklerimiz var mı? Elbette ki eksiklerimiz olabilir. Eksiksiz Cenab-ı Allah'tır. Tercihlerimiz var, birtakım tercihler ortaya koyduk, o tercihlerden dolayı belki zaman zaman eksiklerimiz olabilmiştir ama biz bu millete ihanet etmedik. Bu milleti, bu ülkeyi büyükelçiler masasında pazarlamadık. Vallahi başkasının lafına bakmadık." ifadelerini kullandı.
Kırklarelililere seslenen Soylu, "Hiç endişeniz olmasın. Biz burada Cumhur İttifakı olarak varız. Cumhur İttifakı sadece bir iktidar ittifakı değildir. Bunun böyle bilinmesini istiyorum. Cumhur İttifakı gelecek nesillerimiz için Sayın Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan, Sayın Doktor Devlet Bahçeli ve Mustafa Destici'yle birlikte hakikaten Türkiye'ye atılan ve Türkiye'nin geleceğini kuvvetlendiren, güçlendiren büyük bir Türkiye haline getirebilecek bir tondur. Biz bir medeniyet ittifakıyız." dedi.
Hiçbir zaman Batı'nın, Amerika'nın yön, talimat verdiği, "Şunu aday yapacaksınız." , "Şunu şöyle yapacaksınız.", "Böyle yapacaksınız." diyen bir anlayışın sahipleri olmadıklarını anlatan Soylu, şunları ifade etti:
"Sonra onu da yeni öğrendik, Sakarya Meydan Muharebesi Sakarya'da olmuş. Kılıçdaroğlu, yeni bir tarih ortaya çıkarttı. Allah selamet versin. Ne tarih bilirler ne millet belirler. Onların bildikleri bir tek şey vardır, iftira atarlar, beraber hemhal olurlar, onun ötesinde de okyanusun ötesine ve Avrupa'ya tabii olurlar. Şunu bilmenizi istiyoruz: Türkiye, özgürlüğüne ve bağımsızlığına yürüyor. Burada bir kardeşiniz olarak söylüyorum. Ölürüz, kalırız, göreceksiniz. Suriye'yi de huzura kavuşturacak, Şam'ı da huzura kavuşturacak, Bağdat'ı da huzura kavuşturacak, Afganistan'ı da huzura kavuşturacak, Pakistan'ı da huzura kavuşturacak bu toprakların çocukları olacak."
Soylu, Kırklareli kent merkezinde düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, dünyadaki krizden tüm ülkelerin etkilendiğini Türkiye'nin gerekli tedbirleri aldığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde hep birlikte Türkiye'nin her türlü zorluğu yeneceğini söyleyen Bakan Soylu, ortak akılla vatandaşları zorda bırakmamak için ellerinden geleni yaptıklarını vurguladı.
Dünyadaki krizi Türkiye'nin fırsata çevireceğini ifade eden Soylu, "Bu krizde Avrupa debelenmeye devam ederken biz bu krizden çıkıp bunu bir fırsata döndüreceğiz ve Avrupa'yı da peşimize takacağız bunu da göreceksiniz. Bunu da liderimiz sağlayacak. Bize itimat edin, güvenin." dedi.
-"Kimseye müsamahamız yok"
Türkiye'nin uyuşturucuyla mücadelesini etkin ve başarılı bir şekilde sürdürdüğünü ifade eden Soylu, bu mücadeleye "kafasını" koymuş bir adam olduğunu vurguladı.
Uyuşturucuyla mücadelede her yere, her ana müdahale ettiklerini belirten Bakan Soylu konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Uyuşturucu satıcılarının ayaklarını kırın diye ben polislerime söyledim. Bana o zaman kızdılar. Çok net söyleyeyim. Hiçbir şekilde müsamahamız yoktur. Aynı şekilde devam ediyoruz. Gereğini yerine getireceğiz. Kimseye müsamahamız yok. İki ay sonra tekrar geleceğim, göreceksiniz ne olacak. Tamam mı? Sokakları kimseye bırakamam. Kimse, kim vatandaşımızı, kim bizim büyüklerimizi, kardeşlerimizi zehirlemeye çalışırsa feleğini ters çevirmeyen namerttir, namerttir, namerttir...
2016'da uyuşturucudan ölen kişi sayısı 941 kişiydi. Bugün 270 kişiye kadar düşürdük. Bu mücadelemiz devam edecek. Okulların önünde bu melaneti satarlardı şu anda. Hiçbir tanesinin her tarafı baskı altına aldık. Yıllardan beri adım attırmıyoruz, adım attırmayacağız."
-"Uyuşturucu rotası değişti"
Amerika'nın yıllarca Afganistan'da uyuşturucu ürettiğini ve dünya pazarına gönderdiğini ileri süren Soylu, "Şimdi uyuşturucunun rotası döndü. Akdeniz'den, denizlerden gitmeye çalışıyor. Eskiden uyuşturucunun Türkiye'ye girerken doğudan yüzde 30'u yakalanırdı, yüzde yetmişi batıya gelirdi. Şimdi yüzde 73'ünü Hakkari, Van ve Ağrı'da yakılıyoruz. Geri kalanını burada yakalamaya çalışıyoruz. Siz bize itimat edin. Adım attırmayınız." dedi.
- "Ay yıldızlı bayrak olursa gideriz"
Soylu, Bangladeş ziyaretine de değindi.
Türkiye'nin Bangladeş'te kamplarda kalanlara da yardım elini uzattığına işaret eden Soylu, bu kamplarda 1 milyon insanın yaşadığını söyledi.
Bangladeş'in sığınmacılar için bir adada kamp yaptığını ancak sığınmacıların bu alana geçmek istemediklerini anlatan Soylu, "Bangladeş bunlara bir ada yapmış, 350 milyon dolar da para harcanmış. Bunları oraya geçirmek istiyor, bunlar kabul etmiyorlar. Bütün temsilcilerle oturduk konuştuk, ne dediler biliyor musunuz? Bu söz bize büyük bir mükellefiyet ve sorumluluktur. Evet. 'Ay yıldızlı bayrak oraya dikilirse biz oraya gideriz' dediler. Buradan binlerce kilometre öteden insanların bu Anadolu coğrafyasına nasıl ama nasıl bir ümit bağladıklarını söylemek istiyorum."