Barış Pınarı Harekatı: Rusya’nın üç beklentisi ve bir tedirginliği var
Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı, Rus basınında ve kamuoyunda nasıl okunuyor? Araştırmacı Orhan Gafarlı'ya göre BaArış Pınarı Harekatı'nda Rusya'nın üç beklentisi ve bir tedirginliği var.

Oluşturma Tarihi: 2019-10-20 10:58:34

Güncelleme Tarihi: 2019-10-20 10:58:34

Türkiye-Rusya ilişkileri üzerine çalışan Araştırmacı Orhan Gafarlı, Fikir Turu için kaleme aldı:

Rusya'nın üç beklentisi ve bir tedirginliği var.

Beklentileri şöyle:

1- YPG'nin ve PYD'nin Arap güçlerle birlikte oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) olduğu bölgelerde denetim kurmak

2- İdlib krizini çözmek için fırsat yakalamak

3- Suriye'deki petrol yataklarının kontrolünü ele geçirmek

Rusya'nın tedirginliği de ABD ile Türkiye arasında yeni iş birliği fırsatlarının doğmasına tanıklık etmek.

"OPERASYON RUSYA, İRNA ve ŞAM'IN DA İŞİNE YARIYOR"

Rusya'da Orta Doğu ve Suriye'yi yakından takip eden Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi Enstitüsü'nün uzmanı Kiril Semenov, Türkiye'nin SDG'ye karşı Suriye'nin kuzeyinde başlattığı asker operasyonun aslında Rusya, İran ve Şam yönetiminin de işine yaradığını yazdı.

"4'LÜ MUTABAKAT OLUŞMUŞ OLABİLİR"

Yazarın buradan çıkardığı sonuç da, belki de operasyonun yapılması konusunda dörtlü bir mutabakatın olduğu yönünde.

Yazara göre, Barış Pınarı Harekâtı ile Suriye'de iki önemli sorun olan SDG ve İdlib krizinin çözüme kavuşturulması için Ankara, Moskova, Tahran ve Şam dörtgeninde bir fırsat doğmuş olabilir. Zira SDG, Esad ve Rusya ile işbirliği yapmak, Şam merkezi yönetiminin denetime girmek isteyebilir. Böylece Suriye'nin toprak bütünlüğüne yönelik tehditler ortadan kalkabilir ve bu gerçekleşirse ABD'nin bölgedeki ağırlığının azalabileceği öngörülebilir.

"RUSYA, KÜRTLERLE (PYD) YAKINLAŞIYOR"

Rusya'nın en önemli yayınlarından, Küresel İlişkilerde Rusya dergisinin baş editörü Fyodor Lukyanov'a göre, Barış Pınarı Harekâtı, Rusya'nın Kürtler üzerinde kontrol sağlama imkânını doğuruyor, hatta Kürtlerle diyaloğa bile girilebilir. Yazara göre, bu diyaloğun oluşması için “Kürtlerin, Şam yönetimin egemenliğini kabul etmesi, rejimin de onların güvenliğini sağlaması” gerekli.

"RUSYA İDLİB'DEKİ HTŞ SORUNU İÇİN TÜRKİYE İLE ANLAŞMAK İSTİYOR"

Rus yorumcularının işaret ettiği başka bir fırsat da Rusya, Şam merkezi yönetimi ve İran'ın nihayet İdlib'de radikal silahlı unsurların bir uzantısı olarak gördükleri Heyet Tahrir Şam sorununu çözebileceklerini düşünmeleri.

Lukyanov ve Semenov'a göre, Rusya, İran ve Şam yönetimi, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturmasına göz yumup, karşılığında İdlib'e yapacakları operasyona Türkiye'nin göz yummasını isteyebilirler.

Semenov, İdlib'de zor bir kriz olduğunu hatırlatıyor ve Şam yönetimiyle Moskova'nın Ankara'dan beklentisinin HTŞ konusunda mevcut olandan daha fazla işbirliği olduğunu söylüyor.

Lukyanov da benzer görüşünü analizindeki şu cümleyle ifade ediyor: “Moskova Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge yaratması karşılığında, Ankara'dan Şam ordusunun İdlib'e yönelik operasyonlarında daha geniş imkanlar tanınmasını isteyebilir.”

Özetle her iki uzman da Rusya'nın İdlib konusunda Türkiye'den beklentileri olduğunu vurguluyor ve bu bölgenin denetiminin Şam yönetimine geçmesinin önemine işaret ediyor.

ABD ve TÜRKİYE'NİN DAHA DA "YAKINLAŞMA" İHTİMALİ

Semenov meseleyi ABD'nin çıkarları çerçevesinde değerlendiriyor... SDG içindeki PYD-YPG unsurları zayıflatılır ve onların yerine SDG'nin kontrolü Arap unsurların eline geçerse, böyle bir durum Suriye'nin kuzeyinde Ankara ve Washington'un yeniden birlikte hareket etme imkânına kavuşmasını sağlayabilir.

Semenov'a bunları düşündüren birkaç neden var. Yazar, ABD'nin Suriye'nin kuzeyinden tamamen çıkıp çıkmayacağının belli olmadığına ilişkin şüphesini dile getiriyor ve Washington'un Türkiye'ye yalnızca SDG'nin PYD-YPG kanadının zayıflatılması ve YPG'nin Türkiye sınırından uzaklaştırılması için onay verdiğini öne sürüyor.

TÜRKİYE, ABD- RUSYA ARASINDAKİ DENGEYİ UZUN SÜRE KORUYABİLİR

Yorumcuya göre, bütün bunlar da Türkiye'nin ABD ile Rusya arasında yürüttüğü denge politikasını uzun süre devam ettirmesi için olanak tanıyor.

RUSLAR, SURİYE PETROLLERİNİN DENETİMİNİN KENDİLERİNE GEÇECEĞİNİ DÜŞÜNÜYOR

Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde başlattığı Barış Planı Harekâtı sırasında Rus basınında, özellikle hükümetten önemli bilgi ve görüşler içeren analizleriyle dikkat çeken İgor Yanvarev'in imzasıyla yayınlanan bir yazıda, Suriye'nin kuzeyindeki petrol yataklarının SDG'den alındıktan sonra Rusya'nın kontrolüne geçmesinin çok yakın olduğu üzerine bir tahmin yer almıştı.

Benzer bir görüş, 11 Ekim'de, Rusya'nın Uluslararası İlişkiler Konseyi Orta Doğu Masası Başkanı Ruslan Mamedov ve Viktor Katona'nın ‘Arap Doğu'sunda Rusya'nın Yapısal Çıkarları, Irak ve Suriye'de Petrol ve Gaz' başlıklı raporlarında da diye getiriliyor. Raporda, Türkiye'nin Haseki – Deyrizor hattında PYD – YPG unsurlarını zayıflatması ve sonrasında bu bölgelerin, Şam yönetimi ile birlikte kontrol altına alınması olasılığından söz ediliyor. Rusya'nın Uluslararası İlişkiler Konseyi hazırladığı raporda, Suriye enerji kaynaklarının çıkarılma faaliyetleri ve dağıtım yapısının ayağa kaldırılması ve ülkenin yeniden yapılandırılmasında etkin bir biçimde kullanılabilmesi için 35 milyar dolara yakın yatırım yapılması gerektiği de vurgulanıyor.

ORHAN GAFARLI KİMDİR?

Orhan Gafarlı - Ankara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora adayı. XVIII - XIX Yüzyıl Çarlık Rusya'nın Dış Politikası'nı çalışan Gafarlı, Harvard Üniversitesi'nde 2017- 2018 yılları arası Davis Rusya ve Avrasya Araştırmaları Merkezi'nde misafir araştırmacıydı. The Jamestown Foundation'da Türkiye-Rusya ilişkileri, enerji politikaları üzerine analizler yazıyor. 2012-2014 yılları arasında BİLGESAM'da Avrasya üzerine araştırmacı olarak çalıştı. 2015 yılında “Avrasya Çıkmazı: Yeni Büyük Oyunu Kim Kazanacak?” başlıklı bir kitap yayınladı.