Başbakan Yıldırım konuştu
Başbakan Binali Yıldırım, Göç ve Uyum Sempozyumu'nda konuştu.

Oluşturma Tarihi: 2017-12-15 11:42:40

Güncelleme Tarihi: 2017-12-15 11:42:40

Başbakan Binali Yıldırım, Göç ve Uyum Sempozyumu'nda konuştu.

Yıldırım'ın konuşmasından satır başları:

İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) İstanbul'da gerçekleştirdiği tarihi zirveye değinmek istiyorum. Geçen hafta Trump, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak ilan etti, büyükelçiliğini de buraya taşıyacağını ilan etti. Bu karar uluslararası hukuka, tarihi gerçeklere, bütün BM kararlarına aykırı bir karardır. Sürekli alan genişleten, Filistin'de, Kudüs'te fiili durum yapan İsrail ödüllendirilmiştir. Mazlum Filistin halkı ise bir kez daha cezalandırılmıştır.


"BU KARAR TARİHİ BİR KARARDIR"

Biz Kudüs'ün bizim için kırmızı çizgi olduğunu açık bir şekilde dünyaya ilan ettik. Bu karar bizim için yok hükmündedir. Cumhurbaşkanımız İİT'yi olağanüstü toplantı için davet etti. Bu konu değerlendirildi ve tarihi kararlar alındı. Bundan böyle Doğu Kudüs, İslam ülkeleri tarafından Filistin'in başkenti olarak ilan edildi. Bütün ülkelere de desteklemesi için çağrı yapıldı. Bu karar tarihi bir karardır. Hiç kimsenin bölge üzerinde tek taraflı bir takım keyfi kararlar almaya hakkı da yoktur, haddi de yoktur. Bu zirvede İslam dünyası en açık şekilde bunu ilan etmiştir.

"DÜNYANIN 21. BÜYÜK ÜLKESİ GÖÇMENLER ÜLKESİ"

Mülteci, sığınmacı sorunu, ülkemizin olduğu kadar insanlığın da karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan bir tanesidir. BM verilerine göre, 3 milyona yakın insan, dünya nüfusunun yüzde 3'ü kendi ülkeleri dışında yaşıyor. Göçmenlerin sayısı 60 milyonu aşmış. Dünyada ülkelerin nüfuslarına göre sıralarsak dünyanın 21. büyük ülkesi, göçmenler ülkesi. 196 ülke arasında 21. sırada göçmenler geliyor. Eğer bir devlet olarak tanımlarsak böyle bir boyuta erişmiş. Tehlike büyüktür ve mutlaka tedbir alınmalıdır. Tedbir de sadece ülkelerin tek başına alması ile olmaz.

Göçün sebeplerini ortaya çıkarmamız lazım. Bunlar nelerdir? Küresel terördür, otorite boşluğudur, adil olmayan yönetimlerdir, zulümdür, baskıdır. Sonuçları ile değil, sebepleri ile de bu göç olgusunun ele alınması lazım. Küresel anlamda değerlendirilmesi lazım. En üst düzeyde değerlendirilmesi lazım. BM dediğimiz örgütler, küresel örgütlerin bundan daha önemli görevi olabilir mi?