Darbe girişimi davalarına TBMM ile Başbakanlık, Cumhurbaşkanına suikast girişimi davasına da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan adına katılan avukat Mustafa Doğan İnal, açıklamlarda bulundu.
Darbe girişiminin ardından darbeye karışan ve kalkışmada yer alanlar hakkında hızlı bir şekilde soruşturmaların başlatıldığını anımsatan İnal, bunlardan bir kısmının yargılanmasına başlandığını ve davaların devam ettiğini söyledi.
Darbe girişimini ''bir suç üstü hali'' olarak nitelendiren İnal, dolasıyla suç üstü halinde çok fazla delil araştırmaya ihtiyaç bulunmadığına işaret etti.
YARGILAMADA DELİLLER NET
Herkesin olanı biteni net şekilde gördüğünü aktaran İnal, "Bu yargılamalarda delillerin ne olduğu net, açık, ortada ve toplanmış durumdadır. Türk halkının şu konuda müsterih olması lazım; darbe davalarında hukuka uygun olarak usul kısmı devam etmektedir, usul kısmı bitirip esas kararlar verildiğinde göreceksiniz ki Türkiye halkı kendisine karşı darbe girişiminde bulunanların ceza aldığını, net bir şekilde görecek." değerlendirmesini yaptı.
"SANIKLARIN AYNI BEYANLARDA BULUNMASI DİKKAT ÇEKİCİ"
İnal, darbe soruşturmalarının başında, darbecilerin çok kolay şekilde suçlarını ikrar ettiklerini hatırlatarak, darbecilerin ifadelerini neden değiştirdiklerini şu şekilde anlattı:
"Darbe girişimi başarısız olunca birçoğu her şeyin bittiğini düşünüyordu. Bu yüzden samimi ikrarda bulundular. Soruşturma aşaması devam ederken, bu samimi ikrarların hemen sonrasında cezaevinde girdikten sonra bir şekilde iletişimleri devam etti. Bir şekilde, Türkiye'deki siyasi konjonktür onların lehine çalıştı. Sonrasında bu ifadelerin hepsini inkar etmeye başladılar. Türkiye'de birtakım siyasi çevreler, hükümete olan nefretleri, açıkça söylemek gerekirse, Cumhurbaşkanına olan nefretlerinden dolayı bu dünyanın gözü önünde olan darbeyi, 'tiyatro' veya 'kontrollü darbe'ymiş gibi ifade ettiler. Açıkçası o aşamadan itibaren ciddi bir şekilde darbeciler motive oldular ve bunu yargılamalarda net bir şekilde gördük. Tamamı, ikrarlarını reddetmeye başladı."
Darbecilerin yargılamanın tamamında kendilerinin kötü muameleye maruz kaldıklarını iddia etmeye başladığını söyleyen İnal, "Amaçları, davalar neticelendiğinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde bir şekilde bu yargılamalarda hukuka aykırılıklar olduğunu ön plana çıkarmak. Sonraki aşamada, birbirlerinden ayrı olarak farklı illerde yargılanan sanıkların, tüm davalarda verdikleri beyanların hep aynı olması dikkat çekiciydi. Hepsi hemen hemen aynı şekilde; 'bir terör operasyonu olduğu, emir komuta içinde olduğu için hareket ettiklerini' beyan ettiler. Burada trajik olan şu, sanki emir komuta zinciri içinde olunca bu eylem meşru oluyormuşcasına savunma yapıyorlar. 1980 darbesini örnek gösterip, o zaman alt rütbedeki şahısların halen görevlerini devam ettirdiklerini beyan ediyorlar." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı'nın avukatı: Batı'nun tutumu darbecilere moral oldu
'DAVADA SON AŞAMAYA GELİNDİ''
FETÖ'nün çok açık şekilde darbeye kalkıştığını ve başarısız olduğunu vurgulayan avukat İnal, başarısızlığın getirdiği nefret ve üzüntünün darbecilerde gözlemlenmeye başladığını bildirdi.
İnal, darbecilerin insan öldürdükleri için pişman olduklarını söylemediklerini anlatarak, "Bu çok enteresan. İlk soruşturma esnasında dile getirdiler ama yargılama aşamasında söylemediler. Hal ve hareketlerinden şunu görüyoruz; bazı siyasilerin onlara verdiği umut, hala irtibatlarının devam ediyor olması, Amerika'daki teröristbaşının bir şekilde beyanlarının iletiliyor olması ve hala kurtulacaklarına olan inançlarından dolayı sadece yapıp ettiklerini inkar yoluna gittiler. Süreç içerisinde mahkumiyetler başlayınca ki bazı darbe davalarında bir kısmı neticelenmeye başladı, özellikle Muğla'daki Cumhurbaşkanımıza suikast davası son aşamasına geldi. Artık esasa ilişkin son savunmaları yapıyor sanıklar ve çok yakın bir zamanda karar çıkacağına inanıyoruz." diye konuştu.
"SİYASİ SAVUNMA YAPTILAR"
Muğla'da görülen davada sanıkların tamamının başaramadıkları bu operasyon nedeniyle hınç içerisinde olduklarını ve yargılama süresince sürekli mahkeme heyetine, savcılığa, müşteki avukatlarına saldırıp siyasi savunmalar yaptıklarını söyleyen avukat İnal, sözlerini şöyle sürdürdü:
"O kadar siyasi savunma yaptılar ki savunmalara bakınca 17/25 Aralık sürecinden itibaren FETÖ'nün tüm argümanlarını dile getirdiler. Yine fikri takip anlamında söylemek istiyorum, 17/25 Aralık öncesinde dershane sürecinden başlayan örgütün stratejisi ve savunması ne ise, ne söyledilerse, bunlar da (sanıklar) hep aynısını söylediler. Bir şekilde devlet aygıtına karşı darbeyi meşru hale getirmeye çalışmak için olup bitenlerden dem vurmaya başladılar. Kendilerince bir şekilde dünya ile iş birliği yapmaya dönük siyasi söylemlerde bulunmaya başladılar. Sürekli yalan söylüyorlar. Mesela konuşmanın başında bir yalan söylüyor, konuşmanın son tarafında baş taraftaki yalanı unutuyor. Bu sorulduğunda ise cevap vermek istemiyor. Bazı sanıklar anlamsız şekilde 3 gün boyunca aynı şeyi söylüyor. Savunmasına müdahale edilince de 'savunma hakkıma müdahale ettiniz' diyerek bahane bulacak. Bunu da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde veya değişik platformlarda eleştiri olarak gündeme getirecekler."
"ÖRGÜT PSİKOLOJİK OLARAK DAĞILACAK"
FETÖ üyelerinin, örgütsel savunma kapsamında sürekli bir sonraki aşamaya yönelik savunma yaptıklarını anlatan İnal, "Türk halkının sabrı ile oynamaktadırlar. Kesinlikle halkımızın bu konuda müsterih ve sakin olması lazım. Duruşmaya katılan şehit ailelerine, gazilere bir şekilde psikolojisini bozacak sözler sarf etmeye başladılar. Ailelerimiz ve toplumumuzun sabırlı olması gerekiyor. Bir usul zinciri var bunların bitmesi gerekiyor. Bu yargılamaların tamamlanması gerekiyor. Yargılamalar bittikten ve mahkumiyetler alındıktan sonra darbecilere işledikleri her bir suçun karşılığı verildikten sonra örgütün de psikolojik olarak da dağılacağına inanıyorum. Şu anda hala onları motive eden birtakım unsurlar var. Özellikle rüya zinciri ile anlatılan şeyler var, örgüt başından aldıkları talimatlar var. Bu sürecin mahkumiyetlerle birlikte kopacağına inanıyorum." diye konuştu.
İnal, yargılama esnasında sanıkların bir araya geldiğini, hatta nezarethanelerde birlikte zaman geçirdiklerini belirterek, bu zaman içerisinde örgüt üyelerinin birbirlerini motive ettiğini gördüklerini söyledi. İnal, nitekim örgüt üyelerinin bazı davalarda örgütün daha önde gelen üyelerinin yaptığı savunmanın aynısı yaptığına işaret etti.
"ÖRGÜTÜN EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ AMERİKA VE BATI ÜLKELERİ"
Bu süreç içerisinde örgütün en büyük destekçisinin Amerika ve Batı ülkeleri olduğunu kaydeden İnal, FETÖ'nün firari tüm üst düzey yöneticilerinin ya ABD'de ya da Batı ülkelerinde yaşadıklarına dikkati çekti.
İnal, yurt içinde örgütle yapılan mücadelenin dışarıda da aynı kararlılıkla devam etmesi gerektiğini belirterek, "Bunlar bir şekilde dünyanın her yerine yayıldılar ve kendileri gibi lobi oluşturdular, orada kendilerince bir yapı kurdular. Bu lobi ve yapılarla Türkiye Cumhuriyeti'ne büyük zarar vermektedirler. Amerika'nın örgüt başını cansiperane bir şekilde müdafaa etmesi, hukuki taleplere ve idari girişimlere hiçbir cevap vermemesi, örgüt elebaşının Amerika tarafından korunduğunu net olarak ortaya koymaktadır. Zaten örgüt üyelerinin tamamı Amerika'da serbest bir şekilde dolaşmaktadır. Orada vakıflar ve okullar kurmaktadır. Amerika'da 'charter' okul sistemi aracılığıyla yıllık 400-500 milyon dolar gelir elde etmektedir. Bir şekilde terör örgütünün finansmanı Amerika tarafından sağlanıyor." değerlendirmesini yaptı.
Amerika'nın hasmane tutumunu en son Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın korumalarıyla ilgili olayda da gördüklerini anlatan İnal, "Sayın Cumhurbaşkanımız Amerika'ya gittiğinde, orada birtakım terör örgütü FETÖ mensubu teröristler, Cumhurbaşkanlığı heyetine karşı fiili saldırıda bulundu. Orada Amerikan polisi müdahale etmedi. Korumalar müdahale etmek durumunda kaldı. Bu olay Amerika'nın bir numaralı gündemi haline getirildi. Temsilciler Meclisi'nde Amerikan senatörleri Türkiye'ye yaptırım uygulanmasını istedi, silah satışını engelledi, bildiri yayınlanmasını istedi. Nihayetinde korumalarla ilgili dava da açtılar. Halbuki PKK ve FETÖ, silahlı terör örgütü. Silahlı bir terör örgütünün bu şekilde korunup kollanması, bizce artık malum olduğu üzere çok net bir şekilde ABD'nin terör örgütlerini koruyup kolladığını, Türkiye'deki meşru hükümete koz olarak elinde tuttuğunu söyleyebiliriz." ifadelerini kullandı.
"AMERİKA BUNLARI BİR ŞEKİLDE KULLANIR"
Terör örgütü unsurlarının ve yargılanan sanıkların Batı'ya güvendiklerini düşündüğünü dile getiren İnal, "Türkiye'deki bir siyasi parti lideri 'kontrollü darbe' ifadesini dile getirdikten sonra ayrıca Almanya ve Amerika'da özellikle artışa geçen örgüt mensuplarını koruma durumları, sanıklar açısından çok pozitif bir algı yarattı. Duruşmalardaki gözlemlerimize göre, bu süreçten sonra çok ciddi bir moral kazandılar. Bu morallerinin bitmesi için yargılamaların da hukuka uygun bir şekilde mahkumiyetle sonuçlanması gerekiyor. Bunun bir şekilde ABD ve Batı'ya, orada ikamet eden teröristbaşına ve mensuplarına açık bir mesaj, ihtar olacağını düşünüyorum." diye konuştu.
Türkiye'deki yargılamaların mahkumiyetle sonuçlanması durumunda ABD ve Batılı ülkelerin örgüte desteklerini keseceğini düşünmediğini söyleyen İnal, "Çünkü bu örgütün bu kadar etkin olmasında çok etkili davrandılar ve çok fazlaca destek verdiler. Örnek verecek olursak, örgütün Teksas'ta üniversitesi var. Charter okul sisteminde 100'den fazla okulu var. Yani Amerikan eğitim sisteminin içerisinde var. Amerika bunları bir şekilde kullanır. Siyasi malzeme olarak elinde tuttuğu için Amerika şu aşamada bu örgütü tasfiye etmeyecektir. Benim kanaatim bu, çünkü örgüt Türkiye'deki istikrarsızlığa dönük bir manevra olarak kullanılmaktadır." değerlendirmesini yaptı.
"ALMANYA YÜZLERCE ÖRGÜT MENSUBUNU KORUNUYOR"
Almanya'da da yüzlerce örgüt üyesinin korunup kollandığını ve bu kişilere iltica hakkı tanındığını anlatan İnal, NATO üyesi bir ülkenin milli güvenliğine karşı tehdit olan terör unsurlarının bizzat müttefiki olan ülkeler tarafından korunmasının izah edilecek bir tarafı olmadığını belirtti.
İnal, bu ülkelerin büyük bir siyasi beklentileri olduğunu ve beklentilerine cevap alana kadar bu örgütü tasfiye etmeyeceklerini, kullanacaklarını ve barındıracaklarını aktardı.
FETÖ'yü ''ezoterik bir örgüt'' olarak tanımlayan avukat İnal, örgütün bilinen, standart bir örgüt olmadığını, kendi içinde anlamlı işler yapan ama dışarıdan anlaşılamayan bir örgüt olduğunu vurguladı.
"ÖRGÜT AJİTASYON YAPMAKTADIR"
İnal, darbe girişimi yargılamalarında, örgütün bir şekilde toplumu manipüle etmeye çalıştığının altını çizerek, "Örgüt (FETÖ) ajitasyon yapmaktadır, 'cezaevinde şu kadar çocuk var', 'bu kadar doğum yapmış kadın var', 'hasta insanlar var' algısını yaratmaya çalışıyor. Bir şekilde toplumun merhametine dönük manipülasyonlar yapmaktadır. Bu noktada toplumun çok dikkatli olması gerekiyor. Örgütün değişik yöntemleri vardır. Bu terör örgütü, toplumun dini duygularından faydalanarak, ailelerine, devletine, çocuklarına nüfuz etti. Bu nüfuzu, takiye adı altında her türlü duruma karşı bir savunma geliştirerek yaptı." diye konuştu.
Örgütün varlığını devam ettirmek adına, toplumun merhamet duygusunu hedef aldığına dikkati çeken İnal, münferit bazı olayların, devletin sistematik bir yanlışı varmış gibi manipülasyon aracı olarak kullanılmak istendiğine vurgu yaptı.
İnal, toplumun ve örgütle mücadele görevi yapanların çok dikkatli olması gerektiğini belirterek, FETÖ'nün eylem ve yöntemlerine karşı daha dikkatli davranılması, toplumu ajite edebilecek olayların da önünün alınması gerektiğini kaydetti.
"Münferit yanlışları genel yanlışmış gibi anlatıp, yapılan mücadelenin yanlışlığı noktasında bir yere götürmemek lazım." diyen avukat İnal, bunun yanında seküler birtakım değerleri önerme olarak kullanıp dinin kendisinin yanlış olduğuna ilişkin başka bir dezenformasyon bulunduğunu ve buna da dikkat etmek gerektiğini vurguladı.
İstanbul'da devam eden darbe girişimi davalarına ilişkin bilgiler de veren avukat İnal, özellikle, "Yurtta Sulh Konseyi" (İstanbul'daki ana darbe davası) ve Harp Akademileri dosyası gibi büyük olarak sayılabilecek davaların devam ettiğini anımsattı.
Çok sayıda bölgesel davanın da sürdüğü, hatta bazılarında karar çıkmaya başladığı bilgisini veren İnal, sanık sayısı, çok sayıda dosya oluşu gibi birtakım sebeplerden dolayı yargılamaların yavaş yürüdüğü gibi algılanabileceğini ancak mahkemelerin canla başla çalıştığını söyledi. Davaya katılan avukatların da özveriyle çalıştığını ifade eden İnal, 2018 yılında tüm davaların karara bağlanacağını düşündüğünü kaydetti.
Avukat Mustafa Doğan İnal, darbe girişimi davalarının tamamının gönüllü avukatlar tarafından kitlesel olarak takip edildiğini, çok sayıda gönüllü avukatın, şehitler, gaziler ve kamu kurumları adına davalara katıldığını sözlerine ekledi.