Habervaktim yazarı Abdurrahman Dilipak, küresel sistemin Türkiye dahil tüm dünyayı hedef alan saldırı ve tuzaklarına dikkat çekti.
Dilipak'ın yazısından bir bölüm:
"Biz alemlere rahmet olarak gönderilen ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz. Soğuk savaş yıllarını hatırlayın, Terör, darbeler, modern zaman savaşları ölenin niye öldüğünü, öldürenin neden öldürüldüğünü bilmediği bir savaş. Birileri aynı dinden, aynı ülkeden insanların kanları ve gözyaşları üzerinden kendilerinden kendilerine iktidar ve servet devşiriyorlar. Halktan toplanan vergilerle en büyük harcama sağlık ve maarife değil öldürmeye ve öldürülmeye harcanıyor. Yaşamak için öldürmen gerektiği söyleniyor.
Bilgisayar başında oyun oynayan çocuklar günde kaç kişiyi öldürüyorlar biliyor musunuz. Ölmek ve öldürülmek sıradanlaştırılıyor. Ölmemek için öldürmeniz gerektiği öğretiliyor çocuklarınıza. Oysa biz “bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir. / Bir insanı dirilten bütün insanlığı diriltmiş gibidir” diyen bir dinin mensubuyuz. Ağu'yu altın tas içinde sundukları gibi ilaç ve gıda diye, FDA, DSÖ, FAO sertifikalı ürünlerle daha dün CoVID günlerinde, doktor ve hemşire elbisesi giymiş biyonik robotlar tarafından damarlarımıza o mRNA dedikleri şeytan sıvılarını zerk etmediler mi? Hayat diye ölümü, cennet diye cehennemi pazarlayan, kuzu postuna bürünmüş kurt misali “ıslah edici” postuna bürünmüş bozguncular, kimi zaman politikacı, kimi zaman STK şapkası, bilim adamı ya da Gazeteci olarak çalıyorlar kapımızı.
"BEYNİMİZ, MİDEMİZ YASAL OLARAK İŞGAL EDİLİYOR"
Beynimiz, Midemiz, damarlarımız işgal ediliyor göz göre göre, hem de yasal olarak. ”Bizi bilmediğimiz bir savaş'a zorlayanlar öldürmeye ve öldürülmeye zorluyorlar. Eğer zafer kazanılırsa başkalarıydı ganimete konan, biz değil onlardı”. Bize kalan ise görkemli bir cenaze töreni.
İnsanlık bugün özgürlük sloganları ile Şeytan'a ve nefsin köleliğine davet ediliyor. Batı düşüncesinde bugün Modern insan “Birey” olarak tanımlanan, din, ahlak, gelenekten ve biyolojik cinsiyetten bağımsız Gender diye tanımlanan bir Genom.
"ÇAĞDAŞLIK"
Modernizm Osmanlıda “Asri” olarak tanımlanıyordu. Cumhuriyet döneminde batı normlarına indirgenen ferd “normal kişi” yani “Normlara uygun / Normalize edilmiş kişi olarak tanımlanmaya başladı. Daha sonra “çağdaşlık” şeklinde tanımlanmaya başladı. Sistemin dışı kalanlar “Çağdışı/Gerici) olarak tanımlanıyordu. 19. yy sonu ve 20. yüzyılın başlarında, batı toplumunda Kapitalizm, Komünizm, Faşizmin gölgesinde şekillenen sanayileşme, kentleşme ve teknolojik ilerlemenin getirdiği hızlı değişimler çerçevesinde ortaya çıkan kültürel ve sanatsal, entelektüel, felsefi, politik bir hareket olarak doğdu. Siyaset, Sivil toplum, Media ve Burjuvanın yönlendirmesi ile toplumsal dönüşümün dinamiği olarak Modernizm'in özel bir yeri vardır.
"MODERN KÖLELERE DÖNÜŞTÜRÜLDÜK"
Serdengeçti “Asri aile” şiirinde ne diyordu: (“Asri”, Osmanlıcada Çağdaş'ın karşılığıdır) “Nazik, komilfo; kibar; elegan; janti, ince / Hatıra bu gelmez mi asrilik denilince? - Dil, din farkı gözetmez; genç, ihtiyar her yaşta / Asrilik şartı gelir bunlar için en başta”
Devam ediyor (aslında şiir oldukça uzun): “Asriler işte böyle yarı Türk yarı frenk / Kadınlar çaçaron kozmopolittir erkek - Bunlardan gelen nesil vatan millet tanır mı? / Müslümanlık kaygusu Türlük duygusu var mı? - Oğlan hoppa, kız züppe, ana sürtük, baba kaz / Bundan daha asri aile olamaz - Asriliğin manası edep, irfan demektir / Bizdekine gelince düpedüz (...) yemektir”.
Geldiğimiz noktada öyle “bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu”. Beynimiz, midemiz, damarlarımız işgal edildi. Hayallerimizi bile çaldılar. Modern kölelere dönüştürüldük. Taşların toprağa bağlandığı köpeklerin sokağa salındığı bir dünyada yaşıyoruz. Din ve ahlak horlanırken, alkol, kumar, sex özgür. LGBT Onur yürüyüşü yapıyor, Kültür Bakanlığı Karnaval düzenliyor. Partilerimiz, bütünün olmazsa olmaz parçaları değil, adeta kanser hücreleri gibi birbirini yiyen canavarlara dönüştü. Kol kırılıp yeni içinde kalınca kolumuz kangren oldu ve kesilecek bu gidişle. Media, Cemaat, algılarımızı yöneten toplum mühendisleri tarafından Kandırıldık, uyutulduk. Moda akımların ve fikirlerin peşinden sürükleniyoruz. Her köşe başında güzellik salonları bizi hayranı olduğumuz HollyWood starlarına benzetmeye çalışıyor. Onlar gibi Piercing takıyor, Tatto yaptırıyoruz. Onların müziklerini dinliyor, onların yediklerinden yiyor, giydiklerinden giyiyor, içtiklerini içiyoruz. Onlar gibi evlerimiz var, fikirlerimiz onlar gibi. Onların yasalarına benzer yasalar yapıyoruz. Onların peşinden gidiyoruz."
Kaynak: Habervaktim