Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya sanıklar, yakınları, müştekiler ve avukatları katıldı.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunma yapan Genelkurmay Başkanlığı Bireysel Eğitim Şube Müdürlüğü'nde proje subayı olan sanık eski yüzbaşı Adulkadir İlhan, 17.50'de mesaiden çıkıp evine gittiğini, saat 22.00 gibi de televizyondan İstanbul'da köprünün kapatıldığını, Genelkurmayda bir şeyler olduğunu duyduğunu söyledi.
Lojmanda bulunan yüzbaşı Metin Demir'in evine çıkıp ne olduğunu bilip bilmediğini sorduğunu belirten İlhan, onun da "Bilmiyorum. Olağanüstü şeyler yaşanıyor. Genelkurmay'a gidiyorum, müsaitseniz birlikte gidelim." dediğini bildirdi.
İlhan, Demir ile Genelkurmay Başkanlığına gittiklerini ve Milli Savunma Bakanlığı tarafındaki kuzey nizamiyeden saat 23.50 civarı giriş yaptıklarını belirterek, bahçede durumun sakin olduğunu ifade etti.
Kimseyle görüşemeyince Metin Demir'in İstihbarata Karşı Koyma dairesindeki odasına gittiklerini anlatan İlhan, burada beklerken telefonun çaldığını ve Demir'in de telefona baktığını söyledi.
İlhan, kim olduğunu sorduğunda Demir'in, amiri Albay Rafet Kılıç'ın arayıp paralelcilerin darbe yaptığını, daireden bir şeyler almaya kalkarlarsa engel olunmasını istediğini bildirdiğini ifade etti.
Bunun üzerine katın emniyetini alıp erleri patlama ihtimaline karşı camlardan uzaklaştırdıklarını dile getiren İlhan, 03.30 civarı televizyondan Genelkurmay'a güvelik güçlerince müdahale yapılacağını duyduklarını ve sevindiklerini öne sürdü.
Ancak içerideki personelin "eyleme katılan ya da katılmayan" olarak ayrılamayacağı için dışarı çıkmaya karar verdiklerini iddia eden İlhan, kuzey nizamiyeden çıkmak için girişimde bulunduklarında nöbetçi tarafından durdurulduklarını anlattı.
İlhan, nöbetçinin uzaklaşmasının ardından kapının ve tellerin üzerinden atlayıp evlerine döndüklerini iddia etti.
Abdulkadir İlhan, savunmasının sonunda beraatini istedi.
KANUNA UYGUN EMİRLERE UYMUŞLAR
Ardından savunma yapan 15 Temmuz'da Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli sanık eski teğmen Abdulvahap Berke de esasa ilişkin savunmasında suçsuz olduğunu savundu.
Tek suçunun kanuna uygun emirlere uymak olduğunu ileri süren Berke, bu olaylar süresince tabur komutanı Murat Korkmaz'ın tevdi ettiği koruma ve güvenlik tatbikatı emrine itaat ettiğini söyledi.
Berke, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'na gittiğinde de kapıdaki görevlilerin dahi bu tatbikattan haberdar olduklarını, kendilerini içeri aldıklarını, bundan dolayı da hiçbir şeyden şüphelenmediğini savundu.
Murat Korkmaz'ın yoklama alması ve Genelkurmay'a saldırı olma ihtimali olduğunu söylemesi üzerine araçlara binip buraya gittiklerini anlatan Berke, polis refakatinde kışlaya giriş yaptıklarını kaydetti.
Berke, hiçbir eyleminde suç unsuru bulunmadığını savunarak, "Hayatım boyunca devletime bağlı olmuş, Atatürkçü düşünce sistemini benimsemiş bir subayım. FETÖ gibi de kanunsuz bir yapı ile irtibatım ve iltisakım yoktur." diye konuştu.
Suçlamaları kabul etmeyen Berke, beraat talebinde bulundu.
Sanık eski üsteğmen Abdullah Şevki Güngör de mesai sonrası Genelkurmay'daki YAŞ toplantısı provasına katıldığını belirterek, sonraki süreçte tatbikat yapıldığını sandığını anlattı.
Darbe girişimini ve kalkışmayı saat 06.30 civarında revirdeki televizyondan öğrendiğini savunan Güngör, amirlerinin kanun dışı olmayan emirleri doğrultusunda koruma ve tedbir amaçlı orada bulunduğunu ileri sürdü.
Güngör, önce "tatbikat", sonra "terör saldırısı" dendiğini belirterek, "Bir şekilde aldatıldık, yanıldık." diye konuştu.
Bilerek ve isteyerek bir suç işlemediğini savunan Güngör, beraatini talep etti.
Sanık eski teğmen Abdurrahman Aydoğan da savunmasında suçlamaları kabul etmedi.
Duruşma yarına ertelendi.