Boğazın tarihi yalısı artık yaralı
İstanbul Boğazı'nın değiştirilmemiş nadir yalılarından biri olan Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı, boğazda yaşanan gemi kazasında büyük çapta zarar gördü. - Anadolu Ajansı

Oluşturma Tarihi: 2018-04-07 21:50:56

Güncelleme Tarihi: 2018-04-07 21:50:56

Tarihçi ve seyahat seyahat yazarı Saffet Emre Tonguç, Malta bayraklı geminin çarptığı Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı'na ilişkin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı'nın boğazın en güzel yalılarından birisi olduğunu ifade ederek, yalının böyle bir kazaya kurban gitmesinden dolayı üzüntü duyduğunu dile getirdi

Yalıya ismini veren Hekimbaşı Salih Efendi'nin, Osmanlı Devleti'nde açılan ilk tıp okulundan mezun, üç sultanın doktorluğunu yapmış çok önemli bir isim olduğunu anlatan Tonguç, "Bunların içinde 2. Mahmud ve 1. Abdülhamid de var. Salih Efendi, Sultan 1. Abdülmecid 1861 yılında tüberkülozdan öldüğünde saray başhekimiymiş." bilgisini verdi.

Yalının, 2005 yılında "Dünyada Yapılacak 50 Muhteşem Şey" çerçevesinde "Conde Nast Traveler" dergisinde yer aldığını belirten Tonguç, şunları kaydetti:

"Boğazın değiştirilmemiş çok nadir yalılarından birisidir. Boğazda 600 yalı var, bunların 366'sı tarihi nitelik taşıyor. Bunlardan çok azı, 3-5 tanesi hala aynı aileye ait. Bu aile de yalıya çok iyi bakan, onu yaşatabilmek için bahçesinde etkinlikler yapan bir aileydi. Aynı zamanda bahçeye de çok meraklı. Orada yetiştirdiği bir gül var mesela, kendi aşıladığı bir gül türü bu, 'Hekimbaşı gülü' diye anılıyor. Yalı, dizilerde kullanıldı. Binbir Gece'de kullanıldı, en son da Ferzan Özpetek'in İstanbul Kırmızısı filminde kullanıldı. Yalının zaten bir kısmı yoktu. Sadece belli bir kısmı vardı, çünkü bir kısmı restorandı. Ama en azından kalan kısmı gayet iyi muhafaza ediliyordu. İçinde orijinal hamamı olan çok nadir yalılardan birisiydi. İçinde aynı zamanda Hekimbaşı'nın şahsi eşyaları vardı. Mesela hekimlik yaparken kullandığı aletler, gömleği falan vardı, diploması vardı, bir nevi kişisel müzesiydi. Aile aynen muhafaza ediyordu. Klasik müzik konserleri organize ediliyordu yani kültürel ve sanat hayatına da katkıları olan bir yalıydı. O açıdan çok büyük bir kayıp. Tabii ki restore edilebilir ama orijinalliğini koruması o kadar zor ki, insanın içi acıyor."

Saffet Emre Tonguç, boğazdaki Ethem Pertev ve Zarif Mustafa Paşa yalılarının da yaşanan gemi kazalarında zarar gördüğünü anımsattı.

Gemi kazalarının yalıların başına sık gelen felaketlerden biri olduğunu ifade eden Tonguç, şöyle devam etti:

"Montrö Anlaşması'na göre Boğaz, uluslararası bir su yolu olarak kabul ediliyor. Boğazdan geçen gemilerin kılavuz kaptan alma mecburiyetleri yok. Türkiye de bu noktada bir şey yapamıyor, uluslararası bir anlaşma olduğu için. Anlaşmanın imzalandığı yıllarda gemiler bu kadar büyük değildi. Bu kadar büyük gemilerin olması, kazaların en büyük sebeplerinden. O zaman böyle bir şeyi öngörmeleri mümkün değildi. Bu açıdan anlaşmanın bazı maddelerinin revize edilmesi gerekiyor. Bu gemilerin kesinlikle Kılavuz Kaptan alması lazım."