'Böylesi görülmedi...'
Eski AK Partili Ali Babacan’ın muhalefetin 2018’deki ‘ortak cumhurbaşkanı adayı’ arayışında rol aldığını itiraf etmesinin ardından Babacan’a yönelik eleştiri furyasına gazeteci Mahmut Övür de katıldı. Övür’ün ‘Babacan’ın ihaneti’ başlıklı yazısı…

Oluşturma Tarihi: 2021-05-13 12:05:19

Güncelleme Tarihi: 2021-05-13 12:05:19

Siyasi tarihimizde baskıyla, makam karşılığı veya gönüllü parti değiştirenler oldu ama DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan gibisi görülmedi.

O bir AK Parti milletvekili olarak hem Başbakan Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı adayı göstermek için imza veriyor hem de onu devirmek için Kemal Kılıçdaroğlu'nun başını çektiği muhalefetin "göbeğinde" yer alıyordu.

Tarihte çok az görülen bu siyasi ihanet örneğinin nasıl anlatıldığını hatırlamakta yarar var. Babacan, "yeni dostları" CHP'nin kanalı Halk TV'de 2018 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerini anlatırken sözü eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e getirerek şöyle diyordu:

"2018'de kötü bir tecrübemiz var. 2018'de ortak adaylık teşebbüsü vardı. Olmadı. Ülke tam 5 yıl kaybetti. Tam 5 yıl. Çok detayına girmeyeyim."

İsmail Saymaz müstehzi gülüşle araya girip soruyor:

"Detayına girelim. Çok iyi konu açtınız. Sırlarınızı döktünüz. O tarihte siz de o çalışmaların içindesiniz diye anlıyorum."

Babacan da aynı coşkuyla ve karşı mahalle gazetecilerine hoş görünme "sarhoşluğuyla" devam ediyor:

"Tabii tam ortası, göbeğindeydim. Görünür değildim ama tam göbeğindeyim."

Tarihe geçecek utanç verici bir cevap bu... Sonrası "Gül neden aday olamadı?" sorusuyla devam ediyor ancak ona aynı netlikte bir cevap gelmiyor, daha doğrusu kıvranıyor.

Kıvranıyor, çünkü o sorunun cevabı Meral Akşener. O da bunu söyleyemiyor. Herhalde bu kez de kendi adaylığına engel olur diye korkmuştur.

Kuşkusuz işin bu yanı da tartışılacak ama çok daha önemli yanı geçmişinde bakanlık, başbakan yardımcılığı yapmış, şimdi bir partinin genel başkanı olan bir siyasi aktörün, onu o makamlara getiren partiye "ihanet" ettiğini açıklaması. Buna sıradan eski bir milletvekilinin anıları denilip geçilemez... Çünkü halen sıcak siyasetin içinde ve halen Başkan Erdoğan karşısında, iç ve dış dostlar dedikleri kimlerle ittifak yaptığı bilinmiyor.

Bu yüzden Babacan'ın da bu itirafı çok tartışılacak ve yakasında "kara bir leke" olarak kalacak.

Aslında Babacan'ın böyle bir noktaya geleceğinin ilk işaretini Başkan Erdoğan, onun AK Parti'den ayrıldığı günlerde vermişti. "Bizim bir davamız var. Biz siyaseti bunun için yapıyoruz. Bunlar ümmeti parçalamak istiyorlar." 2019 yılında da Adıyaman'da gidenlerin pozisyonunu tarif ediyordu:

"Bu davaya ihanet edenler, artık bu davanın saflarında yer alamazlar." Bu açıklamaya tepeden bakan, güngörmüş gazeteciler de hemen harekete geçiyor, "Ümmeti bölmek, ihanet, arkadan hançerlemek, trenden inmek" gibi suçlamaları tiye alan, küçümseyen bir yaklaşımla Babacan'a övgüler düzüyorlardı. Hem de "sakin"liğine ve siyasette "büyük çığır" açacağına vurgu yaparak...

Öyle bir hava çizdiler ki, sanki siyasette sadece fikir ayrılığı yaşanır, "ihanet" ve "arkadan hançerlemek" hiç yaşanmaz. Oysa Sezar'ı sırtından bıçakladığı söylenen Brütüs'ten bu yana siyasi tarihin bir yüzünde hep ihanetler var. AK Parti içindeyken, muhalefetin cumhurbaşkanı adayına destek vermek ve "göbeğinde" yer almak, "ihanet" veya "arkadan hançerlemek" değilse nedir?

Böyle kirli bir geçmişe sahip siyasetçinin topluma güven vermesi mümkün mü?

Bu şaibe, sadece Babacan'ın partisine yapışıp kalmayacak, Babacan'ı bu noktaya sürükleyen Gül dahil, siyasi kumpasın içinde yer alan Kılıçdaroğlu ve Karamollaoğlu da payına düşeni alacak. Bu kiri de "küresel dostları" bile temizleyemez.