Uluslararası “Hepimiz Meryemiz” kampanyası, dünyada yankı bulmaya devam ediyor. Kampanyanın en önemli ayaklarından birisi de Kudüs İçin "Hepimiz Meryemiz" yürüyüşüydü. Fatih Camii'nde Cuma namazının ardından başlayan yürüyüş, Saraçhane Parkı'nda son bulurken bu noktada konuşmalar yapıldı.
İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım da konuşma yapanlar arasındaydı.
Yürüyüşü gören İsrail'in kalbine korku girmemesinin mümkün olmadığını aktaran Yıldırım, yürüyüşün hep gençlerden, çoğunluğunun da kızlardan, kadınlardan oluştuğuna dikkati çekti.
Yıldırım, bir davaya kadınlar sahip çıkarsa mutlaka sonunda zafer olduğunu belirterek, "Siz Meryem'siniz, Fatma'sınız, Ayşe'siniz, Hatice'siniz. Siz bir gün Gazze'de vurulan hemşiresiniz. Siz hapislere alınan ama özgürlükten vazgeçmeyenlersiniz. Sizin yürüdüğünüz yol cennet yolu, şehitler yoludur. Size inanıyoruz, güveniyoruz. Sakın ne meydanlardan vazgeçin ne mücadeleden vazgeçin ne Kudüs'ten vazgeçin ne de yalnız kalan insanlar için dua etmekten vazgeçin. Siz Meryem dedikçe Kudüs'ün özgürlüğünü istiyorsunuz. Kudüs özgür olursa Doğu Türkistan da Arakan da Suriye de özgür olur. Çünkü Kudüs dünyanın merkezidir" ifadelerini kullandı.
Bülent Yıldırım, şunları kaydetti:
"Mısır'da çocuklarımızı idama gönderiyorlar. Yüzlerinde korku var mı, gülerek gitmiyorlar mı, zalimlere boyun eğdiler mi? Onlar şehadeti şerbet diye içtiler. Biz de her şeyimizle onların yanındayız. Onun için ey Meryemler, sizi yarın saat 17.00'de birçok sivil toplum kuruluşunun katkısıyla Mısır Konsolosluğunun önünde yapılacak protestoya davet ediyorum. Bugün Kudüs, yarın Mısır. Ümmet hapisteyken, işkence görürken, kadınlara zulmedilirken, çocuklar boğazlanırken yorulmak size de bize de haramdır. Yarın hep birlikte Mısır Konsolosluğunun önündeyiz. Sonra da Sultanahmet ve Ayasofya Meydanı'nın ortasında Suriye'deki kadınlar kurtulsun diye vicdan hareketi için bir araya geleceğiz."
"İSRAİL AKLINI BAŞINA ALMALI"
AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan, Kudüs'ün Meryemlerinin çocuklarını, eşlerini, kardeşlerini Kudüs ve Filistin toprakları ve haklı davaları için kurban verdiğini belirterek, "Buradan onları hiçbir şey yapamıyorsak bile selamlamak imanımızın gereği. İstanbul'dan onlara selam gönderiyoruz. Onların her daim yanındayız." dedi.
Kudüs özgürlüğüne, Siyonizmin zulmünden ve işgalinden kurtulana, bağımsız Filistin devletinin başkenti olana kadar mücadelelerinin ve direnişe selamlarının devam edeceğini vurgulayan Turan, şunları kaydetti:
"Bu organizasyon da bunun gösterisidir. İsrail'i aklını başına almaya, Kudüs üzerindeki şeytani planlarından bir an önce vazgeçmeye davet ediyoruz ve uyarıyoruz. Uluslararası kuruluşları, Birleşmiş Milletler'i, Avrupa Birliği'ni, İslam İşbirliği Teşkilatı'nı, dünyada ne kadar kurum ve kuruluş varsa haklının ve hakkın yanında durmaya davet ediyoruz. ABD başta olmak üzere emperyalist güçleri artık zulmü desteklemekten, Siyonizmi ve onun şeytani planlarını desteklemekten geri durmasını söylüyoruz, tavsiye ediyoruz. Zulmün yanında olan, zulmün ortağıdır ve böyle anılacaktır. Bir gün gelecek o zulme verdikleri desteklerden dolayı hem insanlık vicdanında hem maşeri vicdanda yargılanacaklar ve bunun hesabını verecekler."
"KUDÜS, HER DAİM GÜNDEMİMİZDE OLACAK"
Burak Derneği Başkanı Adem Yenihayat ise "Mescid-i Aksa'nın kapıları kapandı diye buraya gelmedik. Bu daha asil bir eylem. 1967'den beri artarak devam eden tüm işgallere karşı ses vermek için burada bulunuyoruz. Orada asil bir duruş sergileyen Meryemlere, İbrahimlere, bütün Müslümanlara, 'Yanınızda Türk halkı var, buradan size sesleniyoruz' diye mesaj veriyoruz. Gündemimizden Kudüs hiçbir zaman eksik olmayacak. Çünkü Kudüs bizim kutsalımızdır." diye konuştu.
Şali takasıyla İsrail hapishanelerinden kurtulan Kudüslü Zekeriya Neced de "Buradan Kudüs'ün direniş meydanına, Mescid-i Aksa'daki ribat halinde olan bacılarımıza hepimizin adına selamlarınızı ve direniş mesajınızı iletmek istiyorum." dedi.
"KUDÜS'TE DÜNYANIN VİCDANI KANIYOR"
Konuşmaların ardından UKEAD Genel Koordinatörü Ayşegül Bayıcı, basın açıklamasını okudu.
Bayıcı, Kudüs'ün tarih boyunca insanlığın ortak mirası olduğunu vurguladı.
Kudüs'ün İslam hakimiyeti altındayken baskı ve şiddet yöntemine maruz kalmadığını dile getiren Bayıcı, bugün ise Filistin topraklarında, Kudüs'te dünyanın vicdanını kanatan, tarihe kara bir leke olarak sürülen bir sürecin yaşandığını kaydetti.
Bayıcı, yaşanan girdaptan en fazla etkilenenlerin kadınlar ve çocuklar olduğuna değinerek, "Kudüslü kadınlar türlü eziyetleri yaşamakta. Kontrol noktalarında veya polis barikatlarının önünde bekletilmeleri, gece baskınları, ev yıkımları, işgalci İsrail polisi tarafından gözü önünde eşinin, çocuğunun hatta kendisinin darbedilmesi, hapsedilmesi, şehit edilmesi gibi sıkıntıları yaşamakta." ifadelerini kullandı.
Mescid-i Aksa'da Hristiyanların dünyadaki en önemli kutsal alanı olan Kıyamet Kilisesi'ne olmadık baskılara şahit olunduğunu dile getiren Bayıcı, şunları kaydetti:
"İşgal yönetimi sadece Müslümanlara değil Hristiyanların kutsallarına da saygı göstermeyerek gayri menkullerine el koymaktan, Kıyamet Kilisesi'ne vergiler, cezalar göndermeye, kiliselerdeki görevlilere fiziksel şiddet uygulamaya kadar birçok faaliyette bulunmaktadır. Sadece Müslümanlara değil hiçbir inancı kabul etmeyen işgalci yönetim, kendisini kabul ettirmek için türlü türlü sıkıntılara, farklı şiddet yöntemlerine başvurmaktan kendisini alıkoymuyor. Hazreti Meryem annemiz 2 bin yıl önce İsrailoğullarından hangi baskı ve şiddeti görmüşse bugünün Meryemleri de benzer problemler yaşamaya devam etmektedirler. Kudüslü kardeşlerimiz bütün baskılara rağmen Kudüs'ün manevi kutsallığını korumaya kararlı olduklarını bütün fedakarlıklarıyla göstermektedir. Bizler de buradan onlara her türlü desteği vermeye söz veriyoruz."