Burak Derneği, geçtiğimiz günlerde Kudüs ve Mescid-i Aksa ile ilgili 2018 yılında İsrail'in gerçekleştirdiği haksız, hukuksuz uygulamaları ve insan hakları ihlallerini bir basın açıklaması ile kamuoyuyla paylaşmış ve Kudüs'ü ziyaret etmek isteyen Türk vatandaşlarına İsrail tarafından bazı kısıtlamaların getirildiğini duyurmuştu. Buna karşılık İsrail Dışişleri Bakanlığı yaptığı basın açıklamasında Türk vatandaşlarının Kudüs'ü ziyaretine kısıtlamalar getirildiğine dair haberlerin “asılsız” olduğunu iddia etmiş, Meccid-i Aksa'da Türk bayrağı açılması yasağını kabul ederek kendince gerekçelendirmeye çalışmıştır. Oysa İsrail Dışişleri Bakanlığının bu açıklaması gerçeklerle ve yaptığı uygulamalarla bağdaşmamaktadır.
İsrail İçişleri Bakanlığı tarafından tanınan ve yetkilendirilen Lourdes Travel acentasının, Türk Acenteleri için yayınladığı “Kudüs'e gelen Türk misafirlerimize İsrail İçişleri Bakanlığının uyguladığı yeni politika” konulu duyurunun altıncı maddesinde "Vize için başvuran misafirlerimizin Kudüs'e senede bir kere gelme hakkı vardır" ifadesi bulunmaktadır. Bu cümle Kudüs'e ve Mescid-i Aksa'ya yapılan ziyaretlerdeki kısıtlamaların en kesin ve net ifadesidir. Kaldı ki kısıtlamalar sadece bununla da sınırlı değildir. Ayrıca Kudüs'e ziyaret yapacak her grup için firmaların 15 bin dolar kefalet ücretini yatırması gerektiği de aynı duyurunun ikinci maddesinde yer almaktadır. “Ziyaretçilerin kışkırtıcı hareket yapması (bayrak çekme, slogan atma, polisle tartışma, protesto etme ve gösteri yapma) sebebiyle İçişleri Bakanlığı tarafından bu kefalete el konulacağı” da duyurunun beşinci maddesinde belirtilmektedir. Böylece İsrail, turizm acentelerine ziyaretçilerin üzerinde denetim sorumluluğu yükleyerek adeta gözdağı vermekte ve Kudüs ziyareti organizasyonlarını zorlaştırmaktadır.
2015 yılından itibaren 18 yaş altı gençlerin velisi olmadan Kudüs'ü ziyaret etmek istediklerinde vize verilmediği Turizm acentelerinin beyanlarından ve vize müracaatı sonuçlarından anlaşılmaktadır. Bu sebeple özellikle ortaöğretim gençliğinin Kudüs ziyareti başvuruları firmalar tarafından kabul edilmemektedir. Bu uygulama da bahsedilen kısıtlamaların başka bir örneğidir.
İsrail Dışişleri Bakanlığının söz konusu basın açıklamasında “Meccid-i Aksa'da sadece Türk bayrağı değil, İsrail dahil herhangi bir ülkenin ya da herhangi bir kuruluşun bayrağının açılması yasaktır” denmektedir. Böylece Türk Bayrağı açma yasağı resmi olarak teyit edilmektedir. Ayrıca Mescid-i Aksa içerisinde İsrail bayrağı açan Yahudilere müdahale edilmediğine dair birçok fotoğraf mevcuttur. Görüldüğü gibi yasak Yahudilere uygulanmamaktadır.
Basın açıklamasında yasağın gerekçesi olarak; “Bu yasağın herhangi bir politik gerekçesi bulunmamakta, sadece Mescid-i Aksâ'nın kutsal bir mekân olmasından ve bu kutsiyete saygı gösterilmesinden kaynaklanmaktadır" denmektedir. Yasağı “kutsala saygı” gibi bir sebeple savunan İsrail Devletinin yıllardır Mescid-i Aksa içerisinde tüm kutsal değerleri hiçe sayarak ibadethaneye postallarıyla girdiği, içeriye silahlarla müdahale ettiği, bu sebeple Kuran-ı Kerimlerin yandığı, saldırgan olduğu şüphesiyle mescidin içerisinde insan katlettiği, zaman zaman mabedi ibadete kapattığı ve buna benzer sayısız zulümleri gerçekleştirdiği herkesçe bilinmektedir. İsrail'in kutsala saygısı bu mudur!
Bilinmelidir ki Kudüs ve Mescid-i Aksa tüm İslam ümmetinin kutsal bir değeridir. Oradaki işgal ve zulüm asla kabul edilemez. Şimdiye kadar yapılanların takipçisi olduğumuz gibi bundan sonra da yapılacak haksız ve hukuksuz uygulamaların takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla bildiririz.