“Casuslarsa niye bırakıldılar, değillerse niye teşekkür ediyorlar?”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konutunu fotoğraflarını çektiklerinden dolayı casusluk şüphesiyle gözaltına alınan İsrailli çiftin serbest bırakılma kararını yorumlayan gazeteci Taha Dağlı, İsrail’in söz konusu olayla ilgili diplomatik girişimlerine dikkat çekti

Oluşturma Tarihi: 2021-11-19 23:15:44

Güncelleme Tarihi: 2021-11-19 23:15:44

Dağlı'nın “Casuslarsa niye bırakıldılar, değillerse niye teşekkür ediyorlar?” başlıklı dikkat çeken değerlendirmesi:

İsrailli çift serbest bırakıldı. İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı aradı. İsrail Başbakanı Naftali Bennet Erdoğan'ı aradı. Türkiye'de bazıları soruyor, “bu çift casussa neden serbest bırakıldılar değillerse neden teşekkür ediyorlar” diye.

Kimse o çifte “casus” demedi. Ortada işledikleri bir suç vardı. Bunun kapsamı hukuk çerçevesinde casusluğa giriyordu. Bu şüpheden dolayı göz altına alındılar. İşledikleri suç sadece İstanbul'a, Türkiye'ye, Türkiye Cumhurbaşkanına özel değil. Dünyanın her ülkesinde birinin, o ülkenin devlet başkanı veya başbakanının evini fotoğraflaması ve bu fotoğrafları, “evin etrafında şu kadar polis var” gibi bilgilerle başkalarıyla paylaşması, suç teşkil eder.

Bu onları direkt casus yapmaz. Ama suçlama, ortadaki şüphe üzerine, casusluktur. Sonrasına yargı bakar. Sen bunları yakalar ve casusluk şüpheni ortaya koyarsın, karşı taraf ta casus olmadığını ispata çalışır. Günlerdir İsrail'in diplomatik yolla yaptığı budur. İsrail kamuoyu en başından itibaren çok öfkeliydi. “Türkiye'ye gidilmesin, Türkiye'den gelenleri biz de tutuklayalım” diye atıp tuttular.

İsrail medyası bunu yaparken, Türkiye'den Fatih Altaylı, İsmail Saymaz, Nevşin Mengü gibi gazetecileri örnek gösterip, “bakın Türk gazeteciler de İsrailli çiftin masum olduğunu söylüyor” dediler. İsrail medyasındaki öfke ve telaşın aksine İsrail başbakanı Naftali Bennett, İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid ve Mossad son derece soğukkanlı ve temkinli davrandı.

Onlar ortadaki suçun kapsamının ne olduğunun çok iyi farkındaydı. Kendi vatandaşları, turist olarak gittikleri İstanbul'da, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konutunun fotoğraflarını çekip, bunları gözlemledikleri bilgiler eşliğinde başkalarıyla paylaşmışlardı.

İsrail Dışişleri konuyla alakalı Türkiye'ye heyet yolladı. Muhtemelen istihbarattan da gelenler olmuştur. O heyete eldeki deliller verildiğinde, İsrail tarafı durumun son derece ciddi olduğunu daha net kavramış oldu. İsrail bu saatten sonra olup bitenin bir suç teşkil ettiğini fakat bunun casusluk olmadığını delillendirmeye çalıştı. Yani ortada bir casusluk şüphesi var ama casusluk ve kasıt yok. Bunu izah etmeye uğraştılar.

Diplomasi kanallarıyla yapılan bu görüşmeler sonuç verdi. Ve çift serbest bırakıldı. İsrail Cumhurbaşkanı ve başbakanı da diplomatik gayretlerle, krizin aşılmasından dolayı teşekkürlerini iletti. “Bunlar casuslarsa niye serbest bırakıldılar, şayet casus değillerse neden İsrail teşekkür ediyor” sorularının cevabı bunlardır.

Yani Türkiye kimseyi casus diye tutuklamadı, casusluk şüphesiyle tutuldular. Kimseyi de casus olmasına rağmen serbest bırakmadı. İsrailliler öyle ya da böyle bir suça bulaştılar. Türkiye isteseydi bunu sonuna kadar tutardı. Ama İsrail'in diplomatik gayretlerine itimat edildi. İsrail'in sunduğu veriler eşliğinde çiftin casus olmadığı ve casusluk amacıyla bu suçu işlemedikleri kanaatine varıldı.

O nedenle de İsrail teşekkür ediyor. İsrail'in teşekkür telefonlarının nedenleriyle devam edelim. İsrail-Türkiye ilişkileri öyle ya da böyle normalleşme sürecine girmeli. İsrail bunun farkında. Türkiye de öyle. Bölgede eski husumet defterleri bir bir kapanıyor, yeni sayfalar açılıyor. BAE, Esed rejimiyle, Türkiye ile barışırken; Türkiye Mısır'la yakınlaşırken, İsrail ile Türkiye'nin de gerginlikleri aşması gerek. Bu Ortadoğu'daki yeni denklemin, olmazsa olmazları arasında.

En basitinden bir örnek verelim. İsrail 2 Ocak 2020'de Doğu Akdeniz'de çıkardığı doğalgazı, Avrupa'ya taşıyabilmek için Yunanistan ve Rumlarla Eastmed adlı bir proje imzaladı. Yüksek maliyetli ve oldukça riskli bu proje neredeyse 2 yıldır hayata geçirilemedi. Daha bir 2 yıl geçse, yine o proje gerçekleşemez.

Ortada Türkiye varken, doğalgazı denizin dibinden Avrupa'ya taşımaya kalkmanın faturasını ne İsrail, ne Yunanistan ne de Rumlar ödeyebilir. Doğalgazı taşımanın doğal yolu, Türkiye. İsrail en basitinden bu gerçeğin farkında ve ondan dolayı da teşekkür ediyor.

Haber7