Olay, Konya'nın Ereğli ilçesine bağlı kırsal Aziziye Mahallesi'ndeki çiftlikte meydana geldi. Adana'daki ailesinin yanından ayrılan Murat Açkan, yeğeni Z.D.'nin (48) eşi Fahri Demirdüzen'in yanına gitti.
Şeker hastalığı nedeniyle oldukça sinirli olduğu belirtilen Açkan, çiftlikte gezdiği sırada iddiaya göre, Demirdüzen'e, "Neden tarlanın kenarındaki otları temizlemiyorsunuz? Sulama boruları ortada, sürekli beni para göndermem için arıyorsun. Seni neden bu işin başında tutuyoruz" diyerek bağırıp, küfretti.
Açkan'ın belinden çıkardığı tabancayı boğuşma sırasında alan Demirdüzen, eşinin dayısına kurşun yağdırdı. Cesedi saklamak için plan yapan Demirdüzen, çiftlikteki iş makinesiyle yaklaşık 3 metre derinliğinde çukur kazdı. Murat Açkan'ın cesedini naylona saran Fahri Demirdüzen açılmaması için ayak, bel ve baş kısmından iple bağladı. Açkan'ın başında bir süre ağlayan Demirdüzen, cesedi çukura attıktan sonra üstünü toprakla kapatıp, çiftlikten ayrıldı.
CİNAYETİ İŞLEYİP, ADANA'YA GİTTİ
Otomobille Adana'ya giden Fahri Demirdüzen, yanına aldığı Açkan'ın cep telefonunun sinyal alması için evine yakın bir bölgede kapattıktan sonra Seyhan ilçesi Mavi Bulvar'daki sulama kanalına attı. Konya'ya geri dönen Demirdüzen, eşi Z.D.'yi de yanına alıp, kayınvalidesi Rahme A.'yı ziyaret etmek için 23 Mart'ta tekrar Adana'ya gitti. Ramazan ayı dolayısıyla eşi ve ailesiyle iftar yapan Fahri Demirdüzen, "Dayım, 'Otomobilim burada kalsın. Umreye gitmek istiyorum. Sen beni Adana'ya bırak. Kurban Bayramı'nı orada geçirdikten sonra döneceğim. Orada telefonla konuşacak vakit bulamam. Anahtarları yeğenime ver, evle ilgilensin' dedi. Ben de onu Adana'ya bıraktım. Elinde bir çanta vardı" diye konuştu.
PASAPORTUNUN OLMADIĞI BELİRLENDİ
3 ayın ardından hacıların memleketlerine dönmeye başlaması ile Murat Açkan'dan haber alamayan yakınları, 28 Haziran'da polise giderek kayıp ihbarında bulundu. Polis, araştırma sonucu Açkan'ın öldürülmüş olabileceğini değerlendirdi. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nın koordinesinde Adana Cinayet Büro Amirliği bünyesinde kurulan özel ekip, Açkan'ın pasaportunun ve yurt dışına çıkış kaydının olmadığını belirledi.
Ereğli ilçesi ile Adana arasındaki kara yolunda bulunan Plaka Takip Sistemi (PTS) ve güvenlik kamera kayıtlarını da inceleyen polis, Fahri Demirdüzen'in belirtilen tarihte otomobilde yalnız olduğunu belirledi. Bunun üzerine bilgisine başvurulan Demirdüzen, "Dayım, arka koltukta oturuyordu" savunması yaptı. Yakınları ile görüşen polis, "Açkan, başkasının kullandığı otomobile binmez. Arka koltukta asla oturmaz" denilmesi üzerine araştırmasını derinleştirdi. Öte yandan cep telefonunu çok sık kullanmadığı belirlenen Murat Açkan'ın, olaydan bir gün önce uzun telefon görüşmeleri yaptığı tespit edildi.
'YAŞADIĞI SÜSÜ VERMEK İÇİN FATURALARINI ÖDEDİM'
Bu tespitler üzerine cinayet şüphelisi olarak gözaltına alınan Fahri Demirdüzen, Adana Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorgusunda cinayeti itiraf etti.
Açkan'ın böbrek nakli olduktan sonra agresif birine dönüştüğünü anlatan Demirdüzen, "Murat dayı, çiftliği satın alıp, benim üzerime yaptı. O yokken işlerle ilgileniyordum. Olay günü yanıma gelip, hiçbir sebep yokken beni azarladı. Sonra da eşime ve çocuklarıma ağır küfürler etti. Küfrettiği kişilerin yeğeni olduğunu, susmasını söyledim. Bana tokat atıp, belindeki tabancayı çıkardı. Beni vurmasın diye alıp, şarjördeki mermi bitinceye kadar sıktım. Başında ağladıktan sonra havanın kararmasını bekleyip, iş makinesiyle kaldırdığım cesedi çukura attım. Yaşadığı süsü vermek için de faturalarını ödedim. Bu zamana kadar cinayeti itiraf etmememin nedeni; bir şekilde kendimi öldürecektim ancak yapamadım. Çok pişmanım" dedi.
Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Fahri Demirdüzen, çıkarıldığı mahkemede tutuklandı. Murat Açkan'ın cesedi ise itiraf sonrası yapılan keşifle gömüldüğü çukurdan çıkarıldı. Konya Adli Tıp Kurumu'ndaki otopsisinin ardından yakınlarına teslim edilen Murat Açkan'ın cenazesi, Adana'da, Kabasakal Mezarlığı'nda toprağa verildi.
DHA