CHP’de değişimi kim engelliyor?
Türkiye’de meydana gelen darbeler konusunda sayısız araştırması ve kitapları bulunan Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED) Başkanı Aslan Değirmenci, CHP’de son dönemde gündemde yer alan kurultay tartışmalarına ilişkin dikkat çeken tespitlerde bulundu.

Oluşturma Tarihi: 2018-07-21 23:17:13

Güncelleme Tarihi: 2018-07-21 23:17:13

Türkiye'de meydana gelen darbeler konusunda sayısız araştırması ve kitapları bulunan Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED) Başkanı Aslan Değirmenci, CHP'de son dönemde gündemde yer alan kurultay tartışmalarına ilişkin dikkat çeken tespitlerde bulundu. Değirmenci, “Kayıt dışı siyaset mühendisleri Kemal Kılıçdaroğlu'ndan vazgeçmeden CHP'de lider değişimi olmaz…” dedi.

İşte o söyleşi:

- CHP'de kurultay düğümü devam ederken, siz Kemal Kılıçdaroğlu'nun görevine devam edeceğini ifade eden gazetecilerdensiniz. Peki bu iddianızı neye bağlıyorsunuz?

Kemal Kılıçdaroğlu evet koltuğunu koruyacaktır. Belki Bülent Tezcan'ı feda edecektir ama kendisi geri adım atmayacaktır. Kemal Kılıçdaroğlu kendisini destekleyen, kaset operasyonuyla göreve gelmesine destek olan, küresel yapılar ve illegal örgütler tarafından halen besleniyor. Kayıt dışı siyaset mühendisleri Kemal Kılıçdaroğlu'ndan vazgeçmeden CHP'de lider değişimi olmaz. CHP'de ‘Tek Adam' ile yola devam edilir. Baykal ve Sarıgül buna örnektir. Bugün her iki isim de yönetim kadrolarında yok. Sadece kendileri değil ekipleri de partiden tasfiye edildi. Muharrem İnce ve ekibini de aynı son bekliyor. Bu Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyaset aklını göstermez. Bu Kemal Kılıçdaroğlu'nu sahaya süren üst aklın partiyi nasıl ele geçirdiğini gösterir. Devlet yandaşlığından örgüt yandaşlığına, resmi ideoloji savunuculuğundan illegal yapılar savunuculuğuna gelen CHP esaret altındadır. Bir dip dalga gelmedikçe esaretten kurtulamaz. Esaret sürdükçe Kemal Kılıçdaroğlu koltuğu bırakmaz.

KOZİNOĞLU DEŞİFRE ETMİŞTİ

-Bu nasıl bir esaret biraz açar mısınız?

MİT'çi Kaşif Kozinoğlu'nun mektuplarını unutmamak gerekiyor. Kaşif Kozinoğlu mektuplarında Kılıçdaroğlu'nun yabancı istihbarat örgütleriyle görüştüğünü ifşa etmişti. Bu görüşmeler yapılırken partinin başında Baykal vardı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığı gündemde yoktu. Görüşmelerin ardından olanları herkes biliyor. Kaşif Kozinoğlu tuhaf bir “kalp krizi”yle hayatını yitirdi, Kılıçdaroğlu yükselişe geçti, Baykal ve kadrosu bitirildi. CHP adım adım esaret altına alındı, liberal açılımlar başladı, Kılıçdaroğlu genel başkan olduğunda ilk mesajını FETÖ'ye verdi.

KILIÇDAROĞLU KOLTUĞA OTURDUĞUNDA İLK MESAJI PENSİLVANYA'YA VERDİ

- Mesaj neydi?

Mesaj açıktı. Kılıçdaroğlu, “Ben cemaatlere saygılıyım, insanlarımız manevi duygularında cemaatlere yakın olabilir. Nurcu da olabilir” demişti. Kastı cemaatler değil FETÖ idi. Bunu herkes biliyor. Süreç devam ettiğinde bu mesajın içi dolduruldu. Bir televizyon kanalında Kılıçdaroğlu, “Cemaat bize oy verirse memnun oluruz” demişti. İttifak görülmeye, anlaşılmaya başlanmıştı. Pensilvanya'dan blok oy kullanılması yönünde talimat geldiğinde CHP'li Loğoğlu, “Bu insanlar TC vatandaşı değil mi? Oy hakları var. Serbest iradeleri var” diyordu. Arşivler yanılmaz. Gürsel Tekin, “Zaman'ı tek kelimede anlatmak gerekirse bence o kelime vicdandır”, Erdoğan Toprak ise “Zaman her gün takip ettiğim bir gazete. İnşallah bu ülkeye daha uzun yıllar hizmet eder” diyordu. FETÖ'nün kapatılan gazetesi Zaman'ın kuruluş yıldönümüne ise CHP'den iki genel başkan yardımcısı çok sayıda da vekil katılıyordu. FETÖ'nün kirli operasyonları netleşmesine rağmen 2012 yılında Pensilvanya'ya ilk destek CHP'den geliyordu.

KILIÇDAROĞLU VE FETÖ BİRBİRLERİNE KALKAN OLUYOR

-Neydi o destek hatırlatır mısınız?

FETÖ'nün yargıdaki ve emniyetteki örgütlenmesi 2012 yılında deşifre edilmişti. Büyük mücadele başlamıştı. Temizlik yakındı. Hücreler yenilenecekti. Tam böyle bir süreçte Kemal Kılıçdaroğlu çıkıp, “Yargı içinde böyle bir kadrolaşma vardır demeyi doğru bulmuyorum” diyor ve ekliyordu: “Elimizde somut bir veri yok. Elde somut bir veri olmadan bir tarafı suçlamak yanlıştır.” 2012 yılında yine Kılıçdaroğlu, kendisine FETÖ'nün polis ve yargıdaki yapılanması sorulduğunda, “Elimizde böyle bir veri yok. Ben bir belge görmeden anlatımlardan yola çıkamam. Benim bir şeyi dillendirmem için bir kaynak bir belge olması lazım” demişti. Görevden almalar başladığında FETÖ'cü polis ve savcılara çağrıda bulunuyor, “Hakkınızı arayın, yargıya başvurun, görevlerinize geri dönün” diyordu. Bu nedir şimdi? Bu FETÖ'ye ve onu besleyen küresel emperyalizme kalkan olmaktır. Şimdi aynı yapılar Kemal Kılıçdaroğlu'na örtülü ve açık kalkan oluyor.

ABD'YE DEĞİL, FETÖ'YE ZİYARET

- Bu açıklamalar ittifakı göstermeye yeterli mi sizce?

Onlarca örnek verebiliriz. Hükümet 2014 yılındaydı sanırım; FETÖ tarafından organize edilen olimpiyatlar hakkında “O iş bitti, artık yapamayacaklar” derken, ses yine Kemal Kılıçdaroğlu'ndan geliyordu. Kılıçdaroğlu "olimpiyatların Türkiye'nin gururunu okşadığını, ileride bu olimpiyatlara katılabileceğini” söylüyordu. Daha somut nasıl bir örnek verebiliriz ki? İlla isteniyorsa CHP'nin ABD ziyaretlerine bakmamız gerekiyor. Yıl 2013. Üç ziyaret yapılıyor. Mihmandar FETÖ. Gidilen yerler FETÖ kuruluşları, inleri. Ziyaretleri eski CHP milletvekili Engin Ünsal değerlendirdiğinde amacı deşifre etmişti. Ünsal, “CHP'nin üst düzey yöneticileri, gizli kapaklı Pensilvanya ziyaretleri yaparak iktidar olma kavgası veren bir Cemaat'le kapı açmaya çalışıyorlar” diyerek, büyük fotoğrafı işaret ediyordu. Açılan kapı hiç kapatılmadı. 2014 yılında bile TUSKON ziyaret edildi. TUSKON'a yapılan ziyarette hükümet eleştirildi, FETÖ'cü işadamlarına övgüler yapıldı. Bank Asya ve FETÖ medyasına operasyonlar anında CHP'nin verdiği destekleri anlatmıyorum bile. MİT Tırları olayına, kumpaslara ve 17/25Aralık sürecinde yaşananlara hepimiz tanığız. Tüm bunları üst üste koyduğunuzda sözünü ettiğim esareti daha iyi anlarsınız. İşte bu esaret bitmeden, CHP'de değişim olmaz.