AA'nın aktardığı yazılı açıklamada Böke, Türkiye ekonomisinin, iktidarın 14 yıldır bilerek ve isteyerek yarattığı ekonomik düzenin çöküşüne işaret eden makroekonomik verilerin yayınlandığı bir haftayı yaşadığını belirtti.
Verilerin ekonomideki kötüleşmenin artarak sürdüğünü ortaya koyduğunu aktaran Böke, "Hafta başında açıklanan milli gelir verileri, Türkiye ekonomisinin 2009 krizinden bu yana geçen 7 yılın ardından ilk kez yeniden eksi büyüme yaşadığını ve yüzde 1,8 daraldığını ortaya koydu. Ekonomideki daralmaya rağmen, yıllık birikimli cari işlemler açığı yeniden 40 milyar dolara evrilirken, tarım dışı işsizlik oranı da yeniden yüzde 14'e dayandı" ifadesini kullandı.
Halen TBMM'de görüşülen 2017 bütçesi ve ekonominin yol haritası olması gereken Orta Vadeli Programın, fiilen rafa kalktığını savunan Böke, Türkiye'nin tarihinde ilk kez, yeni bir mali yıla, daha yasalaşmadan geçerliliğini yitiren bir bütçeyle girdiğini iddia etti.
İktidarın 2003'den bu yana, dış kaynağa bağımlı, ucuz dolar ile beslenen, inşaat ve tüketim temelli, ahbap-çavuş ilişkileri üzerine inşa edilmiş dışlayıcı bir ekonomik düzen inşa ettiğini öne süren Böke, tüm bunların üzerine bugün bir de iyice derinleştirilen "hukuksuzluk ve güvensizlik" ortamının eklendiğini vurguladı.
Türkiye ekonomisinin 27 çeyrek sonra ilk defa küçüldüğünü, 2016'nın üçüncü çeyreğinde GSYİH'nin yüzde 1,8 daraldığına işaret eden Böke, "2016 yılının ilk 10 ayında gerçekleşen yüzde 1,6 oranındaki artış, kriz yılları hariç, 1987 yılından itibaren en düşük düzeydeki artıştır" görüşünü paylaştı.
Şu anda Türkiye ekonomisinin en temel göstergeleriyle ilgili neyin doğru, neyin yanlış olduğunun kimse tarafından bilinmediğini de öne süren Selin Sayek Böke, şunları kaydetti:
"Ortaya çıkan fotoğraf şuna benziyor; kar yağıyor ama termometre 30 derece sıcaklık gösteriyor. Hükümete, dışa açık bir ekonomide bağımsız kurumların ve güvenilir istatistiklerin yaşamsal önemde olduğunu hatırlatıyoruz. Çünkü AKP Hükümeti hariç, tüm dünya şunu iyi bilir, güven bir kez kaybedilirse, bir daha sağlamak eskisinden de zor olur. ABD Merkez Bankası FED'in 25 baz puan faiz artışı ve 2017 yılında 3 ayrı faiz artışını işaret ettiği karardan, olumsuz olarak en fazla etkilenen ülke para birimlerinden biri Türk lirası oldu. AKP'nin çarpık ve dışa bağımlı ekonomik düzeni Türkiye ekonomisini kırılganlığa mahkum etmeseydi, üretim odaklı bir kalkınma modeli ortaya koyabilmiş olsaydı, demokratik-kurumsal reformlarını gerçekleştirseydi, FED kararından, dünyada en çok etkilenen ekonomilerden biri olmazdık."