Cumhurbaşkanı Erdoğan: Biz Suriye'ye gitmediğimizde Suriye bize geliyor
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Biz Suriye’ye gitmediğimizde Suriye bize geliyor. Oluşturulmak istenen terör koridorunu bozmak mecburiyetindeyiz. Yeni bir Kobani yaşamak istemiyoruz” dedi.

Oluşturma Tarihi: 2017-10-09 09:56:35

Güncelleme Tarihi: 2017-10-09 09:56:35

NASIL HUZUR İÇİNDE YAŞAYABİLİRİZ
“SURİYE'deki ve Irak'taki gelişmelerin Türkiye'den bağımsız olmadığı cümle alemin malumudur. Çok derin akrabalık ve dostluk ilişkilerimizin bulunduğu bu coğrafyalardaki gelişmelerin hiçbiri bizim içişlerimizden, milli güvenliğimizden, bugünümüzden ve geleceğimizden ayrı düşünülemez. Bizim kimsenin içişlerine karıştığımız yok. Biz sadece kendi içişlerimizi güvence altına almaya çalışıyoruz. Suriye'de kaos olursa biz burada nasıl huzur içinde yaşayacağız? Biz Suriye'deki gelişmelere sırtımızı dönsek bile krizin sonuçlarından kaçabilir miyiz? İşte biz Suriye'ye gitmediğimizde Suriye bize geliyor. 

 

DEVLET YAPILANMASI ÇALIŞMALARI
911 kilometre bir Suriye sınırı var ve burada çok ciddi bir devlet yapılanması ön çalışmaları var. En batısından en doğusuna. Bugün biz buna sessiz kalırsak, ki geciktik, o zaman bu yapılanma orada tahakkuk edecektir. İşte Cerablus'ta müdahaleyi yaptık, ki Sayın Barack Obama döneminde kendileriyle defaatle bunları konuştuk. Maalesef hep oyalama, oyalama, adım atılamadı. Artık kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz dedik ve Cerablus'a girme olayı işte bu adımın ta kendisidir.


SINIRDAKİ İLLER TEHDİT ALTINDA
Hemen arkasından El Rai, Dabık, durmadık; El Bab. El Bab'a inince bazıları iyice tutuştu. Halbuki biz buralarda DEAŞ'ın kendisiyle mücadele ettik. Teröristlere bunlar ücretsiz silah verirken biz ücretimizle dahi bunlardan silah alamadık. 2 bin kilometrekarelik alanı güvence altına aldık. Bunu yaparken bir şey adına yapıyoruz. Her an bizim sınırdaki illerimiz tehdit altındadır. Hatay'dan al, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Mardin bütün buralarda bir tehdit. Eğer biz tedbirimizi almayacak olursak bugün üç, beş, on, yirmi havan toplu geliyorsa, yarın başka bombalar buraya inmeye başlar. Ama angajman kurallarını uygulayıp biz bunlara gerekli dersi vermeye başlayınca sindiler. Şimdi olay çok daha farklı bir boyuta doğru ilerliyor. 

YENİ KOBANİ YAŞATMAYACAĞIZ
PYD-YPG denilen terör örgütü sıradan bir örgüt değil, tam aksine en doğudan Akdeniz'e oluşturulmak istenen bir terör koridorunu bozmak mecburiyetindeyiz, buna müsaade edemeyiz. Eğer biz buna müsaade edersek yeni bir Kobani yaşarız. Biz yeni bir Kobani yaşamak istemiyoruz ve bunu yaşatmayacağız. Gerçek hak sahibi olanlar buralardan sürülmüştür ve o hak sahipleri de yerlerine gelecek. Bizim bu topraklarda gözümüz yok. Ama oraların gerçek sahipleri yerlerine yerleşsin istiyoruz.”

GAYET SAKİN DEVAM EDİYOR
“Halep'teki o insanlar o varil bombalarının altından mecburen İdlib'e kaçmak zorunda kaldılar ve bugün yine tehdit altındalar. Öyleyse bize düşen bir görev de İdlib idi. Astana'da bunun çalışmaların yaptık. İran, Türkiye, Rusya bunun çalışmalarını yaptık. Amerika büyükelçilik seviyesinde katıldı. Alınan kararları şimdi biz İdlib'de uygulamaya koyduk. Çatışmasızlık bölgesi, öyleyse bu bölgenin korunması nasıl olacaktı. Dışarıda Rusya, içeride de Türkiye olarak biz ÖSO ile bu çalışmayı yürütüyoruz. Dün (önceki gün) itibariyle adımı atılan, bu sabah (dün) uygulamaya başlanan süreç şu anda devam ediyor. Herhangi bir sıkıntı olmadan ÖSO ile beraber bizim de desteğimizle orada gayret sakin bir şekilde devam ediyor. Mesele İdlib'de planlanan stratejiyi hayat geçirmektir.

LÜTFETSİNLER DE ÖĞRENELİM
Kuzey Irak yönetiminin referandum adımı Irak ile birlikte tüm bölgede bitip tükenmek bilmeyecek çok kanlı, çok can acıtıcı ve hepsinin de sonuçları bizi ilgilendirecek bir sürecin başlangıcı anlamına geliyor. Kimlikleri hepimizin malumu olan birtakım eller bölgeyi burada yaşayan herkesin felaketine yol açacak şekilde yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Telafer'de 400 bin Türkmen var. Peki bunların hukukunu kim savunacak? 
Efendim şöyle diyorlar böyle diyorlar. Ne derlerse desinler. Kılıçdaroğlu şöyle demiş. Kılıçdaroğlu ne derse desin. HDP şöyle demiş, ne derse desin. Hak ne diyor, biz ona bakacağız.

Bölgesel yönetimi kararından döndürmek için başlattığımız ve başlatacağımız yaptırımları eleştirenler yarın gerçekten çok büyük felaketler yaşanmaya başlandığında acaba nasıl bir çözüm öngörüyorlar. Lütfetsinler de öğrenelim. 


NE OLUYOR BİTİYOR TAKİP EDİYORUZ

Kim ne derse desin, ne düşünürse düşünsün, biz Türkiye'nin Suriye ve Irak kaynaklı tehditlerle köşeye sıkıştırılmasına izni vermeyeceğiz. Saldırıları kendi topraklarımızda karşılamak yerine, bizzat kaynağında bu sorunları çözme stratejimizi adım adım hayata geçiriyoruz. İşte Fırat Kalkanı bunun ilk adımıdır. Şimdi İdlib'de bir operasyon yürütülüyor. Bize dostluk gösterene yüreğimiz de kollarımız da sonuna kadar açıktır. Bize husumet besleyenlere sözümüz ise burada bir daha tekrarlayayım: Bir gece ansızın gelebiliriz.”

SEÇİMLER ARASINDA FARK OLUŞMAMALI
“BİRİLERİ, bizim partimizdeki değişimle ilgili ifadelerimizi ısrarla farklı yönlere çekmenin gayreti içindedir. Şahsım dahil hiç kimse elbette kendini davamızın üzerinde göremez. 2019 Mart'taki mahalli idareler seçimlerinden ne kadar güçlü çıkarsak kasımdaki milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine o kadar morali yüksek gireriz. AK Parti'nin mahalli idareler ve milletvekili seçimlerindeki oy oranları arasında fark olduğunu biliyoruz. Amacımız bu farkı mahalli idareler oyumuzu yukarı çıkartarak kapatmaktır. Milletvekili seçimleriyle ile Cumhurbaşkanlığı seçimleri arasında da fark oluşmaması lazım. Aksi taktirde Meclis'te sıkıntıya düşeriz. Eğer Cumhurbaşkanlığı seçiminde arzu ettiğimiz neticeyi alamazsak diğer başarılar havada kalacaktır. Boşa geçirilecek tek bir saniyemiz dahi yoktur.”