Makalede, "İnsanlığın ortak çıkarını gözetecek yeni bir uluslararası sistem inşasına ihtiyaç olduğu apaçık ortadadır. Bu yeni sistemin inşası sürecinde de insanlık tarihinin en kadim medeniyetleri olan Türkiye ve Çin'e tekrar büyük görevler düşmektedir." ifadelerine yer verildi.
İşte o makale:
Yeni bir dünya sisteminin kurulmasında Türkiye ve Çin'e büyük görevler düşüyor.
Türkiye ve Çin, aralarındaki coğrafi uzaklığa rağmen yüzyıllar boyunca yakın ticari ve kültürel ilişkilere sahip olmuş iki ülkedir. Asya'nın en doğusunda ve Asya'nın en batısında yer alan iki kadim medeniyete sahip olan Çinliler ve Türkler, Tarihi İpek Yolu'nun koruyuculuğunu üstlenerek ticaret ve kültürel etkileşimin gelişmesinde insanlığa büyük katkı sağladılar.
Ülkelerimiz arasında yüzyıllar boyunca devam etmiş bu iş birliği günümüzde de Çin Devlet Başkanı değerli dostum Sayın Xi Jinping'in öncülük ettiği Kuşak ve Yol girişimi ile daha da güçlenerek devam ediyor. Türkiye Cumhuriyeti olarak Kuşak ve Yol girişimini kuvvetle destekliyoruz. Bu girişime 2013 yılında ilk destek veren ülkelerden birisi olduk. Şimdi Sayın Xi Jinping'in vizyonu doğrultusunda Kuşak ve Yol projesinin 100'ün üzerinde ülke ve uluslararası örgütü kapsayan, 21. yüzyılın en büyük kalkınma projesine dönüşmüş olduğunu görmekten dolayı çok memnunuz.
Türkiye'nin öncülük ettiği Orta Koridor girişimi Kuşak ve Yol girişiminin kalbi durumundadır. Türkiye'den başlayarak demiryolu ile Gürcistan'dan Azerbaycan'a, buradan da Hazar Denizi'ni aşarak Türkmenistan ve Kazakistan'ı takiben Çin'e ulaşan Orta Koridor, Kuşak ve Yol projesinin en önemli bileşenlerinden birini oluşturmaktadır.
Bu kapsamda Bakü-Tiflis-Kars (BTK) Demiryolu Projesini geçtiğimiz yıllarda hayata geçirdik. İstanbul Boğazı'na inşa ettiğimiz 3. köprü olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü, İstanbul Boğazı'nın altından geçen Marmaray ve Avrasya Tünelleri, Çanakkale Boğazı'nda inşasına başladığımız 1915 Çanakkale Köprüsü, bölünmüş yollar, otobanlar, hızlı tren hatları, lojistik üsleri, iletişim altyapıları da yine Orta Koridor projesi kapsamında gerçekleştirdiğimiz alt yapı yatırımları olup, Kuşak Yol Projesi'nin hedefi olan Pekin ve Londra arasındaki bağlantının sağlanması hedefine doğrudan katkı sunacaktır.
Orta Koridor sağladığı süre avantajı ve mevsim etkilerinden bağımsız olarak 12 ay hizmet verebilecek bir güzergâh olması nedeniyle Kuşak ve Yol projesine çok büyük katkılar sunacaktır. Bu kapsamda Kuşak ve Yol projesini Orta Koridor ile entegre etmek için Çinli dostlarımız ile çalışmaya devam edeceğiz.
Karşılıklı saygı ve ortak çıkarlar doğrultusunda sürekli olarak gelişen Türkiye ve Çin ilişkileri 2010 yılında Stratejik İlişki seviyesine yükseldi. Şimdi de kazan kazan anlayışıyla gelişen ilişkilerimizi Kuşak ve Yol girişimi ile paylaştığımız ortak gelecek vizyonu doğrultusunda daha üst seviyelere çıkarmayı amaçlıyoruz.
Türkiye ve Çin, Batılı ülkelere göre geç kalkınmaya başlamış olmaları nedeniyle ortaya çıkan gelişmişlik farkını 21. yüzyılda kapatmayı amaçlayan ülkelerdir. Bir başka ifade ile ülkelerimizin dünya üzerinde hakkettiği yerleri alması hedefine bu yüzyılda ulaşmak Çinliler için “Çin rüyası”, biz Türkler için de “Türk rüyası”dır. Çin'in Çin Komünist Partisi'nin kuruluşunun 100. yılı olan 2021 ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin 100. yılı olan 2049 kalkınma hedefleri gibi bizim de Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 ve 2053 yıllarına ilişkin hedeflerimiz bulunmaktadır. Ülkelerimizi birer refah toplumuna dönüştürmeye yönelik bu hedefler de Türkiye ve Çin'in birlikte paylaştıkları başka bir ortak gelecek vizyonudur.
İkili ilişkilerimizde artan iş birliği toplumlarımız arası etkileşimi yoğunlaştırmakta ve turizm alanında da önemli kazanımlar sağlamaktadır. 2018 yılını Çin'de Türkiye Turizm Yılı olarak kutladık ve bu kapsamda Çin genelinde onlarca etkinlik gerçekleştirdik. Bu doğrultuda ülkemizi ziyaret eden Çinli turist sayısında da son yıllarda önemli artışlar yaşandığını görmek memnuniyet vericidir. Sayın Xi Jinping ile birlikte belirlediğimiz “1 milyon Çinli turist” hedefine önümüzdeki yıllarda ulaşmamız da ülkelerimiz arasında ilişkinin gelişmesine önemli katkı sağlayacaktır.
Çin ile dış ticaretimizi daha dengeli, sürdürebilir ve ortak kazanım esasına dayalı bir şekilde geliştirerek mevcut seviyesinin önce iki katı olan 50 milyar dolara, sonra 100 milyar dolara çıkarmak hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bu noktada Çinli iş adamlarını Asya ve Avrupa'nın kesiştiği nokta ile Kuşak ve Yol projesinin kalbinde yer alan ülkemize yatırım yapmaya çağırıyorum.
Unutmayın Türkiye'ye yapacağınız yatırım sadece 82 milyonluk genç ve dinamik nüfusu ile dünyanın 16. büyük ekonomisine yapacağınız yatırım değil aynı zamanda ülkemizin hinterlandında bulunan 1,6 milyarlık bir nüfusa ve 24 trilyon dolarlık bir gayrı safi milli hasılaya yapılan bir yatırımdır. Hepsinden önemlisi Türkiye'ye yapılan yatırım Kuşak ve Yol projesi ve hepimiz için yeni bir gelecek oluşturma rüyamıza yapılan yatırımdır. Ülkelerimiz arasındaki iş birliğini her alanda geliştirmek için büyük bir arzu duyuyoruz. Eğitim alanında iş birliğinin artırılması, ortak üniversiteler kurulması bu alanda atabileceğimiz adımların başında geliyor. Savunma sanayiinde son yıllarda hayata geçirdikleri özgün projeler ile kendi teknoloji ve üretim güçlerini dünyaya ispatlamış iki yükselen güç olan Türkiye ve Çin'in bu alanda da iş birlikleri gerçekleştirebileceğini düşünüyorum.
Bugün dünyamız ciddi küresel meydan okumalar ile karşı karşıyadır. Bir taraftan ekonomik küreselleşme bütün dünyada derinleşirken diğer yandan küresel serbest ticaret sisteminin yüzleştiği sınamalar bütün dünya ekonomileri için tehdit oluşturmaktadır. Halen tek kutuplu bir dünyada yaşadığımız gibi bir yanlış anlayışın ürünü olan bu tehditler, dünya barış ve istikrarını da zedelemektedir.
Türkiye olarak dünya barışı, güvenliği ve istikrarının korunması, çok taraflılık ve serbest ticaretin korunması gibi alanlarda Çin ile aynı vizyonu paylaşıyoruz. Dünyanın çok kutuplu yeni denge arayışı içerisinde olduğu günümüzde bütün insanlığın ortak çıkarını gözetecek yeni bir uluslararası sistem inşasına ihtiyaç olduğu apaçık ortadadır. Bu yeni sistemin inşası sürecinde de insanlık tarihinin en kadim medeniyetleri olan Türkiye ve Çin'e tekrar büyük görevler düşmektedir.