Cumhurbaşkanı Erdoğan: İçişleri Bakanımızın yanındayız, oyunları bozacağız
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti grup toplantısında konuşuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:

Oluşturma Tarihi: 2021-05-26 13:03:29

Güncelleme Tarihi: 2021-05-26 13:03:29

"Bir ayı aşkın aranın ardından sizlerle yeniden bir araya gelmenin bahtiyarlığı içindeyim. Ramazan ayı ve Ramazan Bayramını geride bırakıp, Kurban Bayramı'nın heyecanını yeniden duymaya başladık. Yaklaşık 14 aydır devam eden salgın sürecinde milletimizin sağlığını, güvenliğini, aşını ve işini korumak için devletimizin tüm imkanlarını seferber ettik. Bu netameli dönemi Türkiye olarak en az sıkıntıyla atlattık. Pek çok ülkenin aksine kamu güvenliğini tehdit eden bir olumsuzlukla karşılaşmadık. Üretim için her türlü desteği verdik. Salgın tedbirlerinden olumsuz etkilenen vatandaşlarımızı yalnız bırakmadık. Yanlarında olduk.

Salgının başladığı günden bu yana 661 milyar liralık bir kaynakla milletimizin yanında olduğumuzu gösterdik. Türkiye'nin 2021 büyüme oranlarının tahminlerin ötesinde gerçekleşeceğine inanıyorum. Finans piyasalarında zaman zaman görülen, manipülasyon ürünü kırılganlıkların önlenmesine yönelik tedbirler alıyoruz. Ekonomi Reform Paketimizdeki somuz düzenlemeleri çıkarmaya başladık. Tüm vatandaşlarımıza çalışacak iş, geleceklerine güvenle bakabilecekleri istikrarlı bir iklim sağlamak olmuştur.

"OYUNLARI, TUZAKLARI BOZACAĞIZ"

Son dönemde ülkemizdeki güven ve istikrarı hedef alan saldırıların gerisinde gençlerimizi karamsarlığa sürükleme gayesi olduğu açıktır. Nice oyunları ve tuzakları bozduğumuz gibi bu sinsi operasyonu da akamete uğratacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Kimin terör örgütleriyle, suç çeteleriyle yürüdüğünü milletimiz görüyor. Hiçbir senaryo ülkemizi hedeflerine ulaşmaktan alıkoyamaz.

Türkiye'ye her alanda ağır maliyetleri olan 1990'lı yılların istikrarsızlık dönemi 2002 seçimleriyle sona ermiştir. Hükümeti devraldığımızda milletimize Türkiye'yi dört temel sütun üzerinde yükseltme sözü verdik; eğitim, sağlık, adalet, emniyet. Bu şekilde ifade ettik.

YENİ ANAYASA MESAJI

HSK üyelerinin belirlenmesinde uzlaşmayı öne çıkaran partilere, milletvekillerine teşekkür ediyorum. Bu uzlaşma tablosu yeni anayasa çalışmaları için de ümit ve memnuniyet vericidir. Gazi Mustafa Kemal 1921 Anayasası'nı şöyle tanıtıyor; 'taklit ile kanun olmaz. Kanun hakiki olmak lazımdır. Teşkilatı Esasi'miz böyle bir kanuni hakikidir. Milletimizin vicdanı ve kanaatinden çıkmıştır.' Yeni anayasa da milletimizin vicdanından, kanaatinden çıkacak. Temel kanunlarımızı hemen hemen yenileyerek, altyapımızı geliştirerek yargının işleyişini kolaylaştırdık.

2 yıl önce duyurduğumuz yargı reformu strateji belgesi de milletin sesinin yankılarından biridir. Ceza adaleti ve hak ve özgürlükler alanında yenilikler getirmiştir. Eylem planımızda milletimize taahhüt ettiğimiz gibi daha demokrasi ve daha fazla özgürlük için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Reform çalışmalarımızın yeni halkasını oluşturan dördüncü yargı paketi de Meclisimize sunulacaktır. Hemen ardından beşinci yargı paketi için kolları sıvıyoruz. Amacımız, 15 Temmuz'da milletin yazdığı destanı hukukla taçlandıran yargının daha iyi işlemesi ve hukuk devletinin tüm unsurlarıyla tahkim edilmesidir.

TERÖRLE MÜCADELE

İktidara geldiğimizde milletimize verdiğimiz sözün dördüncü başlığı olan emniyet konusunda da tarihi başarılara imza attık. Terör örgütlerinin, suç çetelerinin, çeşitli görünümler altındaki uluslararası ajanların ve onların yerli işbirlikçilerinin cirit attığı Türkiye'yi, milletimizin başını huzurla yastığına koyabildiği güvenli bir ülke haline getirdik. Terör meselesini ülkemizin gündeminden çıkartabilmek için dünyada tecrübe edilmiş tüm yolları denedik. Öncelikle terör örgütlerinin istismar ettiği sorun alanlarını ortadan kaldırdık. Biraz önce özetle ifade ettiğim adalet reformları ve idari düzenlemelerle, Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşlarının tamamının tüm hak ve özgürlüklerden eşit düzeyde faydalanabilmesini sağlayacak zemini oluşturduk.

Çözüm süreci diye hafızlara kazınan yöntemle, terör örgütünü suhuletle sınırlarımızdan çıkarmanın yollarını aradık. PKK terör örgütünün bu hasbi ve harbi yaklaşımımızı kendi hain emelleri için kullanmaya çalıştığını görünce de, teröristlerin başını ezmekte tereddüt etmedik. Bugün kendi sınırlarımızın içinde adeta felç ettiğimiz terör örgütünü, Irak ve Suriye sınırlarımızın ötesinde de tehdit olmaktan çıkartma aşamasına gelmiş bulunuyoruz. Terör örgütünün siyasi alandaki uzantılarını da, demokratik hukuk devleti ilkesinden ayrılmadan yakın takip altında tutarak, örgütün hareket alanını tamamen ortadan kaldırıyoruz.

FETÖ İLE MÜCADELE

Coğrafyamızda türemiş en sinsi ve tehlikeli terör örgütlerinden biri olan FETÖ'yü devlet ve toplum hayatımızdan kazıyıp atmak için yoğun bir çaba gösterdik. FETÖ'nün 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimiyle açığa çıkan, MİT TIR'ları hadisesiyle derecesi yükselen, 15 Temmuz darbe girişimiyle de zirveye ulaşan ihanetlerine karşı milletimizle birlikte şanlı bir mücadele yürüttük. Bugün Türkiye, birliğine, beraberliğine, istiklaline, istikbaline sıkı sıkıya sahip çıkıyorsa, işte bu mücadeleler sayesindedir. Aynı şekilde, irili-ufaklı pek çok terör örgütünü eylem yapamaz hale getirerek, saf dışı bıraktık.

SUÇ ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELE

Suç örgütlerine karşı da tavizsiz bir mücadele yürüttük. Geçmişte siyaseti ve toplum hayatını yönetecek, yönlendirecek derecede etki sahibi olan suç örgütlerini, 19 yıl boyunca ellerindeki tüm imkanları alarak birer birer çökerttik. Hakkı gasp edilerek mağdur olan, canı ve malı tehdit altında bulunan vatandaşlarımızın tek başvuru merciinin güvenlik güçlerimiz ve yargı kurumlarımız olmasını sağladık. Bir dönem ülkenin dört bir yanında türemiş, kerameti kendinden menkul, cafcaflı lakaplarla anılan sözde babaların racon kestiği Türkiye'yi, hukuktan başka yöntemlerin geçerli olmadığı bir seviyeye getirdik.

Özellikle uyuşturucu suçlarıyla mücadele ederken, kimsenin gözünün yaşına bakmadık. Dünyada, uyuşturucu suçlarına en ağır cezaların verildiği ülkelerin başında geliyoruz. Bugün ülkemizdeki cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü olarak bulunan 283 bin kişinin 88 bini uyuşturucu ve bağlantılı suçlar sebebiyle oradadır.

Sadece son 3,5 yılda 530 binin üzerinde operasyon yapılarak 750 bine yakın uyuşturucu suçu şüphelisi gözaltına alınmış, bunlardan 85 bini tutuklanmıştır. Bu operasyonlarda piyasa değeri 63 milyar lirayı geçen uyuşturucu malzeme ele geçirilmiştir. Yürüttüğümüz kararlı mücadele sayesinde uyuşturucuya bağlı ölümler üçte bir oranında azalmıştır.

Organize suç örgütlerine karşı son beş yılda 1.700'e yakın operasyon yapılmış, 21 binin üzerinde kişi gözaltına alınmış, 8 bine yakın kişi tutuklanmıştır. Nisan 2020'de yürürlüğe giren ikinci yargı paketinde organize suç örgütü kuranlara verilen cezayı 4 yıldan 8 yıla, örgüt üyelerine verilen cezayı da 2 yıldan 4 yıla çıkardık. Suç örgütlerinin önemli iştigal alanlarından olan kaçakçılık operasyonlarında da tarihi rekorlar kırılmıştır.

Yine sadece son 3,5 yılda 42 milyon paketten fazla kaçak sigara, 27 milyon litreden fazla kaçak akaryakıt ele ele geçirilmiştir. Asayiş olaylarındaki belirgin azalma da, ülkemizdeki huzur ve güven ortamının ne derece kökleştiğinin en somut işaretidir. Suç sayıları azalırken, suçların aydınlatılma oranları da giderek yükselmektedir. Bu başarılar, AK Parti'nin 19 yıllık hükümetleri boyunca kesintisiz şekilde sürmüş, son dönemde daha da artmıştır.

Gelin hanıma çok ileriye gitmeden bir ders verdiler. Çayeli'nde de gerekeni yaptılar. Trabzon'a geçmeye kalktın, uçağa binip döndün. Daha neler olacak, neler. Bunlar iyi günler. Bu ülkede ahde vefa diye bir şey var. Ahde vefa olmazsa bu millet affetmez.

"İÇİŞLERİ BAKANIMIZIN YANINDAYIZ"

İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu'yu hedef alan saldırıların gerisinde, ülkemizde sağlanan huzur ve güven ikliminden duyulan rahatsız olduğunu biliyoruz. Terör örgütleri gibi, suç örgütleriyle mücadelesinde de İçişleri Bakanımızın yanındayız. Hedefin İçişleri Bakanımız değil büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası gayretleri olduğunu anlamak için kullanılan araçlara ve onları kullananların siluetlerine bakmak yeterlidir.

Ülkemizde yıllarca bakanlık, başbakanlık ve Meclis Başkanlığı yapmış, partimizin genel başkanlığını yürütmüş Binali Yıldırım arkadaşımızın da oğlu üzerinden hedefe alınması, asıl niyeti gösteren bir başka işarettir. Şimdiye kadar nasıl şahsımız, partimiz ve çalışma arkadaşlarımız üzerinden ülkemize yönelik hiçbir saldırıya eyvallah etmediysek, bu tezgahı da bozacağız.

"YARGIYA TESLİM EDENE KADAR TAKİBİ BIRAKMAYACAĞIZ"

Suç çetelerinin mensuplarını, dünyanın neresine kaçarlarsa kaçsınlar takip ediyoruz. Tıpkı FETÖ'cüler gibi, tıpkı PKK'lılar gibi, bu suçluları da ülkemize getirip yargıya teslim edene kadar takibi bırakmayacağız.

Esasen, suç örgütü mensuplarının yalanlarına ve iftiralarına karşı gereken cevaplar muhatapları tarafından zaten verilmiştir. Bununla kalınmamış, tarafların başvuruları üzerine Ankara ve İstanbul Anadolu Yakası Başsavcılıkları da gereken tahkikatlara başlamıştır. Geçmişten bugüne hiçbir iddia, hiçbir itham ortada bırakılmayacak, her şey yargı tarafından araştırılıp, tüm yalanlar, iftiralar ortaya dökülecektir. Türkiye'nin demokratik bir hukuk devleti olduğundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

"FIRSAT VERMEDİK, VERMEYECEĞİZ"

İbn Haldun, 'Geçmiş, geleceğe suyun suya benzediğinden daha çok benzer' diyor. Bugün kılıktan kılığa girerek ülkemizi ve milletimizi kara bir tablonun içine yerleştirmek isteyenler, aslında dünün tekrarından başka bir şey yapmıyor. Suç örgütleri mensuplarını kullanarak, yalanları ve iftiralarıyla ülkemiz kamuoyunu esir olmaya, yönlendirmeye, devleti ve siyaseti dizayn etmeye heveslenenlere aradıkları fırsatı bugüne kadar vermedik, bugün de vermeyeceğiz.

Eski Türkiye'nin hastalığı olan siyaseti ve toplumu, suç çeteleri, terör örgütleri, medya mecraları, çeşitli isimler altındaki uluslararası kuruluşlar eliyle düzenleme gayretlerinin yeniden hız kazandığını görüyoruz. Bu yöntemi FETÖ de, güvenlik birimleri ve yargı içindeki mensupları vasıtasıyla elde ettiği malzemeleri dilediği gibi şekillendirmek suretiyle, uzunca bir süre sinsice ve pervasızca kullanmıştır.

GEZİ OLAYLARI VE 15 TEMMUZ

Biz, Gezi Olaylarından beri ülkemizin kesintisiz olarak maruz kaldığı saldırılarda kullanılan araçları birer birer devre dışı bıraktıkça, yenileriyle karşımıza çıkılıyor. Hatırlarsanız, Gezi Olaylarını çevre hassasiyetine dayalı masum eylemler gibi göstermeye çalışanlara, bunun toplumsal kaos çıkarma denemesi olduğunu söylediğimizde şiddetli itirazlarla karşılaşmıştık.

Yine 17-25 Aralık kumpaslarının doğrudan demokratik hukuk devletini, milli iradeyi hedef aldığını söylediğimizde de birileri ısrarla konuyu adli ve siyasi zeminde tutmaya çalışmıştı. Aylar boyunca Meclis'teki grup toplantılarını FETÖ'nün kasetlerine tahsis edenler, 15 Temmuz'u da “tiyatro” olarak nitelemek suretiyle, kendilerine verilen senaryoya sadık kalma konusundaki ısrarlarını ortaya koymuşlardı.

Ülkemize yönelik en büyük ihanet teşebbüslerinden biri olan MİT TIR'ları hadisesinde, Türkiye'yi terör örgütlerine destek veren bir devlet gibi gösterme kampanyasına iştiyakla katılanların dertleri hiçbir zaman hukuk değildi.

Meclis'te hükümet kuracak çoğunluğun oluşturulamadığı Haziran 2015 seçimlerinin sonuçları, ülkemizin PKK ve FETÖ'yle mücadelesini ortadan kaldırma, eski Türkiye'yi hortlatma vesilesine dönüştürmeye kalkışılmıştı.

Nice sinsi kumpasla, tuzakla, girişimle yapamadıklarını 15 Temmuz'da doğrudan silaha sarılarak başarmaya kalktıklarında ise karşılarında milletimizi buldular. Çukur eylemleriyle elde edemedikleri neticeye Suriye sınırlarımız boyunca terör koridoru kurarak ulaşmaya çalışma hayallerini, gerçekleştirdiğimiz harekâtlarla başlarına yıktık.

Türkiye'yi ısrarla ve binbir dalavereyle DEAŞ parantezine alma girişimlerini de, yine yürüttüğümüz sınır ötesi harekâtlarıyla yerle bir ettik.

Ekonomimize yönelik, kendi dinamiklerimizle ve gerçeklerimizle ilgili olmayan pek çok gizli-açık saldırının da aynı oyunun bir parçası olduğu şüphe götürmez bir hakikattir.