Dolar

34,5948

Euro

36,3090

Altın

2.985,54

Bist

9.641,85

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Dolmabahçe Sarayı'nda gençlerle buluştu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Ofisi'nde gençlerle iftarda bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan üniversiteli bir gencin sorusu üzerine, 'Bizim S-400 konusunda geri adım atmak gibi bir şeyimiz söz konusu değil. O iş bitti. S-400'lerin teslimi Temmuz ayından erkene çekilecek' ifadelerini kullandı.

6 Yıl Önce Güncellendi

2019-05-19 08:51:17

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Dolmabahçe Sarayı'nda gençlerle buluştu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nın Muayede Salonu'nda eğitim gören gençlerle bir araya geldi. Gençlerle birlikte iftar yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra ise onlarla soru-cevap şeklinde söyleşi gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni askerlikle ilgili olarak "Yeni sistemde yedek astsubaylıktan subaylığa, oradan da başarılı olup sınavları verdiği takdirde generalliğe kadar yükselebilecek" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Burak Genç adlı bir öğrencinin "Ülkemizde ciddi kutuplaşma var. Siyasilerin dili toplumu geriyor. Sizce buna sonlandırmanın zamanı gelmedi mi?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Bu soru çok çok güzel. Burada bana muhabbeti olan da var, olmayan da var. Samsun öncesinde bugüne kadar gençliğe bir şey yapılmış değil. Bugün Dolmabahçe Salonu'nda biraraya geldiysek bu bir sinyaldir, işaret fişeğidir. Derdimiz şudur, bu ülkede inancında, etnik yapısından, bölgesel, dinsel, ne olursa olsun, kimsenin dışlanmadığı bir Türkiye. Başı açıkmış, başı örtülüymüş, şöyle giyiniyormuş, böyle giyiniyormuş, bunlar bizi ilgilendirmez"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan satır başları şöyle:

Bu salon çok anlamlı bir salon. Geçmişte büyüklerimiz, Osmanlı, senede 2 kez uluslararası toplantıları yaparmış. Ben de Başbakanlığım ve Cumhurbaşkanlığım döneminde uluslararası bazı müstesna toplantıları bu salonda yapıyorum. Bu salonun adı Muayede Salonu. Her toplantıya açık değil. 1856 buranın açılış yılı. Demek ki 163 yıl geride kaldı. Şimdi 163. yılındayız. Görüldüğü gibi bütün işçilikleriyle, yaptığımız restorasyon çalışmalarıyla burayı ayakta tutmanın gayreti içerisindeyiz. Burası 2 bin metrekare bir alana sahip. Şu avize 4,5 ton ağırlığında. Üzerinde de 2 milyon adet kristal taş var. O günden bugüne bunun tabii korunması, zaman zaman Dolmabahçe Sarayı'na gelenler, gidenler çok önemli.

"BU ZENGİNLİKLERİMİZİN GENÇLERİMİZ TARAFINDAN BİLİNMESİ LAZIM"

Sarayların hepsi Cumhurbaşkanlığı'na bağlandı. Burayı çok hassas bir şekilde korumanın gayretindeyiz. Gençlerimizin buraları gezmeleri, görmeleri lazım. İstanbul'da sadece Topkapı Sarayı değil bunun dışında bütün saraylarımızın restorasyonunu yapıyoruz. Yıldız, Beylerbeyi Sarayı'nın restorasyonunu yapıyoruz. Bu zenginliklerin gençlerimiz tarafından bilinmesi lazım.

11 yıllık Başbakanlık arkasından Cumhurbaşkanlığı süreci. Halkımın hizmetkârı olarak bu yolda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ülkemizi bulunduğu yerden şöyle 3,5 kat büyütmek suretiyle farklı bir yere taşıdık. İnşallah daha iyi olacak gayretiyle. ben çok daha iyi olacak diyorum. Süreci devam ettiriyoruz, söz sizde.

GENÇLERİN SORULARI VE CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN CEVAPLARI...

Cemal Faruk Yayla (Sivas): Eğer seçimi siz kazansaydınız, yine de itiraz edecek miydiniz? 4 pusuladan sadece bir tanesinin iptali konusunda yorumunuz nedir, merak ediyoruz?

Erdoğan: Aslında bugüne kadar bu cevabı verdik. Herşeyden önce böyle bir netice karşısında itirazlar olabilir, bunlar siyasette seçime girenlerin, sandığa müracaat edenlerin en tabii en doğal hakkıdır. Bu itiraz mercii ilçe seçim kurulları, il seçim kurulları daha üst mercii Yüksek Seçim Kurulu'dur. YSK kararını verdikten sonra da artık diyeceksiniz ki, 'tamam şeriatın kestiği parmak acımaz' diyecek işi bitireceksiniz. 29 binden 13 bine oy düşüyor. Buradan buraya eğer oylar düşüyorsa burada bir hırsızlık var. Bir kaçak var. Nitekim 1963'de seçime şaibe karıştığı için seçim iptal edildi, onların döneminde. Şimdi şaibe çok çok büyük, itirazlarımız yapıldı. Delil ve belgeleriyle yapıldı. YSK bunun iptaline karar verdi. İptal kararı verilene kadar CHP'nin başındakiler hepsi YSK'ya methiyeler döşenirken ne zamanki iptal kararı verildi bu defa aman yarabbim neler söylediler? Çete mi demediler!

"BEN İNANIYORUM Kİ İSTANBULLU HEMŞEHRİLERİM GEREĞİNİ YAPACAK"

Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. İspat edemiyorsan o zaman kusura bakma. YSK kararını verdi. Pazartesi beklenen o ki gerekçeli karar da açıklanacak. Şu anda süreç başlamış vaziyette, bizler de çalışıyoruz. Diğerleri de çalışıyor. Bu arada 2 Haziran seçimleri var. Denizli'nin Honaz'ı, Kırıkkale'nin Keskin'in de. Buralarda yapılan seçimlerde bizim aleyhimize olanlar var, MHP'nin aleyhine olanlar var. Bunlar bu tür çirkin yaygaralar koparmadılar. CHP'ye ne oluyor ki, uymuyor. Aynı şekilde Büyükçekmece'ye, Maltepe'ye itiraz oldu. Oralarla ilgili olarak reddedildi. Bizler kalkıp niye reddedildi, burada çete var demedik. Başımız gözümüz üstüne dedik, kabul ettik. Ben inanıyorum ki, İstanbullu hemşehrilerim bunun gereğini yapacaktır. İlçelere yapılan itirazlarla büyükşehire yapılan itirazlar aynı ağırlıkta, aynı ölçekte değildir. Büyükçekmece, Maltepe'yi örnek verdim. Herkes boynunu büker. Büyükşehir olayı 39 ilçeyi kapsıyor. Diğerlerinden çok farklı.

"YENİ SİSTEMDE ASTSUBAYLIKTAN GENERALLİĞE KADAR GİDİLEBİLECEK"

Musaf Yılmaz: Askerlik sisteminde yeni sistemeye yetişemeyip askere gidecek arkadaşlarımız var. Sürecin kısaltılması beklentileri var.

Erdoğan: Yeni askerlik sistemiyle alakalı olarak burada dört hatta beş ana başlık var. Bir tanesi TSK'nın ihtiyacı. İkincisi öngörülebilir oluşu. Üçüncüsü süreklilik. Dördüncüsü eğitim ve mesleki gelişim ihtiyacı. Beşincisi eğitimli insan gücü kaynağının etkin ve verimli kullanılması. Bedelli askerlikle diğerleri karıştırılıyor. Bedelli askerlik noktasında yıllarca çok ciddi birikimler, yurt dışında olanların 'Bizim durumumuz ne olacak?' gibi birçok şeyler oluyordu. Bir dönem yaptığımız değerlendirmelerde belli bir bedel koyduk. Kabul edenler oldu. Gelip askerliklerini yaptılar. Daha sonra düşüş sözkonusu oldu. Attığımız bazı adımlar oldu. Son dönemde geldiğimiz noktada ise bu ücret bedellide çok ciddi manada düşürüldü ve şu anda kabul görmeye başladı. Bir defa yükümlü erbaş ve erler var. Yedek astsubaylık var. Bir de yedek subaylık var. Bunlar bu dönemin farklı özellikleri. Yedek subaylıkta mâlum alışılmış olan süreç devam ediyor. Asıl önemli olan bu yedek astsubaylık. Burada istihdamda şu anda meslek yüksek okulları görev alabilecekler. Aynı şekilde yükümlü erbaş er burada da belli bir ücret ödeniyor. Bu belli ücretlerin ödenmesi de onların en azından süreç içerisinde maişetini temin, evliyse evine buradan belli bedeli aktarma imkanını da sağlayacak. Bütün bunlarla beraber aslolan bizim için de gerçekten önemli olan şu, mesela şimdi 5 ay kıta diyoruz, burada belli bir harçlık ödeniyor. O 5 aydan sonra kendisi terhis olabiliyor. Bunun öncesinde 1 ay temel eğitimden geçiyor. Bir diğeri aynı şekilde yedek astsubaylıkta ise 2 ay temel sınıf eğitimi, bu da harçlıklı. Ardından 10 ay da kıta hizmeti var. Burada da isterse terhis olur, 'yok devam edeceğim' derken devam etme şansı var. Buradan astsubaylığa, oradan subaylığa geçebilir. Gerçekten başarıyla verirse burada şaşıracaksınız, generalliğe kadar gidebilir.

"KAĞITHANE'NİN ÜSTÜ DENDİĞİNDE SEVİNÇTEN KEPİ FIRLATTIM"

Ben yedeksubay olarak kuramızı çektik. Hasdal'ı çektik. Biraz aşağısında benim çalıştığım fabrika vardı. Geri kalan 16 ay yedeksubaylık yaptım. Evim Kasımpaşa, yer Hasdal. Yarım saatte Hasdal'a gidiyorum. Hatta albay dedi ki, 'Ya sen niye sevinmiyorsun?' dedi, 'Hasdal neresi komutanım' dedim, 'Oğlum' dedi, 'Kağıthane'nin üstü' O zaman sevinçten kepi fırlattık tabi. Yedek subaylıkta isterse yine terhis, isterse subaylığa geçebiliyor. Oradan da subaylık, başarılı olması, imtihanları vermesi halinde generalliğe kadar oradan da gidebilir. Onların şansı diğerlerine göre çok daha fazla.

"HAYVAN HAKLARIYLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEME MECLİS'E GELECEK"

Meryem Tokdağ: Sokak hayvanları ne olacak? Bizim medeniyetimiz mimarisinde kuşlara bile yer vermiş medeniyet.

Erdoğan: Şu anda Meclis yeni açıldı. Bu dönemdeki çalışmaları içerisinde hayvan haklarıyla ilgili çalışmalarımız belli bir yere geldi. Belediyelerin bu alanda yapacakları birçok çalışmalar olduğu gibi devlet olarak yasal düzenlemelerle birlikte getireceğimiz bazı uygulamalar olacak. Bu işin iki boyutu var. Gerçekten hayvanlara yapılan bu vahşice muamele, bir de kontrolsüz olarak hayvanların caddelerde Allah göstermesin çocuklarımızın üzerine saldırıp bazı yerlerde parçaladıklarını görüyoruz. Yapılacak olan hazırlık çok hasass. Hem bu hayvanların sahiplerinin kontrolünü arttırması lazım. Bırakalım, salıverelim olmaz. Onun için de dünyadaki uygulamaları arkadaşlarımız çalıştılar. Büyük oğlumun bir köpeği var, çukosu var. Eğleniriz, oynarız. Evde oğlum olsun, gelinim olsun tüm aile onu ailenin mensubu olarak görürler. Bana hediye edilen köpekler var. Dünürümle bir yerimiz var, orada 15-16 tane var. Mesela iki tane Japon var ki, geçen bir tanesinin gözüne hastalık sadır olmuş. Hakikaten görünce duygulandım. Öbüründe herhangi bir şey yok. Bunlar çok da sevimli.

"HAYVANLARLA İLGİLİ DUYARLILIĞIMIZI ARTTIRMAMIZ LAZIM"

Hükümet olarak bizim ve belediyelerin yapması gereken görevler var. Çok çeşitli yollar var. Kısırlaştırma vesaire. Bu pitbullar vesaire çok ciddi sıkıntılar oluyor. Bunların koruma altında olması lazım. Bırak, salıver olmuyor. Allah göstermesin bedeli çok ağır oluyor. Geçenlerde bir kediyle ilgili bir tablo yaşadım. O bayanın kediye tavrını yani yenilir yutulur bir şey değildi. O tablo burada anlatılaca gibi değil. Toplum olarak hayvanlara karşı bu duyarlılığımızı arttırmamız lazım. O da bir yaradılmıştır. Buna bakacağız. Biz insanız, o da hayvan.

"BUGÜN BURAYA GELMİŞSEK BU BİR SİNYALDİR"

Burak Genç: Ülkemizde ciddi kutuplaşma var. Siyasilerin dili toplumu geriyor. Sizce buna sonlandırmanın zamanı gelmedi mi?

Erdoğan: Bu soru çok çok güzel. Burada bana muhabbeti olan da var, olmayan da var. Samsun öncesinde bugüne kadar gençliğe bir şey yapılmış değil. Bugün Dolmabahçe Salonu'nda biraraya geldiysek bu bir sinyaldir, işaret fişeğidir. Derdimiz şudur, bu ülkede inancında, etnik yapısından, bölgesel, dinsel, ne olursa olsun, kimsenin dışlanmadığı bir Türkiye. Başı açıkmış, başı örtülüymüş, şöyle giyiniyormuş, böyle giyiniyormuş, bunlar bizi ilgilendirmez.

"BENİM IĞDIRLI GENCİMİN AYAĞINA ÜNİVERSİTE GELSİN DEDİK"

Biz bu milletin efendisi değiliz, hizmetkârıyız. Özgürlükler noktasında bu kardeşiniz iktidar olduğu ana kadar, Güneydoğu'da Doğu'da Kürtçe tabela göremezdiniz. Biz geldikten sonra orada Kürtçe tabela, bunun yanında cezaevinde oğluyla Kürtçe konuşamazdılar, Kürtçe konuşur hale geldiler. Temel hak ve özgürlükler konusunda kimsenin önünü kesmedik, kesmeyiz, kesilmesine müsaade etmeyiz. Terör konusunda hassasız, o başka bir şey. Örneğin 76 üniversitemiz vardı, şu anda 206 üniversite vardı. 81 vilayetimizin 81'inde üniversite var, hiçbir ayrım yok. İlim 81 vilayetimin tamamına ulaşsın dedim. Iğdır'dan, Hakkari'den gencim kalkıp da İstanbul'a gelmesin, onun ayağına üniversite gelsin. Hastanelerimiz illlerde değil ilçelere varıncaya kadar var. İnanıyorum ki, bu her geçen gün çok daha başarılı bir şekilde uygulama alanı bulacak. Böylece çok daha huzurlu günleri hep birlikte inşallah yaşamış olacağız.

"İSTANBUL HAVALİMANI'NA HAFİF METRO GELECEK"

Halise Nur Özcanlı: Yeni Havalimanı'yla ilgili olacak. Adı İstanbul, birazcık İstanbul'un dışında. Ulaşımı sıkıntılı birazcık. Havaistler en yakın mesafe 12 Tl'den başlıyor.Alternatif yol düşünüyor musunuz?

Erdoğan: Şehir büyüdü. Diğer havalimanımız Atatürk Havalimanı şehrin artık içinde. Dünyanın değişik ülkelerindeki havalimanlarına bakın şehrin dışında. İngiltere'de 45 dakika 1 saat sürüyor. ABD'de öyle. Burada da tabii öyle bir şey olacak ki, belki 2 sene, 3 sene sonra diyeceksiniz ki, 'Bu ne ufukmuş, ne bakışmış, gerçekten tam yerine yapmışlar'. Biz oraya raylı sistemleri getireceğiz. İnşallah o zaman bu raylı sistemle zaten havalimanına kadar ulaşım imkanını bulacağız. Sadece Havaist'le olmaz. Hepsini planladık. Seçimlerin ardından da hafif metroyu İstanbul Havalimanı'na kadar gelecek. Seçim sonrası bu adımı kararlılıkla atacağız. Havalimanı en büyük rahatlığı hafif metroyla alacak. Bazıları biraz da kuru sıkı atıyor. Metro maliyetleri hafif metro gibi değildir.

"İZMİR'DE İZBAN'IN YÜZDE 50'SİNİ BİZ YAPTIK"

Binali Yıldırım Bey bu işin tam manasıyla piridir. Ulaştırma Bakanlığımızı yaptığı dönemde Allah kendilerinden razı olsun sınavı büyük başarıyla vermiştir. Bizler belediyelerimize her türlü desteği veririz. Bunun örneği İzmir'dir. İzban İzmir Belediyesi'nin yaptığı değildir. Yüzde 50'sini Ulaştırma Bakanlığı olarak biz yaptık.Suyunu getiremiyordu DSİ olarak devreye girdik sorunu çözdük.

"BEYEFENDİLER 19 GÜN HEP BAŞKANLIK BİZDE DİYE HAVA ATTILAR"

Esmanur Kavak: Öğrenci akbili 85 liradan 40 liraya indirildi. Bunu AK Parti biz yaptık diyor, CHP daha önce niye yapılmadı deniyor?

Erdoğan: 19 gün İstanbul'da belediye başkanı olduk diye hava attınız. 19 gün içinde niye yaptınız. Hemen veri kontrollerini yapmaya başladılar. Bu da FETÖ örgütünün uygulamalarıdır. Beyefendi Samanyolu'nda çalıştığı için oradan biliyor veri kontrolüdür. Talimatı verilen yerler var. Getirseydin Meclise, suyu da çıkarsaydın. Biz 65 yaş üstüne biz belli saatlere kadar ücretsiz paso uygulaması yaptık, benim belediye başkanlığım döneminde. Dini bayramlarda köprüler, otoyollar ücretsizdir. Tereciye tere satıyorlar. Tüm İstanbullular için, öğrencilerimiz için hayırlı olsun.

"BİR FİZYOTERAPİST HAKKINI VERİRSE EN AZ 45 DAKİKA SÜRER"

Fatih Demirci: Bizim mezun olan fizyoterapistlerden asgari maaşın altında çalışanlar var. Bu bizi endişelendiriyor. Bu konu hakkında neler yapılabilir?

Erdoğan:Fizyoterapist noktasında gerçekten ihtiyaç var. Biz bu ihtiyacı bakanımla görüştük.Yeteri derecede bizim fizyoterapist alma noktasında kadro tesisini kuracağız. Fizyoterapist bak, geç, masaj yap gönder olmaz. İşin hakkını vermemiz lazım, bu da en az 45 dakikanı alır. İnşallah bunun kapılarını daha da açarak arz talep dengesini kuracağız. Fizyoterapistlerin açıkta kalacağına inanmıyorum. Onlar çok iş bulur.

"2023'E KADAR ÇOK DAHA FARKLI ŞEY YOLUNA GİRECEK"

Nihan Nur Yılmaztürk: Geçtiğimiz yıl 24 Haziran seçimlerinde sistem değişikliğine dair çok güzel söylemler var. Sistem değişikliğinin oturtulamadığına dair söylemler var. Bunun kaynağı nedir?

Erdoğan: Sistem değişikliği kolay bir olay değil. On yılların getirdiği sistemi herkesin de talebi olmasına rağmen değiştiremiyorlar ama siz bunu değiştirmenin kararlılığında adım atıyorsunuz. Rahmetli Demirel, Türkeş, Erbakan hep bu sistemi değiştirmek, Başkanlık sisteminde hep vaadleri olmuş ama başaramamışlar. Ben belediye başkanlığımdan itibaren Başkanlık sistemini hep ifade etmişimdir. En sonunda bir Cumhur İttifakı oluşturduk ve onunla bilikte bu adımı atalım dedik. Sonunda adım atıldı ve Başkanlık sistemine geçtik. Türkiye'de beklentiler çoğaldı. Bir anda hepsinin olması mümkün değil. Şu anda birçok şey oluyor. Süreç giderken bazı şeyler yanlışlar ortaya çıkıyor. Bunları da yolu yürürken görüyorsunuz. Düzeltme yoluna gidiyorsunuz. Bazen mevzuat değişikliği bazen yasal düzenlemelerdir. Sayısal olarak anayasa değişikliğine sahip değilseniz maalesef o düzenlemeyi yapamıyorsunuz. Şimdi Cumhurbaşkanı ve Başkan kanun yapar mı? Bunu ana muhalefetin başındaki zat dahi bilmiyor. Benim bir defa kanun yapma yetkim yok. Cumhurbaşkanının sadece Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yapma yetkisi var. Bu kararnamenin de Anayasaya ters olmaması lazım. Hakkında kanun çıkarılmışsa o konuda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkaramazsınız. Öyle istediğim gibi kararname çıkarırım, yok böyle bir şey. Sadece bütçe kanununda düzenleme yapabiliriz. 2023'e kadar çok şey çok daha farklı şekilde yoluna girecek.

"SEÇİMDEN SONRA BUNLARIN BÜTÜN OYUNLARI BOZULACAK"

Şeyma Bulut: Ülkemizin ekonomik durumuyla alakalı soru sormak istiyorum. Öncelikle sanayi üretiminin artmasıyla geldiğimiz ekonomik yatırımları önemsiyorsunuz. Ekonomik sorunlarımızın sonuna yaklaştığını söylüyorsunuz?

Erdoğan: Son dönemde, son seçim öncesinde Batı ülkemize kur faiz enflasyon üzerinden çok ciddi baskılar uygulamaya kalktı, bizi köşeye sıkıştırmaya yeltendiler. Enflasyondta bir tırmanış sözkonusu oldu. Faizde bu devam etti. Ben samimi olarak şunu söyleyeyim, faiz konusunda hassasiyetlerim var. Şu anda biz faizde iyi değiliz. Enflasyon yavaş yavaş inişe geçmiş vaziyette. Kur şu anda sendeliyor. Beklentileri tabii çok daha yüksekti ama bulamadılar. Şu seçimi hayırlısıyla atlatalım, ondan sonra bunların bütün oyunları bozulacak. Biz şu anda 23 Haziran'da belediye seçimine gidiyoruz.Bu hükümet, kabine seçimi değil.Başkanlık seçimi değil. Ama Batı, dünya bunu sanki bu ülkede başkanlık seçimi var, 23 Haziran'da Erdoğan gidecek bunun yerine başkası gelecek. Böyle bir şey yok. Erdoğan, AK Parti, Kabine yerinde. Milli Eğitim Bakanı, eğitim reformuyla alakalı açıklama yaptı. 2023 hedefi gözüküyor. Bu neticileri 2021-2022 gibi almaya başlayacağız, diyor. Biz 2023'e kadar Türkiye'de neler yapacağız, bunları konuşuyoruz. Ne kadar öğretmen kadrosu vereceğiz? Şehir hastanelerinde neler yaptık, neler yapacağız, bunları konuşuyoruz. Bunları önünüzde bariyer yoksa orada konuşursunuz. Şu anda önümüz açık. 23 Haziran'da İstanbul'da maalesef oyların çalınması üzerine yapılan yenilenme seçimi var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'yle alakalı yapacağımız seçim sonucunda inşallah şunu özellikle temenni ediyorum, buna inancım tam, bu seçim neticesinde benim halkım, vatandaşım daha güzel neticenin olması için oylar yerini bulacak diyecek.

"İDDİALI KONUŞUYORUM 23 HAZİRAN SEÇİMLERİ DAHA DA GÜZEL OLACAK"

Sandıklara bırakın memurları, işçileri memur diye sandıklarda görevlendirdiler. İsim isim verince kaçacak bir yeri kalmadı. Bankalar tutuştu bu sefer. 'Bizden istediler verdik' dediler. Kusura bakmayın bunlar memur değil ki, işçidir. Halkbank, Ziraat Bankası'nda çalışan da işçidir. Özel sektör bankaların tamamı işçi statüsündedir, memur değil. Şimdi bu seçimde bu olamayacak. Her siyasi parti seçim kurulundan isimleri alabilecek. Bu ciddi kontrol mekanizmasıdır. 23 Haziran seçimleri iddialı konuşuyorum, daha da güzel olacak.

"BİR HOCAM SAFAHAT'ı BİR HOCAM NECİP FAZIL'I TAVSİYE ETTİ"

Emine Circi: Gençlikteki başucu kitabınız var mıydı? Bize neyi tavsiye edersiniz? Eğitimin ve gençlerin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Erdoğan: Daha oturmuş kendimize has bir eğitim öğretim sistemi. İnşallah sürekli değişen değil, oturmuş, yerli ve milli bir eğitim öğretim sistemiyle geleceğe ve ders adetlerine boğulan bir sistem değil. Ders adetlerinde sınıflar yükseldikçe azalan ve az dersle çok şeyi veren öğrenci de mezun olduğunda o işin hamallığını değil o işi hazmetmiş, sindirmiş öğrenciler olarak yetişmek. Benim başucu kitabım öğrencilik yıllarımda, Allah rahmet etsin bir hocam 'Oğlum başucu kitabınız Mehmet Akif Ersoy'un Safahat'ı olsun' derdi. Bir hocam da Necip Fazıl'ın İdeolocya Örgüsü'ydü. Şairlerimizin eserleriyle haşır neşir olurdum. Şu anda hayatta Sezai Karakoç, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın eserlerini okurdum. Roman olarak ilk İnce Memed'dir. Çok akıcı bir üslubu vardır. Safahat İstiklal şairimizin de eseri olduğu için onda adeta ruh dünyamın zenginleştiğini gördüm. Üstadın gerek İdeolocya Örgüsü, Çile'de olsun okudum, hayatımızın çerçevesini çizdim.

"ŞİMDİ YURTDIŞINDAN HOCALARIMIZ ARTIK ÜLKEYE DÖNÜYOR"

Varolan üniversitelerimizin kalitesinin yanında acaba o üniversitelere Ağrı, Iğdır, Kars'tan bu çocuğu gönderebilecek mali imkana anneler,babalar sahip mi? Yok. Ama biz üniversiteyi onların ayağına gönderdik. Oradaki üniversiteyi kazanan gencim, Ankara'ya, İstanbul'a nasıl gideceğini düşünmeyecek. Önce şehrinin üniversitesini yazacak. Biz işi kolay kıldık. Bundan sonraki safha da sizin dediğiniz safhadır. Burada illere göre, öğretim üyelerinde yurt dışından geri dönüş başladı. Bizim burslu hocalarımız var. Bir de yard.doç'luğu kaldırdık. Kariyer yapma noktasında doktoradan sonra doçentlik ve profesörlük olayıyla kariyer öğrenciye itimat telkin ediyor.

"MAALESEF YSK MENSUPLARI BUNLARA KARŞI DAVA AÇMADILAR"

Neşva Yarar: İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararıyla birlikte birtakım demokrasi eleştirileri gelmeye başladı. Geçmişte siz de haksızlığa uğramıştınız. Benzerlikler var mı?

Erdoğan: Benim yaşadığımla uzaktan yakından alakası yok. Tercihli sistem vardı. Milletvekili olduğum halde milletvekilliğini kendi partimden olan kişi itiraz ederek YSK vasıtasıyla benden milletvekilliğini aldı. Kimdi? Benim ilçe başkanımdı. Ben o zaman il başkanıydım. Bizde olanda hayır vardır dedik. Sineye çektik. 1994'de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı geldi. Oradaki olayla bunun arasında dağlar kadar fark var. Farklı siyasi parti ve görüşte olanlar itirazını yapıyor. En doğal hakkımız itiraz. Bunu yasalar veriyor size. Belçika'da aynı şey yapılıyor, orada yapıldığında kabul görüyor, seçimin yenilenmesine karar veriliyor. Avusturya'da seçimin yenilenmesine karar verililiyor. Amerika'da Trump, Bayan Clinton'dan 3 milyon az oy aldığı halde seçim kazanıyor. Niye, seçim sistemi onu getiriyor. Bakıyorsunuz YSK mensuplarına çete diyor. Anayasamızın 138. maddesinde bırakın çete demeyi ima dahi edemezsiniz diyor. Maalesef YSK'nın mensupları bunlara karşı dava açmadılar. Bana göre açmaları lazım. Bir yargı mensubuna hakaret edemezsin. Bundan sonraki süreci nasıl götürecekler. Bu kabadayılık yapılacak yer değil. Sandık orada, gidilir, en büyük hakem millettir. Millet ne derse doğru olan odur.

"İBB SEÇİMLERİNDEN SONRA İNTERNET AĞI HIZ KAZANACAKTIR"

Burak Özdemir: Teknoloji hızla ilerliyor. Gençler olarak her zaman daha iyisini kullanmak istiyoruz. İstanbul'un internet kapasitesi belli bir noktanın üzerinde fakat metroda toplu taşımada belli noktalarda sıkıntılar yaşıyoruz.

Erdoğan: Bu ağın genişletilmesiyle alakalı çalışmalar şu anda yapılıyor. Bu konuda İstanbul'da Binali Bey bu işin en önemli çözümüdür. Ulaştırma Bakanlığımızı da ilgilendiren bir konu. Binali Bey'in de dolaylı katkısının olacağı alandır.İnşallah İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinden sonra hız kazanacaktır.

"GAZİOSMANPAŞA KONUSUNU BELEDİYE BAŞKAN VE BAKANIM ELE ALACAK"

Beyza İnan: 7,5 sene önce Gaziosmanaşa Sarıgöl'de yıkım gerçekleşti.Hala bizim evlerimiz yapılmadı.

Erdoğan: Gaziosmanpaşa'yla ilgili olarak konu bana geldi. Şimdi bu konu üzerinde gerek Gaziosmanpaşa Belediye Başkanımız gerekse Çevre Şehircilik Bakanım Murat Kurum Bey, seri şekilde ele alacaklar. Bir önce kentsel dönüşümdeki vatandaşlarımızın yardımcı olması lazım. İnşallah o işi bitiririz.

Fatma Karakoç: Sanatçı davetlerine katılan sanatçılar, oyuncular, gazeteciler sonra CHP adayının sloganını sosyal medya hesaplarından paylaşarak karşı cephesinde yer aldılar. Bu size göre vefasızlık örneği mi?

"BU SLOGANIN ATILAN YER OLAN HALİÇ KONGERE MERKEZİ'Nİ YAPAN BENİM"

Erdoğan: Sanatçı sanatıyla aslında konuşmalı. Sanatçı siyaset yapmalı. Yoksa sanatçı kalkıp da sanatını, bulduu muhabbeti sevgiyi kalkar da bir karşı siyasi anlayışa tavır koyarak genelleştirirse bu ülkede birliğe, beraberliğe katkıda bulunmaz. Bu sıkıntıların kaynağı olur. Sinema, tiyatro vs. alanlarda sıkıntıları olan bu sanat dünyasının bu sıkıntılarını başkanlığımda bizim kabinemiz giderdi. Kendileriyle Külliye'de toplantı yaptık. Bunu görünce ciddi manada ben de üzüldüm. 3-4 gün içinde Haliç Kongre Merkezi'nde bir tanesi bu sloganı atıyor. Haliç Kongre Merkezi'nin temelini atan benim. Kültür Bakanı ile Binali Bey o akşam orada Pazar günü yapılacak operetle ilgili olarak o eseri izlemeye geliyorlar. Bu slogan atılmaya başlandığı anda bile bizim adayımız Binali Bey dönüp onları alkışlıyor. Kucaklayan Binali Bey. Kucaklanmaya muhtaç olduklarını söyleyenleri malesef bu toplumun gerilmesine ne den olanlar. Biz yine sabırla bu yola bu şekilde devam edeceğiz.

"S-400 SİSTEMİNİN TESLİMİ TEMMUZ AYINDAN ÖNE ÇEKİLECEK"

Dış politikamızda iki önemli problem var. Doğu Akdeniz ve S-400 konusu. Sizlerden bilgi istiyorum.

Erdoğan:S-400'le ilgili konuyu bitirdik. Bizim geri adım atmak gibi bir şeyimiz sözkonusu değil. Anlaşmamız Temmuz itibarıyla S-400'lerin bize teslimiydi.Bunu belki de öne çekecekler. Bir savunma sistemidir, taarruz sistemi değildir. Size taarruz varsa bunun karşısında S-400 devreye girer sizi savunmaya alır. Güçlü bir menzili vardır. Bu noktada ödeme planları itibarıyle Rusya Federasyonu bunu bize çok uygun şartlarda vermiştir. S-400'den sonra bir de S-500 sözkonusu. Yine ortak üretim sözkonusu olacak. Biz bunu yaparken Amerika diyor ki,

"BİRAZ NAZ YAPIYORLAR ER YA DA GEÇ F-35'LERİ ALACAĞIZ"

Biz sizden Patriotları Obama döneminde istedik dedim. Obama bize 'kongre müsaade etmiyor' dedi. Sayın Trump'a 'Bu işin önünü kesen sayın Obama oldu' dedik. Sen kongreden çıkartabiliyorsan biz patriotta alalım. Hem S-400'müz hem patriotumuz olsun. F-35'te ise 5 taneyi bizim generalimize ve pilotlarımıza teslim ettiler. Amerika'da şu anda onlar. Simülatörleri teslim etmediler. Aparatlar buraya gelmedikten sonra 7 milyar dolarlık oraya parça üretimimiz var. Ben biraz bize naz yapıyorlar, orta sahada top çeviriyorlar ama bu işin olmayacağı noktasında değilim, er ya da geç F-35'leri teslim alacağız, aparatları da teslim alacağız. S-400'lerde inşallah ülkemize gelecek.

Ruh sağlığı çalışanları ile ilgili meslek yasası oluşturmaya çalışılıyor...

Erdoğan: Şu anda bir çalışma olduğunu biliyorum ama hangi safhada olduğunu bilmiyorum. ASTEP'le ilgili 4 bin kişinin alımı konusunu Zehra Hanım'la içeride bir görüşün bakalım ne safhada.

Abdurahman: Devlet tarafından girişimcilere destekler var. Cumhurbaşkanı Yatırım Ofisi yeni kuruldu. Bir ada konuşulmuştu.

Erdoğan: Devlet üniversitelerin aldıkları teşvikler daha fazladır, özel üniversitelerin o kadar değildir. Bu konuda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla irtibata girerseniz. Ayrıca ciddi destekler var. Mustafa Varank Bey'le irtibat kurmanızda ciddi fayda var.

"SİHA'NIN BİR DE BALİNASI VAR Kİ FELAKET BİR ŞEY"

Biz şu anda SİHA'yı İHA'yı ihraç eder hale geldik. SİHA'nın balinasını üretiyoruz. Bu felaket bir şey. Balinanın her iki tarafına 1,5 ton ağırlığında bombalar yerleşiyor. Kalkıyor ve insansız olarak gereğini yapıyor. Savunma sanayinde yüzde 68 yerlilik oranına ulaştık. Eskişehir ciddi manada merkez oldu. Savaşın da bir matematiği vardır. Onu da iyi uygulamamız lazım. Adımlarımızı atacağız, atıyoruz. Suriye'de yoğun bir şekilde gerekli dersleri veriyoruz, vermeye devam edeceğiz. Artık biz 'şunu verirler mi, bunu verirler mi' diye düşünmüyoruz. Elhamdülillah elimizde var. GÜcünüz olursa caydırıcılığı yapmamız lazım.

"MUHALEFET ETMEK İÇİN MUHALEFET EDİLMEZ"

Erdoğan: Batı dünyasında diyelim ki iktidar bir şey getirdi. Muhalefet enine boyuna inceler, hakikaten ülke için faydalı ise, millet için faydalı ise kalkarlar desteklerler. Bizde şu beyaz, muhalefet ona siyah der. Ya beyaz be! Hayır siyah. Muhalefet anlayışı bu olursa bundan ülke, millet zarar görür. Muhalefet etmek için muhalefet edilmez. Mesela Anayasa Mahkemesi'ne sürekli yasaları götürürlerdi. Çoğunda mahkeme iade ederdi. Böyle bir şey olmaz ki. Yaptığın iş doğru olsun, iktidar da senden istifade etsin. Demokrasilerde hakikaten samimi, dürüst muhalefet ülkeye güç katar. Ama o samimi olmazsa, art niyetli olursa bugün olduğu gibi o da kan kaybettirir. Temenni ediyorum ki, bunları aşarız.

"KATI ATIKTAN ÇOK CİDDİ BİR KOMPOST GÜBRE ÜRETEBİLİRİZ"

Ayşe Demirci: Sıfır atık güzel proje. Bu konuda sürdürülebilir beslenme eğitimleri her alanda yaygınlaştırılabilir mi acaba?

Erdoğan: Bizim hanım sıfır atık konusunda Türkiye'de bir çalışmayı başlattı ve götürüyor. Devletin tüm kurumlarında sıfır atıkla ilgili geri dönüşüm noktası dahil oraya kadar bu işin üzerine gidiyoruz. Metaller ayrı yerlerde, kagıtlar organik, inorganik ayrı ayrı yerlerde depolanmak suretiyle nasıl istifa edebiliriz üstüne gidiliyor. Bu on yıllardır yapılmayan işlerdi. Bunu iyi değerlendirdiğimiz zaman, mesela organiklerde kompost gübreyi üretebiliriz. Tarımda çok ciddi bir açığı kapatırız. Hani diyoruz ya doğal ürün. Yeri gelecek tıp dünyası da sağlık dünyası da ne neyi tetikliyor bunun adını koyacaklar. Ben diyorum ki, kanser vakalarında gübreleme dediğimiz olayda, doğal gübre değil, belki de bu sağlıksız besin, bunlardan dolayı maalesef bedelini asrın vebası olarak görüyorum bununla ödüyoruz.

"RUSYA İLE ÇİN'İN DENGE UNSURU AÇISINDAN ÖNEM ARZEDİYOR"

Çin şu anda dünyadaki üç önemli ülkeden bir tanesi. Amerika, Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya. Tabii Amerika'nın son zamanlarda Çin Halk Cumhuriyeti'yle sürtüşmeye girmiş olması Çin'in de karşı bir hücuma geçmesine neden oldu. Aynı şekilde Rusya ile olan bu karşılıklı ataklar yaptırımlar vesaire. Siyaseten Rusya Federasyonu ile Çin Halk Cumhuriyeti aynı siyasi tercihlerde aynı yeri paylaşıyorlar diyebilirim. BM Güvenlik Konseyi'nde Amerika, İngiltere, Fransa bir blokta yer alıyorsa genelde Çin'le, Rusya aynı blokta yer alıyor. Bu bir yerde de denge unsuru olmaları bakımından da önem arzediyor. BM'deki 186 ülkenin onlar üzerindeki tesiri çok fazla olmuyor. Geçici üyelerin daimi üyelerin üzerinde bir tesiri yok. Sadece bir marka. Geçici üye, bu kadar. Her şey o 5 tane üyenin dudağı arasında. Onun için dünya 5'ten büyüktür diyorum, benim tezim de bu. Bunu yaygınlaştırmamız gerekiyor. Oturup ikili toplantılarda kimse aksini savunmuyor. Doğru ama, diyorlar. Bu 'ama' çok tehlikeli bir kelime, bundan sıyrılmamız lazım. Suriye'de, İdlib'de olanlar. Yüzlerce, binlerce kişi ölüyor. 3 milyon 600 bin kişi bizde. Ana muhalefetin başındaki zat 'Ben bunları kovarım' diyor bir belediye başkanı 'Ben bunları burada yedirmem, içirmem' diyor. Allah göstermesin bizim başımıza gelse, herkes bize kapısını kapasa halimiz nice olur.

"ARAPÇA BİRLEŞMİŞ MİLLETLER'DE KONUŞMA DİLİ BE CAHİL"

Bu Avrupa Birliği bu Batı dürüst değil. Bu millet başka. 'Ben diyor bu Arap harflerini burada görmeyeceğim' diyor. Bu terbiyesizlik! Senin görmek istemediğin Arap harfleri BM'de konuşma dili olarak kullanılıyor be cahil! Biz orada konuşma dili olarak kullanılmıyoruz. Arapça şu anda uluslararası literatürde yerini almış. Sen bakkalın üzerinden o tabelayı kaldırsan ne olur, kaldırmasan ne olur? Önemli olan insanlık. O Ege'de, Akdeniz'de bu yavrular o denizlerden kurtarıldığı zaman bunun Allah katında karşılığı nedir, ne değildir, biz buna bakacağız. Biz yaradılanı yaradandan ötürü seveceğiz. Bizim kavramımızda iki kavram çok önemlidir. Muhacir ve Ensar. Benim peygamberim muhacirdir, Medine ensadır. Ana muhalefetinin başındaki zat ne demiş bizi bağlamaz. Türk İslam medeniyetinin tarihinde bu var.

"ÜLKEMİZDEN BEYİN GÖÇÜ MİNİMİZE OLMUŞTUR"

Burcum Kaymak: Çok sayıda beyin göçü yaşandığını görüyoruz. Köklü liselerde okuyan öğrenciler yurt dışında okumak istiyorlar. Ondan sonra da oranın vatandaşı olmak istiyorlar. Sundukları projeler burada onaylanmıyor, yurtdışında kabul görüyorlar.

Erdoğan: Şimdi şaşırdım. Sizin söylediğiniz 10-15 sene önce olabilirdi. Şu anda biz Batı'nın ilmini alma noktasında taleplerimiz vardır ama beyin göçü minimize olmuştur. Şimdi tam aksine geri göç başlamıştır. Gerek üniversitelerimize gerekse sağlıkta hastanelerde bunları almaya başladık. Şu anda Avrupa'dan bizim hastanelerimize gelen hastalar var. İskandinav ülkelerinden, Hollanda'dan bize şu anda hasta geriyor. Gerek hastanelerimizin kalitesi, doktorlarımızın nitelikleri sebebiyle bir dönüş var. Ciddi manada bir hasta noktasında hamdolsun sağlık turizminde faaliyetimiz her geçen gün artıyor. Sizin dediğinize şöyle yaklaşacağım, biz yurtdışına kariyer için öğrenci gönderiyoruz. Bunları biz devlet olarak yapıyoruz. Bununla onu birbirine karıştırmazsak iyi olur diye düşünüyorum. S-400'de ortak üretim için 100 mühendisimizi oraya gönderdik. Nükleer enerjiyle ilgili yüzlerce mühendisimizi Rusya'ya gönderdik.

Kübra Demirci: Sosyologlar Derneği'nin bizimle paylaştığı Okul Sosyoloğu Projesi vardı. Konu hakkında yürütülen çalışma var mı? Sosyologların hastane ya da başka kurumlarda istihdamı için neler yapılabilir?

Erdoğan: Sosyolog hakikaten çok çok önemli. Yöneticilerin de ihtiyacı var. Eğitimde de bence çok çok önemlibir alan. Burada eğitimciliği de devam ettirirsen isabetli olur.

Bedelli askerlikle ilgili fiyat konusunu konuşmadık sayın Cumhurbaşkanım. Mili Savunma Bakanımız bir fiyat söyledi. Şu 31 milyar küsur askerlik bedeli oldu. Evlenecek arkadaşlarımız var.

Erdoğan: 31 milyar diye bir rakam yok. Hulusi Paşa'nın açıklama böyle miydi Fahrettin Bey? Yanlış açıklama mı var? 31 bin TL. Yani bu aslında oradaki askerlik süresi içerisinde 6 aylığa muadil bir rakam. Ayda 5 bin küsur alıyor, onu 6 ayla çarp. Dolayısıyla alacağı maaş karşılığı bir ödemedir.

Furkan Beyhan: Daha önceden hayal olan Marmaray, Avrasya Tüneli, Üçüncü Havalimanı gibi asrın projelerine imza attınız. Kanalistanbul ne aşamada?

"KANALİSTANBUL PROJESİNDEN GERİ ADIM SÖZKONUSU DEĞİL"

Erdoğan: Öncelikle bizim şu anda Boğaz'la ilgili olarak üç katlı projemiz var. Bu projel yine denizin altından geçecek olan proje. Bununla ilgili çalışmalarımız hazır. İhalesini yapıp inşallah uygulamaya sokacağız. Buradan beklemek gibi bir şey sözkonusu değil. Kanalistanbul şu anda bazı ülkelerin ve firmaların ona da talepleri var. Bu taleplerle birlikte Kanalistanbul'u devreye sokacağız. Geri adım atmak sözkonusu değil. Dünyanın en saygın şu anda projelerinden birisi olarak görüyoruz. Orada çift şehir planlıyoruz. Karadeniz'le Marmaray'ı ayıracağı için orada her iki tarafta muhteşem şehirler oluşturacağız. Bunlar sıfırdan başlanacağı için proje de ihtişamıyla dünyada bir farklılık ortaya koyacak. Bu farklılığıyla beraber Kanalistanbul kendinden bahsettirecek. Suveyş, Panama kanalını herkes bilir. İstanbul, İstanbul Boğazı ile bir de Kanalistanbul'la dünyada farklı bir yere oturmuş olacak.

"İŞADAMLARININ KULLANACAĞI BİR HAVALİMANI YAPACAĞIZ"

Marmaray'ı 29 Ekim 2013'den bugüne kadar 341 milyon 432 bin yolcu taşındı. Görülen işi ortaya koyması bakımından önemsiyorum. Osmangazi Köprüsü biliyorsunuz bu da İstanbul-İzmir arasını birbirine bağlayan çok önemli hat.Aynı zamanda İstanbul-Bursa arasında önemli hat. Osmangazi Köprüsü 2016 yılının Temmuz ayında trafiğe açıldı. Bugüne kadar 22 milyona yakın araç geçti. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Karadeniz'e çıkacağımız o yerde 26 Ağustos 2016'da açtık, oradan da 41 milyon araç geçmiş bulunuyor. Avrasya Tüneli 19 Aralık 2016 tarihinde açıldı. Bugüne kadar 40 milyon araç geçiş yapmıştır. Biz geldiğimizde Şehitler Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet vardı. Üçüncü köprüyü yaptık, bir Marmaray bir de Avrasya'yı yaptık ki şehir trafiğini rahatlatalım. İstanbul Yeni Havalimanı 26 bin 862 bin uçak iniş-kalkış yapmıştır. İç hatlarda 1 milyon 7 bin, dış hatlarda 3 milyon 405 bin olmuştur. Atatürk Havalimanı Millet Parkı haline geliyor. Şu andaki mevcut binaları fuara dönüştürmek istiyoruz. Buralar fuara dönüştüğü zaman hem Millet Parkı hem fuar bir de uluslararası uçuşlarda işadamların geleceğinin bir bölümünü ona ayırmış olacağız. Şehir içinde bir havalimanı bulunmuş olsun.

"ONLAR YAPMASA DA BİZ YAPANI BULACAĞIZ"

Boşnak öğrenci: Ülkemizde yapılan ekonomik saldırıların farkındayım. Neden sözüm ona ülkemizdeki sözüm ona patronlar destek olmak yerine köstek oluyorlar. Biz Boşnak olarak Türklerden birlik olmayı öğrendik. Neden böyle davranıyorlar?

Erdoğan: Maalesef bu dediğiniz tipler burjuvazi, bunlar yerli olamadılar. Milli olamadılar. Bu milletin ekmeğini yediler ama bu millete hala ekmeğini yedikleri halde ne yazık ki bazıları ihanet etmeye devam ediyorlar. Geçenlerde bir tanesini bir toplantıda söylemek zorunda kaldım, söyledim. Ben bu milletin değerlerine saygısızlık yapana eyvallah edemem. Hans'ın, Corc'un ağzıyla konuşanlara haddini bildirmek gerekir. İstihdamı konuşuyor, sen bu kadar zenginsin, ne olur fabrikana 50 kişi fazla alsan. Ölür müsün, biter misin ya. Yapmazlar, ama onlar öyle yapmasa da biz yapanı bulacağız, onlarla da bu yolda yürüyeceğiz. 2,5 milyon istihdamda artış hedeflemişiz. Türkiye'de oda borsa hepsini topladım. Sözü verdiler. Bakıyorsun bir tane bu tür birisi çıkıp diyor ki, 'Sen iktidarın yardımcısı mısın, sen orada bakan mısın' diyor. İktidar işsiz insanlara iş istiyor. Bu gemi hepimizin değil miyiz? Batarsan beraber batmayacak mıyız? Krediyi sıkıştığında bizim kapıyı çalışıyorsun. İşsize niçin devreye girmiyorsun. Burada bütün STK'larla beraber çalışırım. Vermeyenler yoluna verenler biz yolumuza devam ederiz. Olay bu kadar basit. Bunu yapıyoruz, yapacağız.

 

SON VİDEO HABER

Türkiye'nin ilk kuantum bilgisayarı 'QuanT'

Haber Ara