Cumhuriyet yazarı Doster'den CHP'ye eleştiri: Çok ödün vermiş
Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Doster, Millet İttifakı'nın 'altılı mutabakat metni'ni eleştirerek, 'CHP; ittifakı ayakta tutmak ve genişletmek için parti kimliğinden, parti ideolojisinden, siyasi önceliklerinden çok ödün vermiş' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2022-03-19 08:36:48

Güncelleme Tarihi: 2022-03-19 08:36:48

Millitet İtifakı liderlerinin bir araya geldiği toplantıdan sonra aldığı "Altılı Mutabakat metni" kararlarına tepkiler sürüyor.

"Altılı Mutabakat" kararına bir tepki de Cumhuriyet yazarı Barış Doster'den geldi.

Doster, "Belli ki metni hazırlayanlar, akil insanlar heyetinden, yetmez ama evet korosundan, numaracı cumhuriyetçilerden, FETÖ'nün solcularından, neoliberal rüzgârlardan etkilenmişler." dedi.

Barış Doster'in bugün yayımlanan, "Altılı Mutabakat ve kafa karışıklığı" başlıklı yazısı şöyle:

Millet İttifakı'nı oluşturan dört partinin, yanlarına AKP'den koparak kurulan iki partiyi de alarak güçlendirilmiş parlamenter sistem vurgusuyla açıkladıkları metin, çok tartışıldı, çok eleştirildi.

Özellikle 1921 ve 1961 anayasaları konusundaki kafa karışıklığı, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ve laiklik konusundaki gönülsüzlük dikkatlerden kaçmadı. Belli ki altı parti arasında, merkez soldaki tek parti olan, dahası ittifakın öncüsü, en büyük partisi olarak öne çıkan CHP; ittifakı ayakta tutmak ve genişletmek için parti kimliğinden, parti ideolojisinden, siyasi önceliklerinden çok ödün vermiş. Metin yazılırken, komisyonda, hiç CHP temsilcisi olmasaydı, metin çok da farklı olmazdı. Altı partinin, aylarca çalışarak yazdıkları metne ilişkin saptamalarımızı, Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle, üç hafta gecikerek de olsa, sıralayalım.

Birincisi, Türkiye'nin siyasal gelişimine, çok partili yaşamın evrelerine, anayasalara, o anayasaların hangi koşulların ürünü olduğuna ilişkin bilgi eksikliği ve kafa karışıklığı dikkat çekiyor. Anayasanın ideolojik boyutunu, devletin kuruluş felsefesini, önceliklerini, hedeflerini, stratejik tercihlerini yansıttığını; devlet, toplum, yurttaş arasındaki ilişkileri düzenleyen temel metin olduğunu görmezden geliyor.

İkincisi, güçlendirilmiş parlamenter sistem üzerinde mutabakat sağlamak için kimsenin kolay kolay karşı çıkmayacağı öneriler olsa da (cumhurbaşkanının görev süresi, yüksek yargıya ilişkin düzenlemeler, siyasi etik, siyasetçilere yapılan bağışlar, seçim barajı, çoklu baro vb.), siyasetin ideolojik, sınıfsal boyutu çok geriye itiliyor. Belli ki beş sağ partinin öncelikleri karşısında, beşinin toplamından daha çok oy alan CHP esneklik göstermiş.

FEODALİZM ÜZERİNDEN FEDERALİZME GİTMEK

Üçüncüsü, Türkiye'nin demokratikleşmesi sadece güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüşle mi mümkün? Daha fazlası mı gerekli? Partilerin kendi içlerinde demokratik olmadıkları ve genel başkanlardaki saltanat yetkisi bilinirken, bunu yok sayıp ülkemizi demokratik, özgürlükçü, katılımcı, toplumcu bir düzene taşımak kolay mı?

Dördüncüsü, mutabakat metnine imza koyan partiler, ekonomi, dış politika, eğitim, sağlık gibi çok önemli konularda ne düşünüyorlar? Mesela, mevcut iktidarın uzun yıllar en önemli bakanlarından olan Ali Babacan'ın ekonomik tercihleriyle CHP'ninkiler benzeşiyor mu? Mevcut iktidarın uzun yıllar dışişleri bakanlığını, başbakanlığını yapan Ahmet Davutoğlu'nun dış politika tercihleri hakkında, CHP ve İYİ Parti ne düşünüyor?

Beşincisi, önemlisi, metindeki alt kimliklerin siyasallaşmasına, anayasal güvenceye alınmasına ilişkin yaklaşım çok sorunlu. Yurttaş kimliği yerine adeta feodal bağlar öneriliyor. Bu işin sonu, yurttaşların eşitliğinin zıddı olan eşit yurttaşlığa, federalizm önerilerine, devletin dili Türkçenin yanına başka dillerin eklenmesine varır. Çok tehlikelidir.

Belli ki metni hazırlayanlar, akil insanlar heyetinden, yetmez ama evet korosundan, numaracı cumhuriyetçilerden, FETÖ'nün solcularından, neoliberal rüzgârlardan etkilenmişler. Toplumculuğun yerine sivil toplumculuğu, sınıf siyasetinin yerine kimlik siyasetini koyan çevrelere selam yollamışlar.