Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan, bir dönem aynı gazetede yazan Dücane Cündioğlu hakkındaki eleştirisini paylaşması üzerine Cündioğlu sert tepki gösterdi. Cündioğlu'nun kendisi hakkında kullandığı ifadeler üzerine yeni bir paylaşımda bulunan Kılıçarslan, Cündioğlu'nu savunanlara uyarıda bulundu.
Cündioğlu'nun Eylül 2007'de Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan röportajı...
"HAPİS YATMIŞ, ZEKİ VE DONANIMLI DÜCANE"
Biraz uzun yazacağım ama bu mesele de sadece uzun konuşulabilir bir mesele.
Seneler önce birinde Dücane'ye "nasılsın abi?" dediğimde bana şöyle cevap vermişti: "Nasıl olayım? Türkiye'de felsefe yapan tek insan olmanın sıkıntılarını yaşıyorum."
İnanç ve onun görüngüleri çok ilginç meselelerdir. Bir inanç biçimi olarak Ateizm de böyledir. Dücane için zannediyor ve anlıyorum ki inanç hep "dışrak" olmuş. Başkasını, ötekini tenvir etmek için araç olmuş. Zaten videoda da "bir şey olacak, her şey yerli yerine oturacak ve ben ey insanlar diye başlayacağım" diyor. Yani şu: O aydınlanma, o bilinç hali kişisel bir inanç teslimiyeti için istenmiyor. Ötekini, başkasını aydınlatmak için arzu ediliyor.
Yine geldik mi Yunus dedemizin "ilim ilim ilmektir / ilim kendin bilmektir" dediği yere? Geldik. Resulullah(s.a.v) "faydasız ilimden Allah'a sığınırım" diye dua ettiği yerdir burası. Hayır, kolaya kaçıp "cehalet mi öneriyorsun bize?" diye soramazsınız bana. Çünkü "ilmimi artır" diye de dua ediyor Peygamberimiz. Dolayısıyla "amaca matuf olmayan öğrenme" bahsi üzerine düşünelim diyorum. Amaç ne: "Kendini bilmek." Hedef ne: "Rabbini bilmek."
İnanmayı (her türlüsünü) "kendi yolculuğu için istememek" bazı acıklı sonuçlar doğurur her seferinde.
Bir başka patika şudur. Hapis yatmış zeki ve donanımli bir Ülkücü olarak Dücane, bizim mahallede aradığı "tenvir ve irşat ortamı"nı hiçbir zaman ele geçiremedi. Bunun pek çok sebebi var ama tabii en önemlisi bizim mahallede "yıldız" sayısı hep çok olageldi. Dücane kendi istediği atmosferi oluşturamadı bir türlü. Tabii burada özür dileyerek söyleyeceğim "tahammül edilmesi neredeyse imkansız kibri" de onu seven, önemseyen, destekleyen insanların uzaklaşması sonucunu doğurdu. Ve hayır, ben onlardan biri değildim. Böyle bir istifhama sebebiyet vermek istemem. Birkaç Çengelköy sohbeti, sair birkaç karşılaşma dışında bir temasım olmadı, olsun da istemedim.
"ATEİST-BİLİMCİ ARKADAŞLARA TAVSİYE"
Ateist-bilimci arkadaşlara bir tavsiyem var. Dücane'yi bir üstat, bir mürşit olarak kabul edip bağrınıza basın. Kibrine tahammül gösterin. Hem zaten böyle donanımlı adam yok sizin mahallede. Türkçeye henüz çevrilmemiş literatürü falan çok yakın takip ederdi eskiden. Hala öyleyse Ateist-bilimci çerçevede çok dişe dokunur şeyler söyler. Sizin o tespitlerin zaten yapıldığını anlamanız ise on yıl falan sürer. Bizim mahallede bu süre bir ara 1 yıla kadar düşmüştü. Bizde de çöllesme olduğu için arttı sonradan.
Ve son söz. Benim İslam'dan ve Kur'an'dan anladığım şudur: Allah kuluna "artistlik yapma, kendini kurtarmaya, bana teslim olmaya bak. Sen bana teslim olmayı başarırsan ben sana hiç ummadığın yerden nimetler(ilim, feraset, basiret, mal-mülk, huzur vb.) veririm" diyor. Çok özet oldu ama ana fikir bu bence.
Allah hepimize istikamet ve feraset versin."
Bu paylaşımın ardından Cündioğlu, Kılıçarslan'ın kendisine iftira attığını iddia etmiş, "bunlar ne namussuz insanlar" şeklinde sert tepki göstermişti.
KILIÇARSLAN'IN O VİDEOYA CEVABI
Kılıçarslan, Cündioğlu'nun kendisine yönelik o ifadeler kullanmasının ardından Cündioğlu'nu savunan kitleye şu mesajı gönderdi:
"Anlamadım Dücane'nin çektiği leş video için nasıl bir cevap beklediğinizi. "Bir kere video bütünüyle beni haklı çıkarıyor" mu diyeyim. Bu zaten görünüyor açıkça. "O tweeti attıktan sonra Dücane'yi eskiden yakın tanıyan 20'yi aşkın insan arayıp teşekkür etti bana" mı diyeyim? Cidden ne diyeyim? "Onlar sanat tarihçisi, ben ressamım" diyen o kibir videoda açıkça görünmüyor mu?
Ama bir not yazayım. Bacaklarım titremeden gözlerinin içine bakamıyormuşum güya. Bu, böyle olsa bile Dücane'nin bunu böylece söyleyecek kadar alçalması da mı hoşunuza gitti cidden? Nasıl insanlarsınız siz yahu?"