FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
Savunma yapan sanık eski binbaşı Taha Fatih Çelik, 10 Temmuz 2016'da bayram izninden döndüğünü, taarruz helikopter tabur komutanı Özcan Karacan'ı arayarak kendisine bilgi verdiğini ifade etti.
Karacan'ın kendisine "Çok gizli bir faaliyet olacağını" söylediğini, bu kapsamda da çarşamba günü yarbaylar İlkay Ateş, Erdal Başlar ve Özcan Karacan ile bir AVM'de buluştuklarını anlatan Çelik, buradan bir eve giderek sivil bir şahıs ile toplantı yaptıklarını belirtti.
Buluşmaya gelen sivilin asker olabileceğini ancak açık kimliğini bilmediğini öne süren Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sivil şahıs, '15 Temmuz gecesi çok gizli bir faaliyet yapılacak. Bu konuda komutanlarınızın vereceği talimatlara uyun.' dedi. Yarbay Erdal Başlar'ın, ABD'nin bu konuda ne düşündüğünü sorması üzerine şahıs, 'Bunları kimse sevmiyor. Hiçbir sıkıntı yok. Herkes bu işin içinde. Tüm kuvvet komutanları, MİT, emniyet de bu işin içinde' dedi. Daha sonra bu şahıs gitmesi gerektiğini, uçağının olduğunu söyleyerek evden ayrıldı."
"FAALİYET BAŞLADI"
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da rutin mesaisine devam ettiğini belirten Çelik, iş yerinden ayrılmak üzereyken dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın kışlaya ziyaret gerçekleştiğini ifade etti.
Çolak'ın kışladan ayrılmasından sonra 22.00 sularında bazı askeri personelin Kara Havacılık Komutanlığına gelmeye başladığını, bir süre sonra tabur komutanı Karacan'ın gelerek, "Faaliyet başladı" dediğini aktaran Çelik, eski yarbay İlkay Ateş ile aynı helikopterde uçuşa başladıklarını kaydetti.
Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
"İlk önce Akıncı Üssü'ne doğru uçuş yaptık. Kule bize yaklaşmak için izin vermedi. Daha sonra anladığımıza göre bizden 'Yurtta Sulh' dememizi bekliyormuş. Daha sonra tabur komutanı Karacan, Genelkurmay üzerinde uçuş yapmamızı söyledi. 'Genelkurmay başkanımızı alacağız, alana kadar ayrılmayın' dedi. Tabi bir sıkıntı olduğu belli. TOMA'lara ateş ediliyor, aşağıda çatışma var. Müteakiben İlkay Ateş yarbayım atış yapmamak için silah sistemlerinin arızalı olduğunu söyledi. Daha sonra Akıncı'ya giden helikopteri aldık. Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığına gitmemiz söylendi. Bize burada çatışma var dediler. Çatışma olmadığını görünce Beştepe'ye gittik. Sürekli bize nizamiye bölgesine atış yapmamızı söyledi tabur komutanı Karacan. Nizamiyede kimse yoktu. Emri Karacan'dan aldık ama o kimden alıyor bilmiyorum. Karacan'ın bizim uçuş yaptığımız bölgeyi görme imkanı yok.
Bize sürekli atış yapmamızı söylemesi üzerine boş olduğunu tespit ettikten sonra ormanlık alana atış yaptık. Karacan bundan sonra TRT'ye gitmemizi söyledi. TRT'de de boş bir araziye atış yaptık. Olayların içinden çıkmak istiyoruz ama ne olduğunu bilmiyoruz. Müteakiben Ateş ile dönüşe yöneldik. Bu sırada isabet aldı helikopter. Bize daha sonra Genelkurmay'a tekrar gitmemiz söylendi ama biz helikopterin isabet aldığını bahane ederek iniş yaptık ve daha sonra hiç uçuş yapmadık."
"İNANDIĞINIZ ŞEYLERİN YANLIŞ OLMASI DA BÜYÜK YIKIM"
Sabah 06.00 sularında kışlanın tahliyesinin kararlaştığını, bunun üzerine 4 helikopterle Akıncı Üssü'ne gittiklerini bildiren Çelik, Akıncı'dan ayrılmasından sonra İstanbul'a gittiğini, oradan memleketine geçip bir süre saklandıktan sonra polise teslim olduğunu anlattı.
Çelik, "Ben bu yapıya dini hislerimle girdim. Terör faaliyeti amaçlı girmedim. Manen çok büyük bir yıkıntı yaşadım. İnandığınız şeylerin yanlış olması da büyük yıkım." diye konuştu.
Savunmanın ardından mahkeme Başkanı Oğuz Dik, sanık Çelik'e, "Bazı sanıklar bana işkence yapıldı, baskı yapıldı diyerek itiraflarından vazgeçiyor. Sana baskı yapıldı mı?" sorusunu yöneltti.
Çelik, "Bana hiçbir şekilde baskı yapılmadı." ifadelerini kullanarak savunmasını hür iradesiyle verdiğini dile getirdi.
İDDİANAMEDEN
Çelik, soruşturma aşamasında verdiği beyanlarında, 1993'te ortaokul son sınıfta FETÖ yapılanması ile tanıştığını, 2013'te Ankara'ya geldikten sonra da "Kara Havacılık Komutanlığı imamı" olarak bildiği "Akif" kod isimli şahıs ve "Barış" ve "Arif" kod isimli örgüt üyeleriyle irtibatının devam ettiğini söylemişti.
Eski tabur komutanı Karacan ve İlkay Ateş de FETÖ ile irtibatlı olduklarını itiraf etmişlerdi.