Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahı'nda yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de yer aldığı 221 sanığın yargılandığı davanın 11'inci celsesinde Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğünde görevli eski Kurmay Albay Osman Kılıç savunma yaptı.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve tarafların avukatları katıldı.
Davanın 11'inci celsesi, Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğünde görevli eski Kurmay Albay Kılıç'ın savunmasıyla başladı.
Kılıç, askeri hattan aranıp Hava Kuvvetleri Komutanlığının düzenleyeceği ödül törenine yardımcı olmasının istenmesi üzerine Akıncı Üssü'ne gittiğini, böyle bir durum olmadığını anlayıp çıkmak istediğinde buna izin verilmediğini savundu.
Nizamiyeden giriş çıkışların yasaklandığını anlatan Kılıç, bir süre sonra Şükrü Seğmen'in arayıp Genelkurmay Başkanı'nın durumunu sorduğunu, kendisinin ise Akıncı Üssü'nde olduğunu, Genelkurmay Başkanı'nın durumunu bilmediğini, tüm uçuşların iptal edildiğini söylediğini aktardı. Kılıç, Seğmen'in, Semih Terzi'nin kendisini aradığını ancak görevi söyleyemeyeceğini ilettiğini bildirdi.
Bulunduğu odada İstanbul Boğaziçi Köprüsü'nün askerler tarafından kesildiğini gördüğünü, TSK'nın yönetime el koyduğunu duyduğunu dile getiren Kılıç, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın gelerek komutayı ele alacağının konuşulduğunu ileri sürdü.
Bir süre sonra helikopter sesi duyulunca, Genelkurmay Başkanı'nın geldiğinden bahsedildiğini aktaran Kılıç, Mehmet Dişli'nin bulunduğu binaya girdiğini gördüğünü söyledi.
Kılıç, bir albayın gelerek, "Gökhan Şahin Sönmezateş ve Şükrü Seğmen ile irtibatı olan var mı" diye sorduğunu, kendisinin Seğmen ile görüşüp, uçuşların iptal edildiğini söylediğini belirtmesi üzerine albayın "Kafanıza göre iş yapmayın." diyerek kızdığını anlattı. Osman Kılıç, Şükrü Seğmen ile farklı bir görüşmesinin bulunmadığını öne sürdü.
Daha sonra telefonlarının ellerinden alındığını iddia eden Kılıç, gece yarısı nizamiyede vatandaşlarla çatışma yaşandığını duyduğunu, sabaha kadar burada beklediğini, öğlene doğru askeri savcının geldiğini bildirdi.
Kılıç, iddianamede, Akıncı Üssü'ne gittiğinde Akın Öztürk, Hakan Evrim ve Mehmet Dişli'yi gördüğünün belirtildiğini ancak bu kişilerin üsse gittiğinde orada olmadığını, onları sonradan gördüğünü söyledi.
"Genelkurmay Başkanı'nın yanına gitmek istediği ancak Mehmet Dişli'nin talimatıyla bulunduğu yerde kaldığı" yönündeki beyanını da kabul etmeyen Kılıç, "Dişli ve Evrim'in orada bulunanlara talimat verdiği, bu nedenle onların darbe girişimini yönettiği kanaatini taşıdığı" yönündeki ifadesini de reddetti.
Olay günü sabah 10.00'dan itibaren öncelikle Zırhlı Birliklere, ardından sırasıyla Genelkurmay Karargahı'na, Jandarma Okullar Komutanlığına, yeniden Genelkurmay Karargahı'na, Kara Havacılık Komutanlığına, tekrar Zırhlı Birliklere uğrayıp denetimlerini tamamladıktan sonra Akıncı Üssü'ne gittiğinin ifade edildiğini hatırlatan Kılıç, söz konusu saatlerde Merkez Orduevi'ne gittiğini, Demetevler'de ev ve çocukları için okul baktığını, orduevi ve gittiği okulların giriş çıkış kayıtlarına bakılabileceğini söyledi.
Söz konusu saat aralığında belirtilen birlikleri denetlemesinin mümkün olmadığını savunan Kılıç, "Yemeden, içmeden sürekli denetleme yapsam, her birlik için 1 saat gerekir. Hızır Aleyhisselam yardımcım olsa bu kadar birliği bu sürede denetleyemem." ifadesini kullandı. Kılıç, denetleme yaptığı belirtilen birliklerdeki kayıtların da incelenmesini istedi.
Görüşmeleri kabul etmedi
Telefonuna ait o geceki HTS kayıtlarına değinen Kılıç, telefonunun saat 23.30'dan sabah 07.00'ye kadar elinde olmadığını savunarak, bu saat aralığındaki görüşmeleri kabul etmediğini kaydetti.
Özel Kalem Müdürlüğünde görev yapması nedeniyle gerek TSK içinde gerekse sivil makamlarla irtibatının bulunduğunu anlatan Kılıç, 15 Temmuz günü çok sayıda asker ve sivilin kendisini aradığını belirtti.
Kılıç, arayanların genel olarak "Durum nedir, ne oluyor? Sen neredesin? Genelkurmay Başkanı nerede? Darbenin dışında mı? Kuvvet komutanları orada mı? Sıkıyönetim mesajı aldık, ne yapalım?" diye sorduklarını, kendisinin de bulunduğu durumu izah etmeye çalıştığını, ayrıca tüm uçuşların iptal olduğunu, kendi birliklerine dönmeleri ve birlik komutanlarıyla irtibata geçmeleri gerektiğini söylediğini ileri sürdü.
Sözde Yurtta Sulh Konseyi üyeliği suçlamasını da reddeden Kılıç, konseyin ismini 15 Temmuz'dan çok sonra basından ve ifadesini alan savcıdan öğrendiğini iddia etti. Kılıç, "Varlığı bile şüpheli bir konseye nasıl üye olmadığını ispatlayayım. Hiç ama hiçbir kriter göz önüne alınmadan, 1960 darbesine benzerlik olsun diye fantezi boyutunda 38 kişilik bir heyet oluşturulmuştur. Sıralama kriteri var mı bilmiyorum ama 28. sırada yer alıyorum. Hasbelkader 1960'daki gibi 27 kişi olsaydı konseye giremeyecektim." savunmasını yaptı.
FETÖ üyeliği suçlamasını da kabul etmeyen Kılıç, hayatının hiçbir döneminde bu örgütle irtibat ve iltisakının bulunmadığını öne sürdü.
Kılıç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikaste giden ekibe talimat verdiği, yönlendirdiği suçlamasını da kabul etmedi.
"Ölmüş adamın arkasından konuşma"
Kılıç'ın darbeci general Semih Terzi'yi öldüren Ömer Halisdemir'de ByLock programı bulunduğunun iddia edildiğini belirtmesi üzerine, Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, "Ölmüş adamın arkasından konuşma." dedi. Kılıç ise bunun iddiadan ibaret olduğunu, delilinin bulunmadığını söyledi.
Darbeyi kimin yaptığı konusunda çok düşündüğünü ifade eden Kılıç, "sahne önündekiler" ve "arkasındakiler" olmak üzere iki ana grup bulunduğunu öne sürdü.
Kılıç, "sahne önündeki" grubu, "hiyerarşi içinde olayların içinde kalmış, tehdit veya teşvikle motive edilmiş, çoğunluğu üst rütbelerde bulunan askeri personel ile örgütle bağını itiraf eden askeri personel" olarak tanımladı.
Kılıç, TSK içindeki ve kamudaki kadrolar için rekabet halinde olan cemaat ve benzeri diğer gruplar ile Ergenekon ve Balyoz davalarından sonra TSK'ya bir darbe daha vurup muharebe etkinliğini çökertmek, savaş uçaklarını uçuracak pilot bulamaz hale getirmek isteyen küresel güçlerin de sahnenin arkasında olduğunu düşündüğünü kaydetti.
Çapraz sorgu
İfadenin ardından Osman Kılıç'ın çapraz sorgusu yapıldı. Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, "Akıncı Üssü'ne gitmeniz için sizi Genelkurmay Başkanlığından kim aradı?" diye sorduğu Kılıç, santralden arandığını, arayan kişinin ismini hatırlamadığını söyledi.
Darbe teşebbüsünü ne zaman öğrendiği sorulan Kılıç, Akıncı Üssü'nde sıkıyönetim ilan edildiğini duyduğu andan itibaren darbe yapıldığını anladığını ancak tam saati hatırlamadığını belirtti. Osman Kılıç, darbeyi öğrendikten sonra ne yaptığının sorulması üzerine, üsten çıkmak için girişimde bulunduğunu ancak bunu başaramadığını bildirdi.
Duruşma savcısının, "Hava Kuvvetleri Komutanlığının Akıncı Üssü'ndeki ödül törenine resmi kıyafetle gitmeniz gerekmez mi?" sorusu üzerine Kılıç, "Ben özel kalem müdürüne yardımcı olmak için gidiyorum. Komutan şurada duracak, şunu yapacak gibi detaylarda için." dedi.
Kılıç, savcının sorusu üzerine, eski Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanı Albay Muhsin Kutsi Barış ile bayramlaşmaya gittiğinde görüştüğünü söyledi.
Duruşma savcısının, "İstanbul'da görev yaptığınızı söylediniz. Başka personel yok mu İstanbul'da görevli birini çağırıyorlar?" diye sorması üzerine Avcı, "Töreni biz düzenlemiyoruz, Hava Kuvvetleri Komutanlığı düzenliyor. Ben de faaliyette koordinasyona yardım için çağrıldım. 3 sene özel kalem müdürlüğü yaptım, devrettim. Devrettiğim kişiye yardım ettim." şeklinde konuştu. Savcının, "Sizden başka bu işi yapan yok mu?" sorusuna Kılıç, "Yok." karşılığını verdi.
Savcının, "Darbeye 'Tiyatro' dediniz. Terörist başının talimatları doğrultusunda mı böyle savunma yapıyorsunuz?" sorusu üzerine Kılıç, "Cevap veriyorum, hayır. Beni oraya görevi devrettiğim özel kalem müdürünün çağırdığı söyleniyor. Gidiyorum, farklı bir manzara." dedi. Savcının, "Bu durumu yüce heyetin takdirine bırakıyorum" sözleri üzerine Kılıç da "Ben de yüce heyetin takdirine bırakıyorum." ifadesini kullandı.
Gülen sorusuna cevap vermedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın vekili Hüseyin Aydın da Ömer Halisdemir ile ilgili iddianın alçakça bir iddia olduğunu söyleyerek, "Darbenin başarısız olmasındaki etkisinden dolayı FETÖ mensuplarının duyduğu öfkenin yansımasıdır. Bu iddia ne insani ne ahlaki ne de hukuki. Buna kimsenin hakkı yok." diye konuştu. Aydın'ın sözleri, salondakiler tarafından bir süre alkışlandı.
Aydın'ın, bu iddiayı kimden duyduğunu sorması üzerine Kılıç, "Ömer Halisdemir ile 12 yıl beraber çalıştım. Şehit olmasına avukat benim kadar üzülmemiştir." dedi. Kılıç'ın sözlerine tepki gösteren Aydın, böyle bir karşılaştırmanın yapılamayacağını söyledi. Aydın ile Kılıç arasındaki tartışmanın büyümesi üzerine Mahkeme Başkanı iki taraftan da susmalarını istedi ve mikrofon sesini kesti.
Telefon görüşmeleri sorulan Kılıç, söz konusu görüşmeleri yaptığı iddia edilen telefon hatlarını kullanmadığını öne sürdü.
Bazı şehit yakını ve gazilerin avukatı Fatih Atalay'ın, "Telefonunuzun alındığını söylediniz. Birileri sizin telefonunuzdan sizin adınıza görüşme mi yapmış?" diye sorması üzerine Kılıç, "Şifreyi kaldırdık, evet." karşılığını verdi. Kılıç, telefonunu alan kişinin kim olduğunu bilmediğini beyan etti.
Atalay'ın, "Basına yansıyan örgüt savunmasını burada da yapıyorsunuz. Böyle bir talimat mı aldınız?" sorusuna karşılık Kılıç, "Yorum, cevap vermek istemiyorum." dedi. Atalay'ın, "FETÖ diye bir örgütün varlığından haberdar mısınız?" diye sorması üzerine Kılıç, bu örgütü bildiğini, bunu daha önce de beyan ettiğini dile getirdi.
- Kılıç, "Fetullah Gülen'in FETÖ terör örgütünün lideri olduğunu kabul ediyor musunuz?" sorusuna, yorum içerdiği için cevap vermek istemediğini söyledi. Kılıç'ın bu sözleri salondakilerin tepkisini çekti. Mahkeme Başkanı, salonda bulunan bir kişinin sanığa yönelik tutumu nedeniyle dışarı çıkarılmasını istedi.
- "FETÖ'nün bir terör örgütü olduğunu kabul ediyorsunuz, Fetullah Gülen'in de bu örgütün lideri olduğunu kabul ediyor musunuz?" diye sorunun tekrarlanması üzerine Kılıç, cevap vermek istemediği yönündeki beyanını yineledi.
Eski YAŞ üyesi sanık Akın Öztürk'ün, "Beni Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile konuşurken gördünüz mü?" sorusu üzerine Kılıç, Öztürk'ü Güler ile konuşurken gördüğünü, aralarındaki diyaloğu görmediğini ancak iki komutan gibi görüştüklerine şahit olduğunu söyledi.
Çapraz sorgunun ardından duruşmaya öğle arası verildi.