Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmada, darbeciler tarafından başından vurularak yaralanan TEM Daire Başkanı Turgut Aslan ve şehit edilen polis memuru Hasan Gülhan ile alıkonulan koruma polisi Hüseyin Uğur İşçi müşteki olarak dinlendi.
Müşteki İşçi, olay tarihinde korumalığını yaptığı TEM Daire Başkanı Aslan ile Ankara Atlı Spor Kulübü'nde akşam yemeğinde olduklarını, uçakların alçak geçişinden sonra polis telsizinden Genelkurmay Başkanlığında çatışma çıktığına dair anons geçildiğini aktardı.
Gelişmeler hakkında bilgi almak için yemekten ayrıldıklarını, seyir halindeyken Aslan'ın telefonla görüştüğü kişiye İstanbul'daki boğaz köprülerinin kapatıldığını, bunun ne anlama geldiğini sorduğunu aktaran İşçi, "TEM Başkanı Aslan, görüştüğü kişiye komutanlık binasına yakın olduğunu, bu konuyu orada görüşebileceklerini söyledi. Bu görüşmeden sonra Jandarma Genel Komutanlığına gittik." dedi.
Nizamiyede kendilerini karşılayan askerin içeri giremeyeceklerini söylediğini, bunun üzerine araçla geri geri manevra yaptıkları esnada bir rütbelinin el hareketiyle kendilerini çağırdığını ifade eden İşçi, araçtan inen Aslan'ın görüşeceği kişilerin isimlerini bir yarbaya ilettiğini aktardı.
Bu yarbayın da "Bahsettiğiniz şahısların artık hükmü geçmiyor burada, TSK olarak yönetime el koyduk. Silahınız bırakın." dediğini, bu duruma anlam veremediklerini dile getiren İşçi, bu yarbayın talimatıyla karargahtaki salona götürüldüklerini belirtti.
"SİLAH KULLANMAKTA TEREDDÜT ETMEYİN"
Söz konusu salonun arka tarafına götürüldüklerini, burada silahlı askerlerle bunlara emir veren subaylar bulunduğunu söyleyen İşçi, bu esnada sonradan isminin Güven Şağban olduğunu öğrendiği albayın darbecilere, "Bu yaptığınız anayasal bir suçtur, anayasal suç işlediğinizi biliyorsunuz değil mi?" dediğini duyduğunu bildirdi.
Kısa süreli arbededen sonra Şağban'ın yaka paça götürüldüğünü ifade eden İşçi, darbeci bir yüzbaşının emriyle Aslan, diğer koruma memuru şehit Gülhan ve kendisine plastik kelepçe takıldığını anlattı.
İşçi, dışarıdan çatışma seslerinin gelmesi üzerine salondaki rehinelerden birinin "Bizi hedef haline getirmeyin" dediğini, bunu üzerine rehinelerin yere yatırıldığını anlattı.
Salona elinde silahla giren sanık eski albay Erkan Öktem'in "Silah kullanmakta tereddüt etmeyin" dediğine işaret eden İşçi, başka bir salona götürüldüklerini, burada rütbeli sökülmüş rehineler gördüğünü belirtti.
Sabah saatlerine kadar bu odada elleri ve gözleri bağlı kaldıklarını söyleyen İşçi, Aslan'ın darbeci askerlere "Yaptığınız yanlış, biz buraya konuşmaya geldik." dediğini bildirdi.
Bulundukları yerden karargahın dışını göremediğini ancak tekbir getiren vatandaşların sesini duyduğunu anlatan İşçi, şöyle devam etti:
"Gözlerimiz bağlı olduğu için kim olduğunu görmediğim kişi, bizim için 'Bunları aşağı götürün' dedi. Emir üzerine bizi salondan çıkardılar. En arkadaki kişinin ben olduğumu hissettim zira arkamdan başka gelen yoktu. Merdivenleri inmeye başladık, bu esnada bir patlama sesi geldi, bina sallandı. Sonra geniş bir alana geldik, kolumdaki kişi beni çıkarmaya çalıştı. Bir kat daha aşağı inmemiz gerektiğini söyledi. Bir rampadan çıktık, tüfek sesi geldi, kolumdaki kişi beni bıraktı. Ben de eğilir vaziyette ters istikamete yöneldim. Biri geldi, gözlerimi açtı, kim olduğunu bilmiyorum. Gözümü açtığımda garaj gibi bir yerdeydim. Şehit Hasan Gülhan ile Aslan Başkanımı sordum. Burada olmadıklarını söylediler. Polis aracından 'Kardeş kanı dökülmesin teslim olun' anonsu geldi. Darbeciler teslim alındığında polislere, Aslan'ın koruması olduğumu, ona ulaşamadığımı anlattım."
Daha sonra darbecilerin Aslan'ı başından vurarak yaraladığı, Gülhan'ı ise şehit ettikleri bilgisine ulaştığını anlatan İşçi, darbecilerden şikayetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini sözlerine ekledi.
Duruşmaya devam ediliyor.