Darbecilerin kullandığı otobüsün şoför: Kendinizi yakmayın dedim dinlemediler
15 Temmuz akşamı Vodafone Arena Stadı'na helikopterle inen darbeciler, Digiturk binasına gitmek için bir belediye otobüsünü silahla durdurdu. O otobüsü kullanan Levent Doroğlu yaşadıklarını anlattı...

Oluşturma Tarihi: 2016-07-26 09:15:14

Güncelleme Tarihi: 2016-07-26 09:15:14

Al Jazeera'dan Güray Ervin'e konuşan Levent Doroğlu, 15 Temmuz akşamı, yolcularını almak üzere seyir halindeydi. Beşiktaş Vodafone Arena Stadı'na yaklaştığı esnada, kısa süre önce helikopterle stada inen darbeci askerler Doroğlu'nun yolunu kesti. Doroğlu, kendisine doğrultulmuş silahları gördüğünde ne ile karşılaştığını anlamadığını söylüyor:

“Hemen yanlarına doğru yanaşmamı söylediler. Yanlarına yanaşınca üç kapıyı da açtım. Kapılar açıldıktan sonra yaklaşık altmış asker, hızla otobüse bindi. Koltuklara oturmadılar. Koridora ve kapı önlerindeki boşluklara saklandılar. Benden bütün ışıkları kapatmamı istediler. Yolculara güzergâh bilgisi veren LCD ekranlarımız var, onlar kapanmadı. Oradan yayılan ışığı kesmek için dipçikle vurup, ekranları kırdılar. Ben ayağa kalkıp tepki gösterince de sinirlenip, bağırdılar.”

Otobüse binen askerlerin başındaki rütbeli iki asker, Digiturk binasına gitmek istediklerini söyledi. Doroğlu, askerlere Digiturk'ün nerede olduğunu bilmediğini söylediğini belirtti ve şu ifadeleri kullandı:

“Aslında ben binanın nerede olduğunu biliyorum. Bir İETT şoförünün Digiturk binasını bilmemesi çok zordur. İmkansızdır diyebiliriz. Askerler bunun üzerine telefonlarından navigasyonu açıp, bana yol tarif etmeye başladılar. Ben mümkün oldukça yavaş gidiyorum ve söyledikleri dönüşleri bilerek kaçırıyorum. Elden geldiğince yolu uzatıp, geç gitmek niyetindeyim. Bana kızmaya başladılar. Hızlanmam için baskı yapıyorlardı. Bende onlara otobüsün gazlı olduğunu kırk kilometre hızın üzerine çıkmadığı söyleyip onları oyalamaya çalıştım.”

Doroğlu, seyir halindeyken bir yandan da elindeki telefonla sosyal medya üzerinden ‘Askerler beni esir aldı. Lütfen polisi arayın.' yazdı ve Digiturk binasına yaklaşık beş yüz metre uzakta dar bir sokağa girdi. Askerlere, otobüsün sokaktan çıkmasının zor olduğunu söyleyip, kapıları açtığını anlatıyor.

“Hızla inmeye başladılar. Henüz inmemiş olan 10-15 asker vardı. Onlara doğru dönüp “Arkadaşlar lütfen” dedim. "Müslüman, Müslüman'ı öldürmez. Lütfen hayatınızı karartmayın. Bunlara uymayın. Gelin bu işten vazgeçin" diyerek sürekli telkinde bulundum ama beni dinlemediler. Askerler tamamen sessizliğe bürünmüş, ne emir verilse onu yapacak haldelerdi. Öldür dese öldüreceklerdi, kes deseler keseceklerdi.'

Askerler otobüsten indikten sonra hemen polislere haber verdiğini söyleyen Doroğlu, bulunduğu yerden ayrılmadığını kısa süre içinde üç polis ekibinin geldiğini anlatıyor:

“Polisler binanın etrafını kuşattı. Üç-dört saat sonra askerler teslim oldu. Orada bulunan emniyet müdürüne otobüs lazım olup olmayacağını sordum. Emniyet müdürü de otobüsü getirmemi istedi. Teslim olan askerler, polis nezaretinde binmeye başladılar. Hepsinin kafası eğikti. Bir yakınlarını kaybetmişler, hayatları kararmış gibi… Ben söylemeye çalıştım onlara.”

Digiturk binasından çıkarılan askerler, yine Levent Doroğlu'nun kullandığı belediye otobüsüyle ifadeleri alınmak üzere Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Teslim olan askerlerden birinin albay, diğerlerinin de 8'i farklı rütbede olmak üzere subay, astsubay ve öğrenci askerler olduğu anlaşıldı.