Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Almanya Başbakanı Angela Merkel Ankara'da yaptıkları görüşmenin ardından düzenledikleri ortak basın toplantısında göç ve Suriye'deki krizle ilgili açıklamalar yaptı. Başbakan Davutoğlu, 10 önemli konuda birlikte hareket etmek için uzlaştıklarını açıkladı. Bunlar arasında AFAD ve Almanya Teknik Yardım Grubu'nun Suriye sınırındaki sığınmacılar konusunda birlikte çalışması var.
Bir diğer konu da illegal geçişler konusunda iki ülkenin ortak çalışma yürütecek olması.
Davutoğlu, bu konuda NATO'nun da devreye girmesi için iki ülkenin birlikte hareket edeceğini açıkladı. Başbakan, "Perşembe günü NATO Savunma Bakanları Toplantısı var. Suriye'den gelen mülteci akınının bütün sonuçları konusunda NATO'nun da devreye girmesi hususunda Türkiye ve Almanya birlikte bunu bir gündem maddesi olarak NATO'ya tavsiye edecek ve özellikle de NATO'nun da izleme, gözetleme mekanizmalarının sınırda ve Ege'de etkin şekilde kullanılması konusunda ortak çaba sarf edeceğiz" dedi.
Sığınmacılar için ayrılan 3 milyar euro'luk fonun kullanımı da görüşmedeki bir diğer konuydu. Davutoğlu bunun için "Hızlıca harekete geçilecek" diyerek, "Önümüzdeki haftalarda ilk projeler AB tarafına iletilecek. Eğitim ve sağlık konusundaki hazır projelerimizi AB tarafına ileteceğiz" dedi.
Buna göre, perşembe günü Türkiye Göç İradesi Başkanı da Yunanistan'a gidecek. Atılacak adımlar birlikte ele alınacak.
'SINIRDA 30 BİNE YAKIN KİŞİ BİRİKTİ'
Davutoğlu, "Suriye'ye barış gelene kadar acıların dinmesi için beraber çalışacağız" diye de ekledi.
Başbakan Davutoğlu'nun görüşmeye ilişkin verdiği diğer bilgiler ise şöyle:
"Suriye konusunda hepimizi kaygılandıran gelişmeler yaşanıyor. Halep ve civarındaki Suriyeliler için trajedinin eşiğindeyiz. Sınırımızda 30 binine yakın Suriyeli birikmiş durumda. Tabii ki biz Suriyeli kardeşlerimizin ihtiyaçlarını karşılayacağız. Ama kimse, 'Türkiye nasıl olsa Suriyeli mültecileri alıyor' diyerek açık bir etnik kıyım anlamına gelecek şekilde sürmekte olan Rus hava saldırılarını mazur göremez, ona tolerans gösteremez. Hiç kimse, 'Türkiye nasıl olsa Suriyeli mültecileri alıyor ve bütün yükü üstleniyor' diye Türkiye'den mülteciler konusunu tek başına üstlenmesini bekleyemez."
İNSAN KAÇAKÇILIĞI İLE MÜCADELE
"İnsanlık Suriye'de bir sınavla karşı karşıya. Kuzey Suriye ve Halep civarındaki durumla ilgili BM kararına göre tarafların davranması gerekiyor. Birlikte bununla ilgili bir diplomatik girişim başlatma kararı aldık. Halep'e dönük gayri insani saldırılar bir an önce son bulmalı ve sığınmacılar konusunda birlikte hareket edilmeli. Birlikte Suriye sınırındaki Suriyelilere yardım için hızlıca çalışmaya başlayacağız. Biz, insan kaçakçılığının her türlüsünü de, her zaman insanlık suçu olarak, terörle eş bir suç olarak görüyoruz. Masum insanların beklentilerini, ümitlerini istismar ederek onları bilinmez, meçhule doğru götürmek, olabilecek en büyük insanlık suçlarından biridir. Bugün dahi Edremit açıklarında yine acı bir insani trajediyle karşı karşıya kaldık. Bakanlar Kurulu'nda aldığımız karara göre, bunu terörle eşdeğerde görüyoruz. Bunun önlenmesi için ortak çalışmalar olacak."
CİZRE'DEKİ OPERASYONLAR
Başbakan Davutoğlu, bir gazetecinin, Cizre'de yaralıların bulunduğu öne sürülen binaya operasyon yapıldığı iddiasıyla ilgili sorusuna da cevap verdi: ''Dün çıkan haberlerle ilgili olarak, resmi olarak bizim tarafımızdan yayınlanmamış, teyit edilmemiş hiçbir habere itibar edilmemesi lazım. Bu sabah Şırnak Valiliğimizce bir açıklama yapıldı, sadece ona itibar edilsin. Öyle bir intiba oluşturuluyor ki sanki bir binada çok sayıda yaralı vardı ve oraya yapılan operasyonla çok sayıda ölüm olayı gerçekleşti. Böyle bir durum, yaralıların mevcudiyeti anlamında da bir durum teyit edilmedi. Önümüzdeki kısa bir süre içerisinde inşallah Cizre'de operasyon tamamlanacak. Türkiye'de her mücadele, demokratik hukuk kuralları içerisinde, şeffaf bir şekilde yürütülmektedir. Herhangi bir şekilde, kamuoyunu olumsuz şekilde etkileyecek algı operasyonlarına dikkat edilmesi gerekir. Bu sabah Valiliğimizin yaptığı açıklama, bu anlamda temel referans olarak alınmalıdır, diğer haberlerin bir kısmı önemli ölçüde spekülatif nitelik taşıyabilir. Bu konularda da kamuoyumuzun dikkatli olması icap eder.
Bilinsin ki Türkiye Cumhuriyeti devleti Avrupa standartlarında bir demokrasidir. Avrupa standartlarında bir demokrasi teröre karşı hangi tedbirleri alıyorsa biz o tedbirleri alırız. Bu konuda gelecek eleştirileri dinleriz ama bizim için en kutsal şey, vatandaşlarımızın can, mal, namus ve genel insan hak ve özgürlüklerini korumaktır. Cizre ve Silopi'de yürüyen operasyonlar, yanı başında hiçbir devlet otoritesi kalmamış bir bölgeden sızan teröristlere karşı yürüyen faaliyetlerdir. Dünyanın hiçbir yerinde, demokratik bir ülke, halkına hesap veren bir ülke, ülkesinin bir bölgesinde, bir başka silahlı grubun bulunmasına müsamaha göstermez. Demokrasilerde güç kullanma yetkisi, sadece ve sadece halka hesap vermek durumunda olan meşru güvenlik güçlerindedir.''
Merkel ise konuşmasında, Londra'da yapılan Suriye Donörler Konferansı'nın çok başarılı geçtiğini ve Türkiye ve diğer ülkelerdeki sığınmacılar için yardım kararı alındığını hatırlattı.
Suriye'de binlerce insanın acı içinde kıvrandığını ve Rusya tarafından atılan bombalara maruz kaldığını söyleyen Merkel, oysa Birleşmiş Milletler'in (BM) 2254 sayılı kararına göre sivillere karşı bütün operasyonların durdurulması, bombardıman yapılmaması ve doğrudan insani yardım yapılabilmesi konularına Rusya'nın da mutabık kaldığını anımsattı.
Merkel, Türkiye-Suriye sınırındaki insanların zor durumda ve korku içinde olmaları nedeniyle Alman teknik yardım kuruluşunun mültecilerin yeni kamplarda beslenme ve diğer ihtiyaçları konularına yardım edeceğini ve ülkesinin bu noktada elinden gelen yardımı yapmaya hazır olduğunu vurguladı.
Davutoğlu ile özellikle Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan yasa dışı göçü eylem planı çerçevesinde ele aldıklarını ifade eden Merkel, yasa dışı sınır geçişleri ve insan kaçakçılığı konularında Türk ve Avrupalı emniyet güçlerinin işbirliği yapacağının altını çizdi.
Merkel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türk sahil güvenlik ekiplerini ne şekilde destekleyebiliriz, Frontex (Sınır Acil Müdahale Ekibi) konusunda birlikte bir mücadele söz konusu olabilir mi diye görüştük. Bu konuyu NATO Savunma Bakanları Toplantısı'nda tekrar değerlendirmek istiyoruz. Özellikle de denizlerdeki izleme mekanizmalarının geliştirilmesi konusunda Türk sahil güvenlik ekiplerinin desteklenmesi gerekli".
Sığınmacıların yeniden evlerine dönebilmeleri konusuna da değinen Merkel, "Ocak ayında Yunan adalarına gelen mültecilerin sadece yüzde 45'i Suriye'dendi. Bu konudan hareketle, sadece Türkiye için değil bizim için de önemli olan bir husus var. Yasa dışı göçü önlemek istiyorsak, yasal olarak bu insanları kabul etmeye hazır olmamız gerekiyor. Bununla ilgili bir kontenjan oluşturmak istiyoruz ve önümüzdeki günlerde Avrupa Komisyonunda da çalışmalar yürütülecek. Bu ortak görevi tanımlamamız gerekiyor" diye konuştu.
"KONTENJAN YARATARAK YASAL YOLLARLA GELMELERİNİ İSTİYORUZ"
Merkel, AB-Türkiye eylem planı çerçevesinde Suriyeliler için kullanılmak üzere Türkiye'ye 3 milyar avro ödeme yapılacağını da hatırlatarak, Türkiye'deki sığınmacı çocukların 2 yıl sonra değil mümkün olan en kısa sürede okula gitmesi gerektiğine dikkat çekti.
Almanya Başbakanı Merkel, “Brüksel'de ilk projeleri değerlendirmek ve paranın miktarının artmasını sağlamak istiyoruz” dedi.
Bir gazetecinin, “Türkiye yeni bir göç kriziyle karşı karşıya. Türkiye yeni göçlere kapılarını açarken Avrupa ülkeleri kapılarını kapatıyor şeklinde bir algı var. Siz bu konuda ne yapacaksınız ” sorusu üzerine Merkel, şunları kaydetti:
''Mümkün olduğu kadar kontenjan yaratarak yasal yollarla Suriyelilerin Türkiye'den Avrupa'ya gelmesini istiyoruz. Buradaki yükü paylaşmak istiyoruz. Şu anda yasa dışı göç söz konusu. Arada tacirler var. Bu kaçakçılar para kazanıyor ve suçsuz insanlar denizde ölüyor. İşte bunu engellemeliyiz.”
Merkel, Türkiye'nin Suriyeliler için geçici bir vatan sağladığını, Suriyeliler için vatanlarına yakın bir yerde olmanın da çok önemli olduğunu söyleyerek, “Bunun için de maddi destek hazır şu anda. Bu parayı bir harcayalım, kullanalım, ondan sonra yeniden konuşabiliriz. Ancak ilk proje için görünür bir şeyler olması gerekiyor. Bürokratik engellerin ortadan kaldırılması gerekiyor” diye konuştu.
"ORTAK BİR SORUMLULUK SÖZ KONUSU"
Avrupa'nın sığınmacılar konusundaki tutumuna ilişkin bir soruya Merkel, şu yanıtı verdi:
“AB-Türkiye eylem planı, aslında Türkiye'yi yalnız bırakmama yönünde bir çalışmadır. Bu nedenle Londra konferansı yapılmıştır. Ortak bir sorumluluk söz konusudur. AB-Türkiye arasında insani yardım konusunda insan kaçakçılarının davranışına göre hareket edemeyiz. Ne şekilde görev dağılımı yapacağımızı aramızda konuşacağız. Mülteciler, bu insan kaçakçılarına harcadıkları parayı çok daha iyi başka yerlerde kullanabilirler. Bir çalışma grubu kurduk ve önümüzdeki haftadan itibaren hangi mekanizmalara göre hareket edebileceğimizi ortaya koyacağız. Artık ortak sorumluluk taşıyoruz.”
Merkel, Avrupa'da sığınmacıların kabulüne ilişkin "yasa dışı yollarla ülkeye giren mülteciler gerekirse vurulsun" gibi öneriler ile Danimarka ve İsveç gibi ülkelerde sığınmacıların ziynet eşyalarına el konulmasına ilişkin uygulamalara yönelik yaklaşımının sorulması üzerine, Almanya'nın geçen yıl çok sayıda mülteciyi kabul ettiğini anımsatarak, şöyle devam etti:
"Bu insanlar belirli bir kabul prosedüründen geçmekteler ve genelde Cenevre mülteci anlaşması çerçevesinde hareket edilmekte. Bu süreçten geçen kişiler, değerlendirmeye tabi tutulmaktalar. O sırada mültecilere mal varlıkları hakkında da sorular soruluyor. Genelde mültecilerin mal varlıkları yok, hemen hemen hiçbir şeye sahip olmadan geliyorlar ve biz de destek olmaya çalışıyoruz. Her Alman vatandaşına mal varlığı hakkında soru sorulduğu gibi mülteciler konusunda da bu şekilde hareket ediliyor. Acaba destek olunabilir mi diye soruluyor. Ancak burada insanlara farklı bir muamele söz konusu değildir."
"HER ÜLKENİN TERÖRE KARŞI HAREKET ETME HAKKI VAR"
"Türkiye'ye yönelik eleştirilerinin geçmişe nazaran neden azaldığı" yönündeki soru üzerine Merkel, Türk yetkililerle belirli bir çalışma ve görüşme formatı içinde temaslarında her konuyu ele aldıklarını söyledi.
Merkel, Başbakan Davutoğlu ile gazetecilerin çalışma koşulları hakkında da bilgi alışverişinde bulunduklarını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Kürtlerle, PKK'yla yürütülen barış süreciyle ilgili olarak da biz çok umutluyduk. Ancak her ülkenin de teröre karşı hareket etme hakkı bulunmaktadır. Tabi ki sivil halkı ve bölgeyi dikkate aldığımız zaman bir takım ilerlemeler kaydedilmesi gerekir. Tabi ki eleştirel konuları da ele alıyoruz. Ancak 2-3 yıl önceki durumdan şu duruma geçtiğimiz zaman sorunsallar da çok değişti. Suriye savaşının çok kötü sonuçlarıyla karşı karşıyayız ve Türkiye'nin hiçbir şekilde suçu yok. Öbür tarafta, insan kaçakçıları faaliyetlerini sürdürmekte ve para kazanmaktalar. Yaklaşık 300 kişi kaçarken denizde boğuldu. Bütün bu konuları yoğun şekilde ele alıyoruz ve belirli bir sürdürülebilirlik çerçevesinde görmemiz gerekiyor."