Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, dün temeli atma töreni yapılan Kanal İstanbul projesine ilişkin Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'a tepki gösterdi. Temeli atılan köprünün ihalesinde bir 'katakulli olduğunu' söyleyen Davutoğlu, "Açık bir suç, gayrı hukuki bir işlemdir ve buna imza atan herkes ilerde hukuki bir muameleye maruz kalacaktır" dedi.
Davutoğlu, İstanbul Sivas dernekleri buluşmasında açıklamalarda bulundu. Davutoğlu'nun gündeminde Erdoğan'ın dün temelini attığı proje olan Kanal İstanbul vardı. Konuya ilişkin olarak "İktidara geldiğim gün bu projeyi durdururum" diyen Davutoğlu, bugün atılan temelin bir suç olduğunu ve buna imza atan herkesin ileride hesap vereceğini söyledi. "'İnadına' tabiriyle hareket etti"
Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
"Sivas'ta bütün projeler duruyor. Kızılırmak projesinden, hızlı tren yoluna, üniversiteye kadar Sivas projeleri başbakanlığı bıraktığımdan beri 5 yıldır neredeyse hiç adım atılmamış, hiç mesafe alınmamış ya da çok az mesafe alınmış. Tam bu şartlarda Cumhurbaşkanı bugün İstanbul'da, İstanbul'u önümüzdeki 10 yıllar, yüz yıllar boyu tehdit edecek olan bir projeye imza attı. Kullandığı tabiri kullanarak söylüyorum. Bir devlet adamına yakışmaması gereken bir tabir, ‘inadına' diyerek yaptı bunu. Devlet adamına feraset yakışır, basiret yakışır, muhabbet yakışır ama devlet adamına nefret yakışmaz, kin yakışmaz, inadına demek hiç yakışmaz. "Proje İstanbul'un, Marmara'nın, Karadeniz'in nefes almasını engelleyecek"
"Cumhurbaşkanı'nın ifadesiyle 16 milyar dolara ama uzmanların ifadesiyle 60 milyar dolara mâl olacak bir proje. Öyle bir proje ki İstanbul'un ekolojisini alt üst edecek. Öyle bir proje ki, İstanbul'un, Marmara'nın, Karadeniz'in nefes almasını bile engelleyecek ve öyle bir proje ki İstanbul'un Trakya'dan koparacak, Trakya'yı Anadolu'dan bir suyla daha koparacak. Şu anda 8-10 milyon, belki ilerde daha fazla sayıda milyonlarca insanı 28 kilometreye 45 kilometrelik bir alana bir adaya mahkum edecek. Deprem anında en zor şey deprem alanına ulaşmaktır. Şimdi öyle bir şey yapıyorlar ki, Kanal İstanbul ile İstanbul'un Trakya derinliğini yok ediyorlar. Düşünün ki depremde İstanbul Boğazı üzerindeki 3 köprüyle, Kanal İstanbul üzerindeki 6 köprü yıkılsa ki Allah muhafaza şiddetli bir depremde yıkılabilir, o ada üzerindeki herkes mahsur kalır, ulaşamazsınız. Yine düşünün ki bir terör örgütü bu köprülere bir saldırıda bulunsa yada bundan 100 sene, 200 sene bir deprem olacağı gibi, 15 Temmuz'da terör örgütünün yaptığı gibi köprülere yönelse ya da bir düşman güç oraları füzelerle vursa İstanbul'u savunamaz hale gelirsiniz.
"Başbakanlık döneminde de projeyi tehlikeli gördüğünü ifade eden Davutoğlu, o günkü konuşmalarını şöyle anlattı, "Başbakanlık dönemimde göreve geldikten sonra aldığım brifinglerde bütün bu tehlikeleri gördüğüm için kendisine de ifade ettim, ‘bu İstanbul'a bir cinayettir, bu proje gözden geçirilmelidir ve asla yapılmamalıdır, gerekli ekolojik ve stratejik analiz yapılmadan..' O dönemde bu anlamda bunlar çözülmeden bir adım atılmaması için gerekli tedbirleri aldım. Şimdi de buradan bir kez daha Cumhurbaşkanı'na çağrıda bulunuyorum. Bu inadınızdan vazgeçin. Sizin bu inadınız yüzünden İstanbul tehlike altındadır. Sizin bu inadınız yüzünden devletimiz mafya çetelerinin tehdidi altındadır. Sizin bu inadınız yüzünden kardeşliğimiz kutuplaşmalarla tehdit altındadır. Sizin bu inadınız yüzünden bu milletin özgürlüğü, huzuru tehdit altındadır. "İktidara geldiğim gün bu projeyi durdururum"
"Bugün Cumhurbaşkanı'nın konuşmasını okudum. Bu konuşma Kanal İstanbul projesini haklı hiçbir gerekçeye dayandırmadığı gibi Kanal İstanbul üzerinden yeni bir kutuplaştırma ve yeni bir rant oluşturma konuşmasıdır. Konuşmada bir ufuk çizmiyor, muhalefeti tehdit ediyor. Konuşmasında somut hiç bir gerekçeyle Kanal İstanbul'un sağlayacağı imkanlardan bahsetmiyor. Aksine Kanal İstanbul'un açık bir rant alanı olduğunu ifade eden sonuçlar çıkıyor, Kanal İstanbul'un iki yakasında iki uydu şehir kurma düşüncesi dolayısıyla. Bugün atılan temel özellikle söylüyorum, gayri hukukidir, gayri meşrudur. Neden mi? Nakkatepe-Başakşehir arasındaki köprü. Düşünün daha hafriyat yapılmamış, kanalın ne kadar maliyetle gerçekleştirileceğiyle ilgili mali, finansal hiç bir projelendirme yapılmamış, nereden finans kaynağı bulacağı belli olmamış, altından su geçeceği belli olmayan bir köprü inşa ediliyor bugün. Bir gün oradan su geçecek mi belli değil. Yeni bir iktidar döneminde bakın söylüyorum, İstanbul için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır bir ilim adamı, yani siyasetçiden önce bir İstanbul aşığı olarak söylüyorum, iktidara geldiğim gün bu projeyi durdururum. O zaman ne olur bu köprüye? O zaman bu köprü neye yarar? Deli Dumrul gibi başına birini koysunlar bari para alsınlar.
açık bir suçtur, hesap verecekler"
"Bu temel atmadan çatı yapıyor. Sütun yok, duvar yok, çatı yapıyor. Neden yapıyor biliyor musunuz? Bir yerden başlaması lazım. Ve ellerinde geçmiş bir ihale var, o bölgede deplase ihalesi. Onun için gayri hukuki diyorum. Deplase ihalesi yani alt iletim hatlarının değişim ihalesini bir katakulli mi diyeyim bir hukuki yandan dolanmakla köprü ihalesine çevirdiler ve bu şirkete verdiler. Yani köprü için ayrı bir ihale yapılmadı, o ihale buna döndürüldü. İhale yasasında açık bir husus var. Bir ihalenin mahiyeti değişmişse ya da bir ihalenin maliyeti de yüzde 20 artmışsa yeniden ihale yapılır. Yeni bir ihale yapmadan o projeyi buna dönüştürdüler. Açık bir suç, gayrı hukuki bir işlemdir ve buna imza atan herkes ilerde hukuki bir muameleye maruz kalacaktır. "Siyasi müsilajı temizleyeceğiz"
"Marmara'da müsilajla da karşı karşıyayız, Marmara'nın bütün bölgelerindeki eksiklik dolayısıyla. Şimdi Karadeniz ile Marmara arasındaki akıntılarda değişeceği gibi bu Kanal İstanbul'a müsilaj kat kat artacak. Bu müsilaj tehlikeli ama en tehlikeli müsilaj nedir biliyor musunuz? Siyasi müsilaj. Biz geleceğiz ve siyasi müsilajı temizleyeceğiz inşallah. Bunlar siyasi müsilaj! Emin olun bunların niyeti bu ülkeyi ihya etmek değil, bu ülkeyi 3-5 müteahhide köle etmek, talan alanı haline getirmek. İşte biz buna karşı mücadele ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz.
sebebi bugünkü iktidardır"
"Sayın Cumhurbaşkanı şunu da söylüyor muhalefete dönük olarak, ‘Devlette süreklilik esastır, söke söke alırlar uluslararası mahkemeler yoluyla' diyor. Yahu Allah aşkına bu nasıl bir tabir. Kendisi Hazine garantili projelerle bundan sonraki nesilleri 2040'a kadar borçlandıracak, gelecek nesillerin bütçesini bugünden harcayacak ve düşünün rakamları milyar dolarlar servetler edinecekler bu işlerde. İşte hepiniz takip ediyorsunuz, bir iş adamı görüntülü biri, Sezgin Baran Korkmaz gelecek Cumhurbaşkanı başdanışmanına makam aracı verecek, bir gazeteciye 10 milyon euro verecek bir başkasını maaşa bağlayacak, herkesi otelinde ağırlayacak, kimse de sormuyor ya bu genç yaşta bu serveti nasıl elde etti. Çünkü bu unutuldu, helal lokma ile bir yere gelme düşüncesi unutuldu. Ve bunun da müsebbibi kendi damadını Hazine Bakanı yaparak Merkez Bankası'ndan 128 milyar doların nasıl rezervinin kaybolduğunu soramayan Cumhurbaşkanı başta olmak üzere bugünkü iktidardır."