Davutoğlu: Türkiye’yi tehdit eden bir durum olursa...
Başbakan Davutoğlu Al Jazeera’ye konuştu. Suriye’ye askeri müdahale sorusuna 'Türkiye’yi tehdit eden bir durum olursa kimsenin iznini ve yardımını istemeden gereğinin yapılacağını' söyledi.

Oluşturma Tarihi: 2016-02-23 11:33:56

Güncelleme Tarihi: 2016-02-23 11:33:56

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin, sınırlarına yönelik her türlü müdahale ve ihlale cevap vereceğini söyledi.

Al Jazeera'den Jamal ElShayyal'a konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara'yı hedef alan terör saldırısı, Suriye'deki gelişmeler ve Türkiye-Rusya gerginliği gibi güncel konularda açıklamalar yaptı.

Ankara saldırısının ardından saldırının sorumlularının ‘hesabını vereceğini' söyleyen Davutoğlu, ‘ne zaman ve nasıl olacağına biz karar vereceğiz' dedi.

Ankara'daki saldırının Türkiye'yi değil bütün insanlığı hedef aldığını belirten Davutoğlu, saldırının sorumlularına ulaşmak için yapılan titiz çalışmaları anlattı.

Davutoğlu, intihar bombacısının bütün bağlantılarının ve koordinasyon ağının deşifre edilmesiyle olayın PKK bağlantısının da ortaya çıkarıldığını vurguladı.

ANKARA SALDIRISI

Öncelikle; bu Türkiye'ye yönelik bir saldırı değil, insanlığa yönelik bir saldırı. Paris'te olan gibi, Ankara ve İstanbul'daki saldırılar gibi insanlığa yapılmış bir saldırı. Çok üzücü bir olay ve terörist grupların nasıl barbar olduğunu gösteriyor. Saldırıdan hemen sonra, diğer olaylarda da olduğu gibi, soruşturma başladı. Gece boyunca tüm olasılıkları kontrol ettik ve bu intihar saldırısını yapan kişinin kimliğini belirledik. Bir araçta oldu ve askeri personeli, sivilleri ve onların çocuklarını da taşıyan servis otobüslerini vurdu.

Bu kişi Suriye'nin Haseke bölgesine bağlı Amude'den. İsmi Salih Neccar. İsmini belirledikten sonra başka kişilerle bağlantılarını da belirledik. Bulduğumuz şuydu; bu kişi Türkiye'ye 2014'te normal bir mülteci olarak girdi. Sonrasındaki kayıtları da elimizde çünkü kayıtlı. Ancak sonrasında PKK unsurlarıyla iletişime geçiyor ve işbirliği yapıyor. Arabayı, silahları ve gerisini onlar sağlıyor.

Adeta bir uyuyan hücre olan ve bu talimatları alan hücrenin neredeyse tüm bağlantıları elimizde. Yani bu YPG ve PKK'nın ortak teşebbüsüdür. Zaten YPG de PKK'nın bir uzantısı. Hiçbir şüphemiz yok. Bunun nasıl gerçekleştiğine dair tüm adımları biliyoruz. Çok hızlı bir soruşturma oldu, aynı İstanbul'da geçen ay olduğu gibi.

'YPG, REJİM ve RUSYA TARAFINDAN DESTEKLENİYOR'

Bu sadece bizim suçlamamız değil, Suriye'nin BM temsilcisi de YPG ile bağlantıları olduğunu söyledi. Yani bu açık bir bağlantı, YPG rejim ve bugün Rusya tarafından destekleniyor. Bu, rejim tarafından desteklenen bir terör saldırısıydı.

'HESABINI VERECEKLER!'

Ülke güvenliği için her türlü tedbirin alınacağının altını çizen Başbakan, "Halkımıza bu saldırıyı yapanlar kesinlikle hesabını verecekler. Bu hesabın ne zaman nasıl olacağına biz karar vereceğiz", diye konuştu.

SURİYE'DEKİ ATEŞKES

Suriye'deki ateşkesin önemli bir test olacağına dikkat çeken Davutoğlu, ancak gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşıldığında, geleceğe iyimser bakamadıklarını belirtti.

25 Şubat'ta yeniden başlaması planlanan Cenevre görüşmeleri için Ankara'nın neden ‘iyimser' olamadığını anlatan Başbakan, "Ateşkes görüşmelerinin, Esed rejimi ve Rusya tarafından suiistimal edildiğini" belirtti.

RUS UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİ

Rusya ile yaşanan uçak krizine de değinen Davutoğlu, "Türkiye, karadan havadan ya da denizden gelecek her türlü müdahale ve ihlale cevap verecektir." diye konuştu.

Sınır ihlali yapan Rus uçağının düşürülmesinin, Rusya'ya karşı kasıtlı bir atak olmadığının altını çizen Davutoğlu, bunu Rus makamlara da ilettiklerini belirtti.

Davutoğlu, "Türkiye demokratik bir ülkedir, sınırların korunması için belirlenmiş kurallar vardır. Konu sınırlarımızın güvenliği olunca, muhatabımız kim olursa olsun gereken yanıt verilecektir " dedi.

Biz bu olay olmadan önce Rusları defalarca uyardık. Bu olayda da uçak on kez sınırımızı ihlâl etmemesi için uyarıldı. Sadece sınırımızı ihlâl etmiyordu, sınırın diğer tarafındaki sivilleri bombalıyordu. Suriye'de daha fazla kardeşimizi öldürmek için bizim hava sahamızı kullanamazlar. Tüm tanklara, gemilere, uçaklara, askerlere yönelik verilen bu talimat hâlâ geçerli. Umarım hiç kimse başka bir hata yapmaz.

SURİYELİ MUHALİFLER TÜRKİYE SAYESİNDE AYAKTA

Suriyeli muhaliflerin Türkiye'nin desteği sayesinde Rusya, İran, Hizbullah ve rejim saldırıları karşısında hâlâ ayakta durduğunu belirten Davutoğlu, “Eğer bugün rejim ülkenin tüm topraklarını kontrol edemiyorsa bu Türkiye'nin sayesindedir. Bu desteği sürdüreceğiz” dedi.

Suriye'ye askeri müdahale sorusunu yanıtlarken ise Başika krizinde Türkiye'yi kınayan Arap ülkelerini eleştirdi. “Eğer Suriye'ye askeri müdahalede bulunursak Arap ülkelerinin bizi savunacağının ve destekleyeceğinin garantisini bize kim verecek?” diye soran Davutoğlu, Türkiye'yi tehdit eden bir durum olursa kimsenin iznini ve yardımını istemeden gereğinin yapılacağını söyledi.

CENEVRE GÖRÜŞMELERİ

Davutoğlu'na göre 25 Şubat'ta yeniden başlaması planlanan Cenevre görüşmeleri için Ankara ‘iyimser değil'. Ateşkes görüşmelerinin rejim ve Rusya tarafından suiistimal edildiğini belirten Başbakan, Rusya ile ilişkilerin normalleşmesinin ise Rusya'nın elinde olduğunu söyledi.

Rusya'nın hava saldırılarıyla Suriye'nin kuzeyinde etnik temizlik yapmayı amaçladığını dile getiren Başbakan, Türkiye'nin bu sebeple sınıra akın eden Suriyelileri sınırın diğer tarafında tuttuğunu, ancak hayati risk olursa sığınmacıların Türkiye'ye alınacağını belirtti.

'Sonuç olarak Suriye ve müttefikleri son görüşmelerin devam etmemesinden sorumludur. Eğer aynı davranışı sürdürürlerse, yani bir tarafta zaman kazanmak için konuşurken diğer tarafta sivillere saldırmaya devam ederlerse, aynı şey yine olursa bu girişim başarılı olamaz. Eğer ciddilerse göreceğiz. Azez'de, Halep'te bombardıman olmazsa, bu onlar için bir turnusol testi olacak.'

'SINIRLARIMIZ TEHDİR EDİLİRSE...'

Türk sınırı tehdit edilirse her şeyi yapmaya devam edeceğiz. Eğer daha da fazla mülteciyi Türkiye'ye gönderme girişimi olursa, elbette ki Türkiye mümkün olan her şeyi yapma hakkına sahiptir ve her türlü önlem alınacaktır.

RUSYA İLE ANLAŞMAZLIK

Öncelikle bu anlaşmazlığın sorumlusu biz değiliz. Türkiye çok riskli bir bölgede. Sorun Rusya'yla Suriye üzerinde farklı fikirlere sahip olmamızdan kaynaklanmıyor. Aynı farklılık son dört yıldır zaten vardı. Ama biz ilişkimizi en iyi şekilde tuttuk. Suriye'de barış olması için ne yapabileceğimize dair Rusya'yla birlikte çalışmaya karşılıklı gayret gösterdik. Ancak herhangi bir yabancı güç Suriye'ye gelirse ve sınırımızı ihlâl ederse, hangi ülke olduğu önemli olmaksızın biz de sınırımızı koruma hakkına sahibiz. Bu uçağın bir Türk şehrine saldırdığını düşünün; önceden kimse bilemez. Önceden bilgilendirilmezsek ve bu uçağın sınırımıza yanaştığına dair mesaj iletilmezse, açıkça aldığımız pozisyon budur ve bu hiçbir zaman değişmeyecek.

Rusya'yla ilişkilerimizi diğer ülkelerle olduğu gibi geliştirmek istiyoruz. Bu sebeple bu zamana kadar ilişkilere daha da fazla zarar vermemek için çok dikkatli olduk. Ancak maalesef Rusya tarafı gerilimi tırmandırdı. Sınırımızda, Azez'de, Halep'te, Tel Rıfat'ta ve birçok yerde insani trajediye yol açan, okulları ve hastaneleri de hedef daha ağır bombardıman yaptılar.

'RUSYA'NIN AMACI ETNİK TEMİZLİK YAPMAK'

Bu saldırılar her gün devam ediyor ve bu sebeple mülteci sayısı da artıyor. Türkiye savaşın başından bu yana büyük bir farkla en fazla mülteciye ev sahipliği yapıyor. Ama şimdi sınırların kapandığını görüyoruz. Bu Türkiye'nin Avrupa Birliği'yle yaptığı anlaşmanın bir sonucu mu?

Hayır, sınırlarımız kapalı değil. Sınırın diğer tarafına tüm lojistik ihtiyaçları karşılıyoruz. Sınırı kapatmadık ama aynı zamanda Halep'te ve çevresinde etnik temizlik yapma çabalarına yardımcı olmayacağız. Rus hava saldırılarının amacı açıktır. Etnik temizlik yapmak istiyorlar. Tüm rejim karşıtı grupları, tüm Sünnileri göndermek istiyorlar. Kürt, Türkmen, Arap olması onlar için önemli değil; rejime karşı olanların hepsi…

İnsani zeminde biz mültecileri kabul ediyoruz. Onlar da bu insanları Türkiye sınırına doğru ittirmeye ve etnik temizlik çabasına devam ediyor. Yapabildiğimiz kadar bu insanları sınırın diğer tarafında Suriye toprağında tutacağız ve onlara orada yardım edeceğiz. Ancak yine de gelmek isterlerse ve o bölgede hayati tehlikeleri olursa sınırımızı asla kapatmayacağız. Suriyeli kardeşlerimizi barbar rejimin, DAEŞ'in, İran'ın ya da sahadaki diğer güçlerin insafına bırakmayız. Söylediğim gibi onlara yardım edeceğiz.

GÜVENLİ GÖLGE

Bu AB ile yapılan müzakere meselesi değildir. AB Türkiye'nin tüm bu insanları kabul etme çabasını çok iyi biliyor ve takdir ediyor. Gelecek nesil bunu asla unutmayacak. Aynı zamanda Merkel'in söylediği gibi artık herkes, özellikle Avrupalılar, mültecilerin Suriye'de kalması için bir güvenli bölgeye ihtiyaç olduğu gerçeğini anlıyor. Bu bizim AB ile ortak pozisyonumuz. Hem onlar hem biz gayet iyi biliyoruz ki şu an uygulanan taktiklerin amacı AB'de ve Türkiye'de bir mülteci krizi yaratmaktır.

'REJİMİN TÜM ÜLKEYİ KONTROL EDEMEMESİ BİZİM SAYEMİZDE''

Eğer Suriye halkına Türk desteği yoksa kendilerini nasıl savundular? Halep'i savunabilirler miydi? Hayatta kalmaları mümkün olabilir miydi? Eğer bugün gerçek Suriye ılımlı muhalefeti varsa bu, Türkiye'nin desteği sayesindedir. Eğer bugün rejim ülkenin tüm topraklarını kontrol edemiyorsa, Türkiye'nin diğer bazı devletlerin desteği sayesindedir. Eğer geçen hafta Rusya'nın DAEŞ'i hedef almadan Tel Rıfat, Halep ve Azez'e 500 uçuşla yaptığı ağır bombardımana rağmen Suriye halkı hâlâ oradaysa ve topraklarını savunuyorsa, bizim desteğimiz sayesindedir. Biz bu desteğe devam edeceğiz. Yani sadece kınamıyoruz, onları destekliyoruz.

Bana aynı soruyu sorduğunda, 'Suriye'ye neden müdahalede bulunmuyorsunuz' dediklerinde, çok önemli bir Arap devlet adamına şunu söyledim: Başika'ya Musul'un özgürleştirilmesi için askeri eğitmenler ve onları koruması için bazı birlikler gönderdik. Ve Arap Ligi Türkiye'yi kınadı.

'ASKERİ MÜDAHALEDE BULUNURSAK...'

Şimdi bize bu soruyu soranlar dönüp kendilerine bakmalı, hangi Arap ülkesi Türkiye'den daha fazlasını yaptı? Arap arkadaşlarımı yarıştırmıyorum.

Peki neden Türkiye Musul'u özgürleştirmek, oraya destek olmak için Musul'a gittiğinde Arap Ligi Türkiye'yi kınadı ve geri çekilmemizi talep etti? Eğer Suriye'ye askeri müdahalede bulunursak Arap ülkelerinin bizi savunacağının ve destekleyeceğinin garantisini bize kim verecek?

“KİMSEDEN İZİN ALACAK DEĞİLİZ”

Başbakan, Türkiye'nin sınırlarını korumak için kimseden izin almak zorunda olmadığının da altını çizdi.

Rusya'nın tüm rejim karşıtı grupları, tüm Sünnileri, Kürt, Türkmen, Arap fark etmeksizin, ülkeden göndermek istediğini kaydeden Davutoğlu, "Hayatları tehlike altında olan, canlarını kurtarmak isteyen insanlara kapımız açıktır, Türkiye onlara yardım edecektir" diye konuştu.

Türkiye sınırlarını ve topraklarını korumak için her şeyi yapacaktır. Türkiye'ye yönelik bir tehdit olursa kimsenin iznini de istemeyeceğiz.

İkinci olarak, Türkiye hiç kimseden destek talep etmeden Suriyeli kardeşleri için, hem mülteciler hem de Suriye'nin kahraman halkı için her şeyi yapacaktır. Araplar, Türkmenler, Kürtler, Sünniler, Aleviler, Nusayriler, Müslümanlar ve Hristiyanlar… Rejimin, YPG ve DAEŞ gibi teröristlerin, bugün Suriye'yi istila eden Rusya ve İran gibi yabancı güçlerin saldırganlığına karşı sesini yükselten tüm Suriyelileri, sivil güçleri Türkiye destekleyecektir. Eminim ki günün sonunda Suriye'nin vatansever halkı kazanacaktır.