Demba Ba: Avrupa'nın anlattığı Erdoğan, benim gördüğüm Erdoğan değil
Medipol Başakşehir futbolcusu Demba Ba, Fransız medyasına verdiği röportajda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sevdiğini ve Avrupa'nın anlattığıyla kendi gördüğü Erdoğan'ın farklı olduğunu söyledi

Oluşturma Tarihi: 2020-10-28 20:29:54

Güncelleme Tarihi: 2020-10-28 20:29:54

Medipol Başakşehirli futbolcu Demba Ba, Şampiyonlar Ligi'ndeki PSG maçı dolayısıyla Fransa'dan Le Parisien Gazetesi'ne bir röportaj verdi. Çocukluğundan beri PSG'yi tuttuğunu söyleyen Demba Ba, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a karşı Avrupa'da haksız bir yaklaşım olduğunu belirtti.

Sporx'in aktardığına göre, Demba Ba'nın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

“Erdoğan diktatör olsaydı, Başakşehir sürekli şampiyon olurdu”

Oynadığım kulübün değerlerinin farkında olmam da çok önemli. Batı'da söylendiği gibi Erdoğan bir diktatör olsaydı, Başakşehir sürekli şampiyon olurdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başakşehir ile özel bir bağı var ancak herhangi bir şeye müdahalesi yok. Avrupa'nın anlattığı Erdoğan, benim gördüğüm Erdoğan değil. Ben ona karşı değilim.

Geçen sezon tarihteki ilk şampiyonluğumuzu kazandıktan sonra tekrar başlamak kolay olmadı. Geçen sezon çok uzun sürdü ve fazla ara olmadan başladık. Tekrar zirveye doğru gitmek için her şeyi yapıyoruz.

Çocukluğumda arka mahallelerde büyüdüm ve bu benim içgüdülerimi, dikkatimi geliştirdi. Alçakgönüllü bir aileden geliyorum. Hırs ve direnç benim bir parçam çünkü iniş çıkışlarla yaşayan bir insanım.

“Avrupa'nın anlattığı Erdoğan, benim gördüğüm Erdoğan değil”

Le Parisien'e konuşan Demba Ba, "Batı'da söylendiği gibi Erdoğan bir diktatör olsaydı, Başakşehir sürekli şampiyon olurdu. Başkan Erdoğan'ın Başakşehir ile özel bir bağı var ancak herhangi bir müdahalesi yok. Avrupa'nın anlattığı Erdoğan, benim gördüğüm Erdoğan değil" dedi.

En azından 2 sezon daha oynayıp sonrasına bakmak istiyorum. Daha sonra kulüpte yöneticilik pozisyonunda olmayı arzuluyorum.

Çin'e gitmeden önce 3 ayda 3 teklifi reddetti çünkü gitmek istemiyordum. Çinliler vazgeçmedi ve Beşiktaş da çok iyi para kazanacaktı. Sonra Türkler bana, 'Senin için iyi olacak' dediler. Menajerim de hayatım boyunca bir daha böyle bir teklif almamın zor olduğunu belirtti. Sonunda imza attım ve yeni bir kültür öğrenirken, bacağımı kırana kadar 35 maçta 29 gol atarak harika bir istatistik yakaladım.

Irkçılık bir futbol probleminin ötesinde, toplumların problemi. Dünyanın üst düzey yetkilileri onunla savaşmak için yeterince etkili değil. Nefret dünyasında yaşıyoruz. İnsanları yaptıkları şeyler için değerlendirmemiz lazım, oldukları kişi için değil. Oyuncular sorumluluk almalı ve ırkçılık durumunda 22 kişi sahadan ayrılmalı."