Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya başka suçtan tutuklu sanık Selahattin Demirtaş, SEGBİS sistemiyle bağlandı. Tutuksuz sanık Sırrı Süreyya Önder ve sanıkların avukatları da duruşmada hazır bulundu. HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan da duruşmaya izleyici olarak katıldı.
Mahkeme heyeti, izleyicilerin kalabalık olması dolayısıyla duruşmanın adliyenin konferans salonunda yapılmasına karar verdi.
NELER YAŞANDI?
Mahkeme Başkanı Hakan Türkön, izleyicilerin yanında oturan Sırrı Süreyya Önder'in sanık sandalyesine geçmesini istedi. Önder, ''Biz normalde başkanı izlemeye gelmiştik ama...'' diyerek sanık sandalyesine geçti.
Söz alan Demirtaş, Anayasa'nın 83. maddesinin özel bir "sorumsuzluk" halinin olduğunu belirterek, ''Genel olarak düşünce özgürlüğü kavramının kapsamından daha farklıdır. Milletvekilliği dokunulmazlığı farklı bir şey, 83. maddesindeki sorumsuzluk başka bir şeydir. Bu maddeyle parlamenterlerin söz söylemeleri güvence altına alınmıştır. Bu sebeple düşme kararı verilmelidir. Dokunulmazlık kalksa bile Anayasa'nın 83. maddesindeki sorumsuzluk devam edecektir. Eğer bu talebimiz reddedilecekse savunmamı yapmaya hazırım'' dedi.
Mahkeme heyeti, "Meclis'te söylenen sözlerin başka yerde tekrar edilmesi halinin sorumsuzluk kapsamında bulunduğunu" belirterek, ibraz edilen tutanaklarda iddianameye konu olan sözlere rastlanılmaması nedeniyle talebi reddetti.
Kimlik tespitinin ardından savunmasını yapan Sırrı Süreyya Önder, kendisi hakkında açılan birçok davada hep aynı grup ve kişilerin müşteki olduğunu söyledi. Müştekiler Hasan Fırat ve Cafer Özsoy, Önder savunma yaparken salondan ayrıldı.
2013 yılı nevruz kutlamalarındaki söylemlerin barış çağrısı olduğunu öne süren Önder, "Milletvekilleri dokunulmazdır. Ayrıca Anayasa'nın 83. maddesi gereği söylemlerinden dolayı da sorumsuzdur. Bu madde, parlamenterlerin söz söyleme hakkını güvence altına almıştı. Ben, söylemlerimizin yargılandığı bu davanın hiç olmamış olmasını hukuk adına dilerdim" diye konuştu.
Duruşmada savunma yapan Selahattin Demirtaş da, hakkında pek çok yerde soruşturma ve kovuşturma yapıldığından hepsine birden gidemeyecek olması sebebiyle, mecburiyetten SEGBİS vasıtasıyla savunma yapmayı kabul ettiğini söyledi.
''75 GÜNDÜR TUTUKLUYUM''
Kendilerinin 15 milletvekilinin tutuklanacağı yönünde haber aldıklarını, yurt dışına çıkış yasakları bulunmadığı halde ülkeyi terk etmediklerini belirten Demirtaş, ''75 gündür tutukluyum. Bu yargılamaların tarihe geçeceğini düşünüyorum. Keşke yargının bağımsız olduğunu görebilsek ancak bizim hakkımızda beraat kararı vermenin zor olduğunu biliyorum. Beni tutuklayan hakim için de üzülüyorum. Ya ben tutuklanacaktım ya da FETÖ'cü olduğu gerekçesiyle o tutuklanacaktı. İddianamenin vasıfsızlığını göstermek için buradayız. Meclis'te anayasa görüşülüyor. Milletvekilliğimi kullanmam fiilen engelleniyor. Karara saygılıyız. Bugüne kadar bedel ödedik, gerekirse bundan sonra da öderiz'' dedi.
Mahkeme Başkanı Hakan Türkön, Demirtaş'a hakkında mahkumiyet kararı verilirse hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını isteyip istemediğini sordu.
Demirtaş da ''Barışa dair bir konuşmamdan ötürü yargılanmam sebebiyle istemiyorum'' ifadesini kullandı.
Demirtaş ve Önder'in avukatları tüm beyanlarını uzayan duruşma sebebiyle gelecek duruşmada vereceklerini söyledi.
Sırrı Süreyya Önder'in duruşmalardan vareste tutulmasına hükmeden mahkeme heyeti, uzayan duruşma sebebiyle sanık avukatlarına gelecek celse beyanlarını sunmak için süre vererek, duruşmayı erteledi.
Duruşmanın ardından Selahattin Demirtaş SEGBİS'ten, salona gelenlere el salladı ve Pervin Buldan ile kısa süre konuştu.
İDDİANAMEDEN
Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliğinin Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmesinin ardından HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş ve HDP Ankara Milletvekili Önder hakkında 17 Mart 2013'te Zeytinburnu'nda düzenlenen mitingdeki konuşmaları nedeniyle ''terör örgütü propagandası yapmak'' suçundan hazırlanan fezleke Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Kadir Yılmaz tarafından hazırlanan iddianamede 2 kişi müşteki olarak yer aldı.
İddianamede, müştekilerin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayet dilekçesi verdikleri belirtilerek, dilekçede BDP İl yönetimi ve HDK tarafından Zeytinburnu'nda 17 Mart 2013'te açık hava toplantısı ve miting şeklinde nevruz etkinliği düzenlendiği, etkinlikte terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan lehine sloganlar atıldığı, etkinliğe katılan şüpheliler Demirtaş ve Önder'in de yaptıkları konuşmalarda terör örgütünü ve elebaşını övdüklerini beyan ettikleri aktarıldı.
Müştekilerin talepleri üzerine soruşturma başlatıldığı ifade edilen iddianamede, Demirtaş ile Önder'in milletvekili olmaları nedeniyle haklarındaki soruşturmanın diğer şikayet edilenlerden ayrıldığı vurgulandı.
İddianamede, şüphelilerin eylemleri nedeniyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 20 Ekim 2015 tarihli fezlekesiyle dokunulmazlıklarının kaldırılmasının talep edildiği ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında işlem yapılması üzerine soruşturmaya devam edildiği aktarıldı.
Şüphelilerin eylemleri nedeniyle savunma ve delillerini bildirmeleri için gönderilen davetiyeye rağmen ifade vermeye gelmedikleri anlatılan iddianamede, yazılı savunmalarının da savcılığa ulaşmadığı kaydedildi.
Demirtaş ve Önder'in söz konusu nevruz etkinliğinde konuştukları ve konuşma alanında Abdullah Öcalan posterleri ile terör örgütünü övücü dövizlerin kullanıldığı belirtilen iddianamede, konuşmaların posterler ile dövizlerin bulunduğu ortamda, terör örgütü elebaşısı lehine atılan sloganlar eşliğinde yapıldığı, bu durumun etkinliğe ait görüntülerin çözümü ve fotoğraflardan anlaşıldığı bildirildi.
"KONUŞMALARINDAKİ İFADELER TERÖR ÖRGÜTÜNÜ ÖVÜCÜ NİTELİKTE"
İddianamede, ''Şüpheliler TBMM'de temsil edilen bir siyasi partinin milletvekilidir. İstanbul'daki etkinlikte yaptıkları konuşmalarda kullandıkları ifadeler, amacı ülke topraklarının bir kısmını yaygın şiddet ve terör eylemleriyle devlet idaresinden ayırıp yerine Marksist Leninist ilkelere dayalı bağımsız bir Kürdistan devleti kurmak olan ve 1984'ten beri ülkemiz genelinde silahlı eylemler gerçekleştiren, niteliği yargı kararları ile de tescil edilmiş PKK/KCK terör örgütünü ve liderini övücü niteliktedir. Siyasal kişiliği olan şüphelilerden devletin, ülke içindeki terörist faaliyetleri meşru gösteren, öven ifadelerden uzak durmasını beklemek hakkı vardır'' denildi.
''Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi demokratik toplumların ilerlemesi ve bireylerin gelişimi için ifade özgürlüğünün temel koşul olduğunu kabul etmişse de yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden ve mahkeme içtihatlarından bu özgürlüğün sınırsız olmadığını görmekteyiz. Özgürlükler, sözleşmenin 10/2. maddesi kapsamında sınırlanabilir. Mahkeme, ulusal güvenliğin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve terörle mücadelenin bir yöntemi olarak ifade özgürlüğünün sınırlanmasının mümkün olduğunu belirtmektedir'' tespitine yer verilen iddianamede, ''(Zana/Türkiye davası) İfadelerin kullanıldığı ortamda hitap edilen toplulukta bulunan döviz ve pankartlar da ifade özgürlüğüne müdahale edilmesi hususunu haklı kılan delillerdir. Kaldı ki şüpheliler yapılan davetiyeye rağmen Cumhuriyet Başsavcılığımıza gelmemişler, savunma ve delillerini ibraz etmemişlerdir'' ifadeleri kullanıldı.
İddianamede, şüpheliler Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder'in ''terör örgütü propagandası yapmak'' suçundan 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları isteniyor.