Muhalefet partilerinin ve tabanda yükseltilen galibiyet beklentilerinin sandıkalara yansıyan sonuçlarını değerlendiren Prof. Öğün, yaşanan hissi ezici mağlubiyet olarak niteledi
"DEPREMLE GELDİLER, DEPREMLER GİDECEKLERDİ"
Bu seçimlerdeki nedensellik mekaniği şuydu; İktidâr metal yorgunluğundan korozyona evrildi. Ekonomi kötü, enflasyon uçtu. İnsanlar gelir kaybına uğradılar. Hukuksuzluk aldı başını gitti. Yolsuzluklar ortalığa saçıldı. Ama en mühimi, o korkunç deprem.. Dış siyâsette tıkanıklıklar yaşanıyor. “Uygar dünya” Erdoğan'dan kurtulmak istiyor. Erdoğan'a muhalif tekmil partiler güç birliğine gidiyor.. Daha ne olsun? Nâzım'ın dediği gibi, “Çook alâmetler belirmişti”… Artık bahar gelemeyecek de ne olacak? Buna bir bilimsellik aşısı yapmak da mümkündü. Anket şirketlerinin “arzulu” araştırmaları ve ortaya çıkan tablolar.. Daha ne olsun? Teorik destek mi istiyorsunuz? Kutsal bilgi, Akılcı Tercih Kuramı (Rationa Choise Theory) da yanımızda.. Karanlıkları aydınlıklara taşıyan Lizbon Depremi'nin teopolitikası -ne kadar yakışıklı bir başlık- ise cebimizde.. E tamam o zaman…”Depremle geldiler, depremle gidecekler” mânileri..
"EN BETERİ DEPREMZEDELERE LANET OKUMALAR"
Sonra? Hesapların altüst olması. Yine ezici bir TBBM mağlubiyeti.. Yine yenilmeyen bir Erdoğan.. Bir sokak röportajı her şeyi anlatıyor.. Köylüler, köylerine elektrik ve suyun ulaşmamasından yakınıyorlar. Sözlerini tutmamayan siyâsetçileri şikâyet ediyorlar. Ama “Ölümüne Erdoğan ve AK Parti” demeyi de ihmâl etmiyorlar….Sonra? Sonra gelsin lânetlemeler.. En beteri Erdoğan ve AK Parti'ye oy veren depremzedelere lânet okumalar… Havalardan ve havâiliklerden çeşitli, hattâ çok sağlam hesaplar türetilebilir, ama inandırıcılık başka bir şeydir. İnandırıcı olmayan hesap ise ne yapsanız tutmaz…
YeniŞafak