“Dersim’de adam öldürmemişler mi? Gidip kutu deresine sorsunlar…”
Dersim katliamının tanıklarından Mehmet Ali Çavuş, zaman zaman gündeme gelen katliamın en yakın tanıklarından biri. Dersim'in köylerinde dolaşarak insanların nasıl katledildiğini anlatan Çavuş, adam öldürmedik diyenlere şu şekilde cevap veriyor: 'Gidip kutu deresine sorsunlar…'

Oluşturma Tarihi: 2017-11-27 10:36:22

Güncelleme Tarihi: 2017-11-27 10:36:22

TIMETURK | HABER MERKEZİ

“1936'da Kağızman'da askerlik yaptım, 37'de Dersim'in üzerine gittik. Bingöl'e gelene kadar bize bir şey söylenmedi. Bu noktada başlardan bir asker şöyle seslendi: ‘Arkadaşlar nereye gidiyoruz biliyor musunuz? Aramızda bir çıban var. O çıbanı paylamaya gidiyoruz. Onların hepsi Kızılbaştır…'

Dersim katliamına tanıklık eden Mehmet Ali Çavuş'un anlattıkları “1937-38 Dersim Sözlü Tarih Projesi arşivi” çalışmasına böyle kaydediliyor. Dersim'de çoluk, çocuk, kadın demeden insanlarnı katledildiğini söyleyen Çavuş, “Dersim'de kıyım olmadı” diyenlere ise şöyle sesleniyor: “Gidip kutu deresine sorsunlar…”
İşte Çavuş'un anlattıkları:

“ISLAH OLMAMIŞLAR LİSTESİ…”

“Köylere çıkmaya başladık. Askerlerin elinde liste vardı. ‘Falan oğlu, ıslah olmamış. Devlete teslim olmamış…' Evinden çıkardıklarını önümüze kattılar. 37 kişi topladık. İnsanlara dediler ki ‘Sabaha kadar sizi tutacağız. Sabah Nizamiye'ye götüreceğiz. Sorgulayacağız.'

Çadırları kurduk. Çadırların başındaki nöbetçi çavuş da biziz. Topladığımız insanları da ortaya getirdik. Kendi aralarında Kürtçe konuşuyorlar. Biz anlayamıyoruz. Kürtçe bilen bir askere sorduk ‘bunlar ne konuşuyor?' diye. Diyorlarmış ki ‘bizi götürüp öldürecekler.'

“ÖLÜLERİ ÜST ÜSTE KOYUP ATEŞE VERDİLER”

Sabaha kadar başlarını bekledik. Sabah olunca kalktık. Kutu deresine gittik. Bu derede de makineli tüfekler mevzilenmiş, bekliyor. 37 kişiyi derenin başına dizdiler. Bizi geri çekip makineli tüfekler için ateş emri verdiler. Gır, gır, gır, gır… Taradılar hepsini. Ölülerini de üst üste koyup ateşe verdiler. Nereye gitsek insanları ateşe vermişler. Çoluk çocuk hepsini götürüp vuruyorlardı. Kutu deresi ‘can'la doldu. Yere düşenlerden bir çocuğa mermi değmemiş, çocuk kafasını kaldırdı. Bunu görünce çocuğu süngüyle öldürdüler.

“KADINLARA DİPÇİKLERLE VURUYORLARDI”

Dipçiklerle kadınlara vuruyorlardı. ‘Ali! Hızır!' diye bağırıyordu kadınlar. ‘Vay mezhebini… Ali'ye tapıyorlar!' siye diye vuruyorlardı kadınlara…



“ANAM AKLIMA GELDİ…”

- Üzüldünüz mü?

Elbet üzülür insan, üzülmez mi!? Sen üzülmez misin? Üzülüyordum ama üzülsem ne edeceğim. Koca alayda bir benim. Herkes beni tanıyor.

Mağaralardan topladık, önümüze kattık götürüyoruz. Bir yüzbaşımız vardı bir tane o da önde gidiyor. Bir yaşlı kadının ayağına da diken battı. ‘Uy!' diye bağırdı. Anam aklıma geldi. Ağladığım anda yüzbaşı beni gördü. Yanına çağırdı. ‘Niye ağladın?' dedi. ‘Yüzbaşım şu yaşlı kadının ayağına diken battı. Anam aklıma geldi' dedim. Dedi ki ‘Bir daha seni görmeyeceğim. Mağaralara gidip adam çağırmayacaksın!'

“DERSİM SİLAH AÇMADI…”

- Silahları var mıydı?

Silah milah görmedim ben! Yaşlı kadınlar, yaşlı adamlar, çocuk çocuk korkudan mağaralara dolmuşlar. Hiç çatışmadık ki. Dersim silah açmadı. Her dağın başında 3-4 tane ev var. O tepede, bu tepede… Öyle kalabalık köyler yoktu. Evlerin kapısını çalıp, ‘Falan oğlu…' deyip, toplayıp kırıyorlardı. Onlardan bize silah atan, karşı gelen yoktu.

“ADAM ÖLDÜRMEMİŞLER Mİ!? GİDİP KUTU DERESİNE SORSUNLAR…”

- Bazıları diyor ki “Biz insan öldürmedik. Dersim'de kıyım olmadı.”

İnsan öldürmemişler mi? Gidip kutu deresine sorsunlar. Öldürdüklerini ateşe veriyorlardı. Bu gözlerimle gördüm. Buna can dayanır mı!? Ne olursa olsun insanın canı yanıyor.