Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesinden sonra değerlendirmelerde bulunan Gazeteci Abdurrahman Dilipak, "Çok ilginç iki durum var. Bunlardan birincisi İstanbul Sözleşmesi'nin Türkiye'de başlayıp Türkiye'de sona ermesi. Bu İstanbul Sözleşmesi için trajik bir son. İkincisi ise bu sözleşmeye bağlı olarak sözde kadına karşı şiddeti engellemek için bir yasa çıkartılmıştı. O yasanın kabulünün yıldönümü bugün." dedi.
"Yeni bir 'one minute' olayı"
Kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi'nin feshine ilişkin tartışmalar yaşanacağına dikkat çeken Dilipak, "Tüm bunlara karşın sonuçta bir irade ortaya kondu. Bu adım bana göre yeni bir 'One minute' olayıdır. İlk 'one minute' İsrail'e söylenmişti. İkinci 'One minute' dünya beşten büyüktür mesajıydı. Bugün İstanbul Sözleşmesi'nden geri çekilme kararı da bu anlamda tarihi bir karardır." şeklinde konuştu.
'Her şey bir anda yoluna girmeyecek'
"İstanbul Sözleşmesi kaldırıldı diye her şey bir anda yola girmeyecek." diyen Dilipak, "Bu sözleşmenin uygulamaları yasa ile yapılıyor. O yasa (6284) hala duruyor. Şimdi yasanın değişmesini bekleyeceğiz. Dolayısıyla tehdit geçmiş değil. Buradaki kararlılık ve milli iradenin ortaya konmuş olması önemli." ifadelerini kullandı.
'İnşallah yanlış isimlere görev verilmez'
Abdurrahman Dilipak, AK Parti kongresi öncesinde şu uyarılarda bulundu:
"Dün bu yasayı başımıza bela eden bürokratlar, siyasetçiler, kadrolar yerini koruyacaksa, eğer Türkiye yeni bir vizyonla hareket etmeyecekse hiçbir anlamı olmayacak. Bakın, hiç birimiz mutlak değiliz. Mutlak olan yalnız Allah'tır (cc). İnşallah tam AK Parti kongresi öncesinde yanlış isimlere vitrinde yer verilmez. Bu yanlışı düzeltenler için nasıl birilerine teşekkür ediyorsak, birilerinin de özür dilemesi gerekir. Özür dilemiyorsa bile Allah'tan af dileyip tevbe etmesi gerekir. Bu belayı başımıza saranlar eğer yeniden elbiselerini değiştirip vitrine çıkacaklarsa durumumuz vahim olur. Allah korusun, yeni bir hüsran çok farklı tepkilere sebep olabilir."