Bugünkü köşe yazısında Prof. Dr. Şengör'ün ifadelerini hatırlatan Dilipak, "Allah var, ahiret günü var, Peygamber Allah'ın elçisi” mi diyecek. Öyle diyecek, yani bunlar “masal” diyecek, zaten onun için bunlara “dinsiz” diyoruz. Bu adamı ölünce camiye getirip önümüze koyup, bize “nasıl bilirsiniz” diye sormasınlar, eğer, bu ikrar üzere ölürse, ne diyeceğim belli. " dedi.
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısı şu şekilde:
"Niye kızıyorsunuz ki, Prehistorya diye bir bilim dalı varsa, Hz. Adem de yok. Din “Hz. Adem okur yazardı, evde oturuyordu, hayvancılık ve tarım yapıyordu” der.
“Hz. Musa asasını denize dokundurdu, deniz yarıldı” der. Bugün hangi Bill'in adamı (!) bu bilgiyi doğrular?
Ya da “Hz. İbrahim diye birini ateş yakmamış, bir kuşu parçalamış, her parçasını bir tepeye koymuş, sonra çağırmış kuş gelmiş.” Bugünkü bilim bunu doğrulamayacaktır. O zaman bu bilim adamları ya “Katolik Müslüman”(!) olacak, Hristiyanların teslis'e inandığı gibi buna düalist bir yorum getirecek ya da “Laik Müslüman” (!) olacak, o da nasıl olacaksa.!?
En azından akademik olarak resmi olarak doğrulayamaz, bugünkü mevzuat çerçevesinde dinen mümkün olan bazı şeyleri. Bir şey yiyip içmelerine gerek yok(!). Bir şey yiyip içtikleri için böyle düşünmüyorlar. Böyle düşündükleri için o haltı yiyip içiyorlar. Yiyip içtikçe daha da sapıtıyorlar.
Bakın “su insanı boğar, ateş yakarmış” sahi biz bu işleri hangi yaşa gelince anlayacağız.
Öte yandan, “akıl yaşta değil, başta” derler. Hırsız “hırsızlık” yapar, katil “adam öldürür”, fahişe “fuhuş” yapar. Dinsiz de dinsizliğini yapacak. Ne yani, “Allah var, ahiret günü var, Peygamber Allah'ın elçisi” mi diyecek. Öyle diyecek, yani bunlar “masal” diyecek, zaten onun için bunlara “dinsiz” diyoruz. Öbür türlü dese, zaten ya Müslüman olur ya da münafık olurdu.
Onun böyle demesi kendi tercihi, dileyen iman eder, dileyen inkar ama kalkıp bu adamı ölünce camiye getirip önümüze koyup, bize “nasıl bilirsiniz” diye sormasınlar, eğer, bu ikrar üzere ölürse, ne diyeceğim belli.
Yurttaşlarımız bu tartışmaya kendince mizahi bir bakış getirmiş: “Prof. Dr. Celal Şengör, bir jeolog. Yurtdışında sayılı üniversitelerde ders verdi. Bol sertifikalı biri. Fakat ‘dışkısını yedikten' sonra toparlayamadı, metastaz yapmış olmalı, Hazreti İbrahim'in tarihsel olarak var olmadığını, hatta Hazreti Musa ve İsa'nın bile hikayelerden ibaret olduğunu savundu. Kutsal kitap olarak kabul edilen Tevrat, İnciller ve Kur'an için de ‘Onlar masal' dedi” diye bir paylaşım yapmış sosyal media'da.
Şengör'ün sözlerinden çok, beni, bizim Üni'lerimizden birinin cafe'sindeki “müzik akşamı”nda başörtülü kızların kızlı erkekli, disko havasında dans edişleri yaralar beni, hem arkasındaki vakıf, hem mekanın tarihi arka planı olarak.
Sadece “Asım'ın nesli” şiirleri okumakla olmuyormuş demek ki bu işler. Bu durum bu safhaya ne zaman ve nasıl geldi, fikri olan var mı! Arif Nihat Asya'nın dediği gibi “Bize bir nazar oldu, Cumamız Pazar oldu, Ne olduysa hep bize azar azar oldu” galiba.
Biz onların saçmalıkları ile değil kendi acı gerçeklerimizle yüzleşelim. Unutmayalım, karanlık aydınlığın yokluğudur aslında. Selâm ve dua ile. "