Dilipak'tan DEVA ve Gelecek'e 'zor soru'
Gazeteci Abdurrahman Dilipak, geçtiğimiz gün Macaristan-Hollanda arasında tartışma konusu olan 18 yaşından küçükleri eşcinselliğe ve cinsiyet değişikliğine “teşvik etmeyi” yasaklayan yasal düzenlemeye ilişkin Deva ve Gelecek partilerinin yöneticilerine soru yöneltti. Dilipak’ın ‘Deva ve Gelecek’e zor soru!’ başlıklı yazısından ilgili bölüm…

Oluşturma Tarihi: 2021-06-29 12:13:43

Güncelleme Tarihi: 2021-06-29 12:13:43

AB ile ilgili haberin konusu şuydu: Macaristan'da 18 yaşından küçükleri eşcinselliğe ve cinsiyet değişikliğine “teşvik etmeyi” yasaklayan yasal düzenlemeyi eleştiren Hollanda Başbakanı Mark Rutte'ye Macaristan Adalet Bakanı Judit Varga sert tepki gösterdi. Hollanda Başbakanı Mark Rutte'ye, Facebook hesabından yaptığı paylaşımda, Rutte'nin, “eski sömürgeci kibriyle” konuştuğunu dile getirdi. Biliyorsunuz konu sadece AB içinde tartışılmıyor. Kanada da tartışılıyor, ABD'de. Hatta Vatikan'da da. Biden LGBT'ye özgürlük tanımayan ülkelerle ilişkilerini bu anlamda gözden geçireceklerini söylemişti. Varga, “Yaşadığım sürece tüm gücümle Macarların ne Rutte ne de bir başka sömürgeci önünde diz çökmemesi için mücadele edeceğim” ifadesini kullandı. Rutte, bugün yaptığı açıklamada, söz konusu yasanın, eşcinselliği pedofili ile karıştırdığını belirtip, Macaristan'ın, yasayı geri çekmesi, aksi takdirde Avrupa Birliğinden (AB) ayrılması gerektiğini söylemişti. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen yaptığı açıklamada, “Bu Macar yasası utanç verici. Sadece cinsel yönelim temelinde ayrımcılık yapmakla kalmıyor, aynı zamanda AB'nin temel değerlerine de aykırı. Bu konuda taviz yok” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Tartışmanın Türkiye boyutunda başka şeyler de oluyor. Mesela; Tıp fakültesi öğrencilerine, Hipokrat Yemini'ne sonradan eklenen ve uluslararası tıp dünyasında tartışma konusu olan “cinsiyet, etnik kimlik ve cinsel yönelim ayrımı yapılamayacağı” ifadesini çıkararak yemin ettiren Sakarya Üniversitesi, LGBT lobisine destek veren Türk Tabipleri Birliği ile CHP tarafından hedefe alındı. Buna karşı kimseden ciddi bir tepki gelmedi.

Bakın bu tartışma, “kadına şiddet”le maskelenmeye çalışılan, aileyi hedef alan İstanbul sözleşmesi, Lanzarotte çerçevesinde “Birey”, “toplumsal cinsiyet”, “Cinsel deneyim”, “Cinsel yönelim”, “Cinsel tercih” “Gender tartışması”nın bir parçası.

Bakın, bu tartışmalarda “bizden” hemen hemen hiç kimse sesini çıkarmıyor. Açıkça savunmasalar da, bu gibi olaylar karşısında CHP'yi eleştirseler de batıya laf dokundurmuyorlar. Mesela açıkça bu rezalete karşı çıkanların yanında yer alamıyorlar.

Aceba hangi partiden kaç milletvekili Sakarya Üniversitesi'nin tavrını destekledi! Ya da hangi parti görüş açıkladı. Bu konuda CHP ve HDP daha dürüst“!” batıl da olsa duruşlarını savunuyorlar.

Mesela, AK Parti, MHP, İYİ Parti, AK Parti'den ayrılan DEVA ve Gelecek Partisi Macaristan'ın mı yanındalar, Hollanda'nın mı yanındalar. Biliyorum, Cumhurbaşkanının “Çekildik” sözü dışında İstanbul sözleşmesi konusunda bu partilerden hiç biri bu konularda cesaretle bir şey söyleyemiyor.

Söz konusu ABD, AB olunca kimse “zülfi yâre dokunmak”, ya da mayınlı tarlada top koşturmak istemiyor. Detaya girmeden, kısık sesle İstanbul sözleşmesine destek veriyorlar. Batıyı eleştiremiyorlar, çünkü ABD ve AB'de para var ve Türkiye'ye demokrasi getirecekler ya (!). Bize karşı bir şey söyleyemiyorlar, çünkü ufukta seçim var, vatandaşın elinde de bir OY var. Bu konularda yüksek sesle konuşan CHP, HDP ve FETÖ'cüleri gösterip, güya “ölümü gösterip, hastalığa razı etmek ister” gibi, “bize destek vermezseniz, bak sonra onlar gelir, o zaman aklınızı kullanacak ve mecburen bize razı olacaksınız” mı demek istiyorlar sanki!

Yeni Akit