Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü köşe yazısında Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'in, “Uğur Dündar'a, Artı 1 TV'yi Ekin Alptekin üzerinden Sezgin Baran Korkmaz kurdurdu” iddiasıyla ilgili “Ben Uğur Dündar'ı 28 Şubat ve öncesinden tanırım. Gülen Türkiye'den ayrıldıktan sonra bir hafta benim aleyhimde birçok gazete ve televizyon yayın yaptı. O bir haftalık yayınında, yaşlı bir yazarın kendi kitabındaki cümleleri ekranda kendine yalanlattı ve ondan yaptığım alıntı sebebi ile beni suçladı. Dava açıldı, noter tasdikli suret verdim. Yalanı ortaya çıktı, ben berat ettim ama dava açtım ona yargı işlemedi'' dedi.
“Troller ucuz adamlardır. Çoğu zaman da kaş yapalım derken göz çıkarırlar. Ayrıca yarın için kendilerini örgütleyenlere karşı da risk oluşturmaya başlarlar” diyen Dilipak, Kanal+1'in arkasından Sezgin Baran Korkmaz'ın çıktığını belirterek “Media, Hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, haykıran sesi olmak zorundadır. Değilse o ‘sahibinin sesi' bir Truva atıdır” diye yazdı.
Bugün Türkiye'de yabancı kaynaklı basının yerli medyadan daha fazla itibarı bulunduğunu söyleyen Dilipak, “Zaten artık kim kimdir çok da belli değil sanki. İnsanlar çok yüzlü olabiliyor, bukalemun gibi kendini bulundukları ortama göre konumlandırabiliyorlar. Birçok yayın kurumundaki kişiler içinde bu anlamda böyle bir rol üstleniyorlar. Yani bu tipler her yerdeler. SBK olayı, farklı ideoloji ve farklı kurumlardaki kişilerin nasıl aynı kaynaktan beslendiklerini de ortaya koymuş oldu” değerlendirmesinde bulundu.
“+1 yayına başlarken Uğur Dündar bu kanalı büyük iddialarla tanıtırken bir şeyi unutmuştu, bu kanalı kim, niçin kurmuştu! Sezgin Baran Korkmaz'ın perde gerisinde patronu olduğu bir kanal üzerinden nasıl dürüst, temiz bir yayıncılık yapacaksınız, bunu unutmuştu!” diyen Dilipak, şöyle devam etti:
“Ben Uğur Dündar'ı 28 Şubat ve öncesinden tanırım. Gülen Türkiye'den ayrıldıktan sonra bir hafta benim aleyhimde birçok gazete ve televizyon yayın yaptı. Beni de kaçırmak istiyorlardı. Dışarı çıksam, kaçıranların dışarıdaki dostları karşılayacak, sahiplenecekti. Ben kalıp mücadele etmeyi seçtim. O bir haftalık yayınında, yaşlı bir yazarın kendi kitabındaki cümleleri ekranda kendine yalanlattı ve ondan yaptığım alıntı sebebi ile beni suçladı. Dava açıldı, noter tasdikli suret verdim. Yalanı ortaya çıktı, ben berat ettim ama dava açtım ona yargı işlemedi. ‘Er meydanı' dedikleri meydan böyle bir meydandı. Darbe dönemlerinde darbecilerin borazanlığını yapanlar daha sonra muhalif gazetecilik yapalım derken komik oluyorlar.”
Kaynak: Yeni Akit