Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: Çekilmezlerse operasyon tekrar başlar
Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 'Tarihimizde asla kimyasal silah kullanmadık. Envanterlerimizde hiç kimyasal silah bulunmamaktadır' dedi. Bakan Çavuşoğlu, ABD ile varılan mutabakatı da hatırlatarak ''Bu anlaşmaya göre 120 saat içerisinde oradaki bütün unsurların geri çekilmesi gerekiyor. 35 saat içerisinde geri çekilmezlerse operasyon tekrar başlayacak'' ifadelerini kullandı.

Oluşturma Tarihi: 2019-10-21 11:01:51

Güncelleme Tarihi: 2019-10-21 11:01:51

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen dünyanın farklı coğrafyalarından küresel fikir fikir liderlerini, akademisyenleri bir araya getiren ve "Küreselleşmenin Krizi: Riskler ve Fırsatlar" başlığı altında önemli konuların ele alınacağı TRT World Forum'un özel oturumunda konuştu.

Dünyanın ve bu çağın çok fazla belirsizlik içerdiğini, çok hızlı değişen bir dünyada yaşandığını belirten Çavuşoğlu, "Özellikle bizim bölgemizde bizim toplumlarımız pek çok sorunla karşı karşıya kaldı. Başka küresel sorunlar da var aşırı sağ, aşırı solun yükselişi, yabancı düşmanlığı, tek taraflılık gibi şeyler yaşanıyor ama çağımızın en ciddi tehlikelerinden biri terör" dedi.

Ancak hiç bir ülkenin bu tehditle tek başına başa çıkamadığını, o nedenle uluslararası işbirliğinin şart olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Ancak burada bazı sorunlarımız var? Nedir temel sorunlar? Öncelikle siyasi gruplar ve siyasetçiler, terörist gruplara destek veriyorlar sırf aynı ideolojiyi destekledikleri için... Şu an aşırı sol gruplar özellikle Avrupa'da PKK'yı terörist örgütler listesinden çıkarmaya çalışıyorlar. Çünkü aynı Marksist, Leninist, Komünist ideolojiye sahip olduklarını düşündükleri için. Biz hiçbir siyasetçinin ya da siyasi partinin ideolojisiyle bir sorun yaşamıyoruz. Bunu da belirtmek isterim.

İkinci sorun da şu; teröristler 3. taraflarla mücadele etmek için vekiller olarak kullanılıyorlar. Mesela YPG, DEAŞ ile mücadele için destekleniyor ancak kendi bölücü gündemlerini de sürdürmeye devam ediyorlar. Dolayısıyla Barış Pınarı Operasyonu'ndan bahsetmeden önce biz ne istiyoruz? Türkiye Suriye'de ne istiyor? Buna değinmek isterim. Öncelikle Türkiye buradaki siyasi süreci çok güçlü bir şekilde destekliyor. Askeri bir çözüm yok. Suriye'deki çatışmanın, sadece ve sadece siyasi şekilde çözülebileceğine inanıyoruz. Astana garantörleri olarak bu çabalarımızı sürdüreceğiz."

Siyasi bir uzlaşmaya ulaşma çabalarının sonuçlar doğurmaya başladığını ifade eden Çavuşoğlu, Anayasa Komisyonu'nun yeni kurulduğunu, 30 Ekim'de Cenevre'de ilk toplantıların yapılacağını aktardı.

Siyasi bir uzlaşma için orada sükunetin sağlaması gerektiğini dile getiren Bakan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"İdlib'de yapmaya çalıştığımız tam olarak buydu. Bir diğer insani facianın da önüne geçmiş olduk aynı zamanda. 12 gözlemciyle orada görevlerimizi yerine getirdik ve aynı zamanda iki taraf arasında yani rejim ve muhalifler arasında da güven inşa etmek için çabalarımız oldu. Bu çabalarımız teröre karşı mücadele, terörle mücadele aslında bizim Suriye'de başarıyla yaptığımız bir şey. Fırat Kalkanı Operasyonu ile pek çok DAEŞ teröristini ortadan kaldırdık. 2 bin kişiyi etkisiz hale getirdik. Zeytindalı Operasyonu ile 2 bin kilometrekarelik bir alan temizlendi, Pek çok insan geri dönebildi. Türkiye'nin bir diğer amacı da sınırımızın öteki tarafında güvenli bölge oluşturmaktı. Bunun sebebini açıklamak gerekirse; Ulusal güvenliğimiz çok önemli. Tabii ki sınırlarımızı teröristlerden arındırmalıyız, temizlemeliyiz. İkinci olarak da güvenli ve gönüllü ülkeye geri dönüşler için temelleri oluşturuyoruz 360 binden fazla Suriyeli Türkiye'den, terörden arındırdığımız 2 bölgeye dönüş yaptı."

Barış Pınarı Operasyonu'nun başlama sebebine değinen Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"PYD-YPG günbegün güçlendi ve Türkiye'ye karşı saldırılarını arttırdı. Özellikle de Suriye'nin kuzeydoğu bölgesinde fiilen etkinliklerini gördük. Müttefiklerimizle tekrar tekrar bunu konuşmamıza rağmen, bazı müttefiklerimiz özellikle ABD, DEAŞ'in etkisiz hale getirilmesinden sonra bile silah vermeye devam ettiler. Neden müttefiklerimiz terörist bir örgüte silah temin etmeye devam ettiler DEAŞ bu mücadeleyi kaybettikten sonra? Bu arada YPG, PYD hiç bir ayrımcılık yapmadan oradaki pek çok insana Kürtler de dahil, Araplar, Türkmenler herkese çok fazla baskı yaptı. Biz bu yüzden bir operasyona başladık. Trump idaresi hatta bizzat kendisi, Erdoğan'ın güvenli bölgeyi oluşturmak için birlikte çalışmasını talep etti. Güvenli bölgeyi oluşturmak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uzun yıllardır fikriydi. ABD ile birlikte çalışmaya özen gösterdik güvenli bölge oluşturmak için ancak başarılı olamadık çünkü ABD Güvenlik İdaresi, başkanlarının talimatlarını, vaatlerini yerine getiremedi. YPG'nin hiçbir şekilde geri çekilmediğini gördük sahadan. YPG'nin silahları toplanmadı. Buna ilaveten daha da fazla silah YPG'ye temin edildi. Biz sahada ABD ile güvenli bölge oluşturmaya çalışırken, diğer tarafta ABD, YPG'ye silah temin etmeye devam etti."

Münbiç yol haritasının geçen yıl haziran ayında çizildiğini hatırlatan Çavuşoğlu, "Hiçbir şey gerçekleşmedi. 90 günde bu yol haritasını başlatmayı konuşmuştuk. Ancak 90 gün değil, 18 ay geçti. Dolayısıyla müttefiklerimizin de desteğini göremeyince tek başımıza artık bunu yapmak zorundaydık. BM Sözleşmesi'nin 51. maddesine göre ve BM GK'nin terörle ilgili maddelerinden de güç alarak, aynı zamanda Türkiye-Suriye arasındaki anlaşmamızla da bu operasyona başladık" değerlendirmesini yaptı.

Operasyona başlar başlamaz herkese bilgi verdiklerini aktaran Çavuşoğlu, "BM, NATO, ABD, Avrupa Konseyi, İran Rejimi aynı zamanda Araplara, AB büyükelçilerine Ankara'da brifing verdik. Cumhurbaşkanı Erdoğan da ben de pek çok mevkidaşımızla görüştük farklı ülkelerden. Savunma Bakanımız Sayın Akar da mevkidaşlarıyla pek çok telefon görüşmesi yaptı" diye konuştu.

Operasyonun amaçlarına ilişkin bilgi veren Çavuşoğlu, şunları söyledi:

"Öncelikle sınırımızın hemen öbür tarafındaki teröristleri etkisiz hale getirmekti. Çünkü bu bizim ulusal güvenliğimiz için tehdit oluşturuyordu. Aynı zamanda Suriye'nin toprak bütünlüğünü desteklemek istedik ki bu bizim verdiğimiz çok önemli bir taahhüt. Bu terör örgütünü destekleyen ülkelerin amacı, Suriye'yi bölmek ve orada bir terör devleti oluşturmaktı sınırımız boyunca. Aynı zamanda YPG ve PYD tarafından baskı gören bölge insanlarını da özgürleştirmek istiyorduk. Aynı zamanda güvenli ve gönüllü geri dönüşler için zemin oluşturmak istiyorduk. Barış Pınarı Operasyonu son derece kısıtlı ve ölçekli bir şekilde yapıldı. Sadece teröristler hedef alındı, sivillere zarar vermemek için çok önemli çaba sarf edildi. El Bab ve Cerablus'ta bakacak olursanız çok iyi sonuçlar elde ettik. Afrin ve Rakka'ya bakacak olursanız rakamlara baktığınızda bunu görebiliyorsunuz."

IŞİD'e Karşı Uluslararası Koalisyon'un en az 1.335 sivilin hava saldırılarında hava kaybettiğini söylediğini anlatan Çavuşoğlu, toplam 29 bin kişinin yaşamını yitirdiğini aktardı.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, gerçeklere rağmen Barış Pınarı Harekatı başladığından beri gerçek dışı suçlamalar ve kara propaganda yapıldığını belirtti.

Çavuşoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

''Suriye'deki çatışmanın sadece ve sadece siyasi bir şekilde çözülebileceğine inanıyoruz. 360 binden fazla Suriyeli Türkiye'den, terörden arındırdığımız iki bölgeye dönüş yaptı.

Müttefiklerimizin desteğini göremeyince tek başımıza artık bunu (Barış Pınarı Harekatı) yapmak zorundaydık. Sahada ABD ile güvenli bölge oluşturmak için çalışırken, ABD, YPG'ye silah temin etmeye devam etti. Operasyona başlar başlamaz herkese, BM'ye NATO'ya Avrupa Konseyi'ne İran rejimine Araplara AB büyükelçilerine bilgi verdik. Barış Pınarı Operasyonu'nda sadece teröristler hedef alındı, sivillere zarar vermemek için çok önemli çaba sarf edildi.

''KÜRTLER BİZİM DÜŞMANIMIZ DEĞİL''

Barış Pınarı Harekatı başladığından beri gerçek dışı suçlamalar ve kara propaganda yapıldığını görüyoruz. Bu Türk-Kürt söylemi çok yanlış bir söylem. Kürtler bizim düşmanımız değil. Kürtlere karşı bir duruşumuz yok. Kuzey Irak'ta da çok iyi bir ilişkimiz var ve 350 bin Suriyeli Kürt'e ev sahipliği yapıyoruz Türkiye'de. Biz Kürtlere karşı değiliz terör örgütüne karşıyız. YPG Kürtleri temsil etmiyor. Biz bu ülkeyi işgal etmiyoruz. Bizim Suriye'deki demografiyi değiştirme gibi bir amacımız yok. Tarihimizde asla kimyasal silah kullanmadık. Bu da bir kara propagandadır. Envanterlerimizde hiç kimyasal silah bulunmamaktadır. Biz bu konuda çok hassasız. Askerimiz ordumuz çok hassas. YPG/PYD operasyon başladığından beri Türkiye'ye saldırıyor. 1081 havan topu atıldı şehirlerimize. 4 şehidimiz var şu ana kadar. Neden bu tantana yapılıyor? Onlar orada fiilen bir terör devleti yaratmaya çalışıyorlardı, sınırlarımızın hemen öbür tarafında ve biz bu oyunu bozduk.

''35 SAAT İÇERİSİNDE GERİ ÇEKİLMEZLERSE OPERASYON TEKRAR BAŞLAYACAK''

120 saatlik bir süre verildi. Bu anlaşmaya göre 120 saat içerisinde oradaki bütün unsurların geri çekilmesi gerekiyor. Yaptırımlarla yaşayamayız. Bunu da ifade ettik müzakereler sırasında. Bunlar da ortadan kaldırılacak. Taciz ateşleri devam ediyor ve tabii ki biz bu taciz ateşlerine karşılık verdik. YPG/PYD unsurlarının şu anda kontrol ettiğimiz bölgeleri terk etmeye başladığını görüyoruz. 35 saatimiz kaldı, 35 saat içerisinde geri çekilmezlerse operasyon tekrar başlayacak. Yarın Soçi'ye gidip Başkan Putin ile görüşeceğiz ve bu da çok önemli bir toplantı olacak."