“Bir ülkede aynı gün içinde 9'u orman, 6'sı kırsal olmak kaydıyla toplamda 15 yangın çıkıyorsa, bunun organize bir terör eylemi olduğu açıktır."
Geçen sene bu zamanlarda, çoğu Hatay'da olmak üzere üç şehrimizde arka arkaya yangınlar çıktığı dönem böyle yazmıştım. O zaman da bugün olduğu gibi PKK'nın yangın teröristleri olan bilmem ne çocukları "Hatay'daki kutsal ateşi selamlıyoruz" diyerek üstlenmişti.
Bir önceki sene, yani 2019'da da PKK'lı teröristler, 11 Temmuz-24 Ağustos tarihleri arasında 14 yangın çıkartarak hem insan hayatını hiçe saydıklarını bir kez daha göstermiş hem de yaban hayatına ve ormanlarımıza telafisi zor zararlar vermişti. Kalekollar, İHA ve SİHA'lar sayesinde Mehmetçiğe eskisi gibi saldıramayan korkaklar maalesef hırslarını savunmasız ormanlarımızdan alıyor.
Cumhuriyet gazetesinin Kandil'den geçtiği, "PKK'lıların yere izmarit bile atmadığını, pek bir ekolojik ve çevreci oldukları güzellemeleri"ni hatırlarsınız. İşte aynı Cumhuriyet ve o ekolden Birgün gibi aklınıza gelen yayın organları şimdiye dek PKK'nın yangınları üstlenmesini pek görmemeyi tercih ettiler. Hatta tescilli vatan haini Can Dündar, açıkça "PKK'nın yangınları üstlenmesi AKP'ye yaradı" bile diyebildi. Yani "Yaktın, tamam da bari AKP'yi daha zorlayalım" temennisi olsa gerek.
Bakın o dönem bir de ne olmuş: "Cumhuriyet ve Birgün, HDP Ekoloji diye bir hesabın iddiasını haber diye verip "Hatay'da yerleşim yerlerini etkileyen yangının bulunduğu bölgede maden projesi yapılacağı ortaya çıktı!" diye başlık attılar. Hatay'ın yanmayan yeri kalmamış, Kahramanmaraş'ta dört yerde yangın çıkmış ama yangını devlet çıkartmış algısı kasmaya çalıştılar. Yakan PKK, "Devlet yaptı" diyen HDP ve bunu haber diye veren Cumhuriyet ile Birgün."
Yalan ve dezenformasyon noktasında bugün bayrağı fondaş medyanın diğer paydaşlarının yanı sıra "Orman alanlarına inşaat dikecekler" diyen CHP ve "AKP yangınları bilerek yavaş söndürüyor" diyen İYİ Parti temsilcileri aldı.
Yine aynı "dejavu" yazıdan: Bir yanda kül olarak can vermiş tavşanların, kaplumbağaların, alevler içindeki cânım ağaçların fotoğraflarına bakıyorum, diğer yanda sözde meslektaşım olan zavallıların teröristlere kol kanat gerip ertesi gün yine "En çevreci biziz" pozları keseceğini düşünüyorum. PKK insanlarımızı öldürdüğünde dahi katilin adını anmayanların, ağaçları umursamasını beklemek nafile. Zira onlar için "mesele ağaç değil"; hiçbir zaman da olmadı. Gayet iyi anladık...
EV ZENCİLERİ İŞBAŞINDA
Kolonyalistlerce sömürülen sınıf ikiye ayrılır: Efendisine kendisini beğendirmek için "hizmette kusur etmeyen" ev zencileri ve sistemin çarklarını kırmak için fırsat kollayan "tarla zencileri"... Bizde kendi ruhunu sömürgeleştirmiş bu ev zencilerinden bolca mevcut. O yüzden naif biçimde katılanları saymazsak kendini ortaya atıp İngilizce "Küresel Çağrı: Türkiye'ye yardım et" diyen bir kampanyaya katılmak hiç garip gelmedi onlara.
Devletimiz zaten diplomatik teamüller çerçevesinde gelen yardım taleplerini değerlendirirken, kendileri çağrı yaptığı için ülkelerin harekete geçeceğini düşünecek kadar da küçük dağları kendileri yaratmıştı! Tabii Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri menşeli bot hesaplar da bizleri çok düşündüklerinden bu kampanya için fazla mesai yapmayı göze almışlardı...
Yahu koca Avustralya kıtası 240 gün yandı. Ama bir Avustralyalı da çıkıp "Avustralya'ya yardım et" diye sosyal medyada duyar kasmadı. Beş günde yüzden fazla yangın söndürülmüş; geride söndürülmesi gereken yedi yerde yangın kalmış ama herkesten pek önemli, en duyarlı fenomenlerimiz ve onlardan daha da kıymetli "sanatçı"larımız dünyadan yardım dilenme sırasına girdi. Biz sizi hiç tutmayalım: AB ve ABD'nin de kulağı sizde nasıl olsa...