Necmettin Batırel'in bugün Türkiye gazetesinde yayımlanan 'Taşın altına elinizi koyun! başlıklı dikkan çeken yazısı şöyle:
Hükûmet enflasyonla mücadele etmek bütün silahlarını seferber etti. Kur korumalı mevduata geçildi, 6 ayda 1 trilyon liraya (60 milyar dolara) yakın hesap açıldı. Çok ciddi yatırımcılar bu hesaba katıldı. Böylece dövizdeki aşırı yükselişin önüne geçildi.
Şimdi GES çıkarılıyor. 3 ayda bir kupon ödemeli 6 ay vadeli devlet iç borçlanma senetleri ile Türk lirası özendiriliyor, tasarruflar korunuyor. GES'lerin getirileri, Devlet Hava Meydanları İşletmeleri ve Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü'nden bütçeye aktarılan hasılat paylarına endeksli olacak Hazine senet için 3 aylık dönemsel getiri %5.32, yıllık bileşik getiri ise %23.04 olarak belirlendi.
Ancak ilan edilen kupon oranına baz teşkil edecek olan endeks değeri, asgari 95 ve azami 110 düzeyinde olacak. %95 garanti veriliyor. Talep toplama dönemi, tüm Türkiye'de 22 Haziran'a kadar sürecek ve senetler, 24 Haziran'da yatırımcıların hesaplarına aktarılacak. Büyük talep geleceğini tahmin ediyorum.
Zira getiriler enflasyon çok üzerinde olacak. Yani vatandaş da devlet de kazanacak. Biliyorsunuz kur korumalı hesap ilk açıklandığında dudak bükülmüştü, ama işte 6 ay sonra ortaya çıkan manzara ortada. Aynı tablo GES'te yaşanacak. Sadece TL ile değil dövizini bozduran vatandaş da bu senetlere hücum edecek. Kurlar gevşeyecek, enflasyon düşüşe geçecek...
Nisan ayını 50 milyar lira açıkla kapatan merkezî yönetim bütçesi mayısta 144 milyar lira ile rekor fazla verdi…
Peki bütçe gelirleri nasıl zirveye çıktı? Şirketler ilk çeyrekte çok yüksek kazanç elde etti, dolayısıyla kurumlar vergisi ödemelerinde büyük artış yaşandı. Bütçenin fazla vermesi Hazine'nin borçlanma ihtiyacını azalttığı gibi, hükûmetin asgari ücret ile emekli ve memur maaşlarında yılın ikinci yarısı için yapacağı büyük zam için elini rahatlattı. Bakın o eleştirilen ekonomik sistem nasıl çalışıyor?
Devlet düşük faiz ortamında şirketlere ucuz kaynak sağlıyor. İşletmeler yeni yatırımla üretimlerini arttırıyor. Çok mal çok kazanç elde ediliyor...
Vergiler katlanıyor...
Rakamlar ortada. Sanayi üretiminin yıllık 10,8 artması yüksek büyüme hızının sürdüğünün ispatı...
Nitekim uluslararası kredi kuruluşu Fitch, küresel ekonomik görünüm raporunda yılın ilk çeyreğinde beklenenden daha iyi performans gösteren Türk ekonomisine övgü yağdırdı. İthalat ihracata kıyasla hızlı düşüş gösterirken, net ticaretten gelen artış büyümeye yardımcı oluyor dedi.
2022 yılı için daha önce %2,4 olarak açıkladığı Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın %4,5'a çıkacağını tahmin etti. Aslında Fitch'e mademki Türkiye hızlı büyüme potasında o zaman niye kredi notumuzu yatırım yapılabilir ülke sınıflandırmasının 5 kademe altında tutuyorsun, diye sormak lazım... Aynı şekilde Türk tahvillerinin ödenmemesine karşılık ödenen risk primi de neden 800 puanın üzerinde?.. Yabancı yatırımcı gelmesin borçlanma maliyetimiz artsın diye. Bizim sıcak paraya ihtiyacımız yok kendi öz kaynağımız bize yeter de artar.
Bakın Amerika ve Avrupa faiz artışına giderek küçülüyor, biz büyüyoruz... TÜSİAD “Enflasyon kontrolden çıkıyor, öncelikle bunu önleyip düşürmeliyiz” diyor. Biz de aynı düşüncedeyiz. Siz ürettiğiniz mallara 3 ay %40 değil %10 zam yapın, bakın fiyatlar nasıl tepetaklak düşüyor. Üretim elinizde, marketler elinizde...
Türkiye fakirleşerek değil tam tersi zenginleşerek büyüyor. Bunun en açık delili, yılın ilk çeyreğinde şirketlerin kazançlarını 4'e katlaması. Bugüne kadar vatandaşın sırtından milyarlarca lira kazandınız servetiniz kasalara sığmıyor. Yetmedi mi? PKK'yı ne İsveç ne Finlandiya ne de Avrupa ülkeleri terör örgütü olarak görmüyor onlara aktivist (eylemci) diyor acaba TÜSİAD da aynı düşüncede olduğu için mi, bu iki ülkenin NATO'ya girmesine onay vermemizi istiyor.
SON SÖZ: Her şeyi devletten beklemeyin, o pamuk ellerinizi taşın altına koyun. Bu millet sizden hükûmete dış politikada yol göstermenizi değil, fedakârlık bekliyor fedakârlık...
