‘Montrö bildirisi' soruşturmasında ele geçen yeni deliller ışığında 6 emekli amiral ile 1 emekli tuğgeneral ifadeye çağrıldı. Evlerinde arama yapılan emekli amiraller ile tuğgenerale, yaşları ve COVID-19 salgını gerekçesiyle gözaltı işlemi yapılmadı. WhatsApp yazışmalarında bir emekli amiralin, “Sağduyulu olun, bildiri yayınlamak ciddi iştir” uyarısı yapması dikkat çekti. Bir diğer emekli amiral ise, "Bu bir basın bildirisi, muhtıra değil" yazmış...
TESUD BAŞKANI DA İFADEYE ÇAĞRILDI
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, 104 emekli amiral hakkındaki soruşturmada ele geçirilen dijital materyallerin incelenmesi sonucunda, yeni şüphelilere ulaşıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Veysel Kaçmaz, ‘bildirinin hazırlanmasında ve yayımlanmasında faaliyette bulundukları' tespit edilen 6'sı emekli amiral ile Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Başkanı emekli Tuğgeneral Namık Kemal Çalışkan hakkında, ‘delillerin yok edilmesinin önüne geçmek ve varsa başka şüphelilerin ivedilikle tespit edilmesini sağlamak amacıyla' arama/el koyma talimatı verdi.
SALGIN VAR DİYE GÖZALTI YAPILMADI
Emekli amirallerin ikametgâhlarının bulunduğu İstanbul, Antalya ve Muğla Cumhuriyet Başsavcılıkları'na yazılan talimat yazısıyla, ‘yaşları ve COVID-19 salgını nedeniyle gözaltı işlemi yapılmayarak, 22 Nisan'da emekli amiraller Ali Yüksel Önel, Işık Biren, Nurhan Kahyaoğlu, İlker Güven, Alper Çetin Tezeren, Osman Metin Açımuz, TESUD Başkanı Namık ve emekli Tuğgerenal Kemal Çalışkan ifadeye çağrıldı.
Dün emekli 6 amiral ile bir generalin evi arandı. Telefon ve bilgisayarlarına el kondu. Soruşturma dosyasında emekli amirallerin Whatsapp yazışmalarına yer verildi. İşte o yazışmalardan dikkat çekenler:
Metin Açımuz: Sayın Komutanlar, A kamarası olarak bir deklarasyon yayınlayarak bunu protesto edemez miyiz?
Işık Biren: Evet Deniz Kuvvetleri gibi bir kurumda böyle yobazlıklara izin verilemez. Atatürk Cumhuriyeti'nde tarikatlara, tekkelere yer olamaz. Hatta gazeteye ilan bile verebiliriz.
İfadeye çağrılanlar arasında yer almayan bir emekli amiral: “Elbette üzülmemek, sindirmek mümkün değil ama yine de sağduyulu davranmak uygun olur düşüncesindeyim, bildiri yayınlamak ciddi iştir.
Ergun Mengi: Sayın komutanlarım, Işık Biren komutanım ilk gün teklif etmiş. Bugün de Nurhan ve Atilla amirallerim hatırlattı. E. Alb Z.T'nın bu yazısı çok güzel. Bildiri gibi değil. Bir bildiri hazırlamayıp bu yazı kuvvet ve donanma komutanına gönderilir. Ekine ayrıca takunya amirallin resimleri konur. E- postanın kapak kağıdı kısmına da üzüldüğümüz belirten bir giriş yazabiliriz.
Işık Biren: Katılıyorum
Aynı emekli amiral: Kuvvet komutanı ve donanma komutanı da içimizden biri değil mi, bahse konu olaylara bizim gibi tepkili değil mi ki… Kanaatimce tüm bunları daha iyi değerlendirebilecek konumdalar, böyle bir girişimin herhangi bir yarar sağlayacağını düşünmüyorum. Olsa olsa sıkıntı, üzüntü yaratır kanaatindeyim.
Nurhan Kahyaoğlu: Sayın komutanım ben de ciddi bir basın bildirisinden söz ediyorum. Muhtıra değil.
Aynı emekli amiral: Sayın amiralim toplumun bütün dinamikleri tavırlı da biz mi dışında kaldık, biraz beklemenin kime zararı var ki?
Ergun Mengi: Nurhan amiralimin gönderidiği Boğaziçi bildirisini okudum. Çok güzel ve basit. İçindeki bazı kelimeleri değiştirerek bize uydurmaya çalıştım. Aşağıdadır.
İlker Güven: Bildirinin ilk paragrafına da aşağıdaki kısmının konmasının uygun olacağını değerlendiriyorum. “Yüce Türk Milleti...”
Işık Biren: İyi bir ibare.